Eski Köye Yeni Adet Getirmek

Ekonomik hayatın temel unsurları olan işletmeler, mal ve hizmet üreterek insan ihtiyaçlarını karşılar ve sahiplerine kâr sağlarlar.

Zamanla ekonomilerin büyümesi, pazarların artması, üreticilerin artması, tüketicilerin bilinçlenmesi gibi gelişmeler, işletmelerin rekabet gücünü önemli ölçüde etkilemektedir.

Geçmişten günümüze optiğin gelişimini göz önüne alırsak, yenilikleri ve değişimi alışkanlık hale getiren firmaların her geçen gün daha verimli ve daha güçlü bir halde çalıştığına şahit oluruz.

Firmalar yaptıkları yenilik ve değişikliklerle kendi işinin amelesi, kalfası, ustası hatta mimar ve mühendisi olurlar. Sadece takip ve taklitle ayakta kalmaya çalışanlar ise bir gün illaki kaçınılmaz sonla yani firmanın batması ile karşı karşıya kalmaya mahkum olurlar.

Firmalar kendi kapasitelerini iyi analiz edip, neleri başarıp neleri başaramayacağını, hangi ürünlerle hangi firmalara satış yapabileceklerinin detaylı incelemelerini yaparak buna göre strateji geliştirmeleri şarttır.
Sektördeki en büyük hatamız kendimizi iyi analiz edememekten kaynaklanmaktadır. Ve maalesef kopyacılık kolay geldiğinden ar-ge çalışmalarına gerekli yatırım yapamıyoruz. Hangi firmada hangi model satıyor takip edip, onu kopyalamak kolaya kaçmaktır.

Bu yüzdendir ki sadece taklitle yaşamaya çalışıyoruz. Oysa ki modellerini kopyaladığımız bir çok firmanın bizden en büyük farkı, eski köye yeni adet getirmek için yeni ve yenilikçi tasarımlarla adım atmalarıdır.

Perakende sektöründe ki bir çok optikçi arkadaşlarımız sosyal medyadan yeni model ve ürünleri takip ederek kim daha yenilikçi ve gelişime açık ise ona şans vermektedirler.

Bu durumda her üretici firma, her sene hiç olmazsa, kendine has birkaç ürün geliştirirse ve piyasaya yeni ürün sürerse, hem iç piyasanın hem de ihracat yaptıkları firmaların daha çok dikkatini çeker ve yaptıkları ar-ge çalışmalarının karşılığını kat be kat alırlar.

Değişim ve gelişim yönetimi oldukça zor bir iştir. Özellikle de kalıplaşmış değerlerimizden taviz vermeden değişime yön verebilmek daha da zordur. Patronlar ve yöneticiler, değişimin piyasa üzerindeki etkilerini dikkate aldıkları sürece başarılı bir değişim yönetiminden söz edilebilir ve bu sayede kendilerini geliştirmiş olurlar. Şu bir gerçektir ki, dünya ile birlikte Türkiye’de süratle değişmektedir. Özellikle her optikçinin internet kullanım zorunluluğunu göz ardı etmezsek, ne demek istediğimi daha net anlamış oluruz.

Değişim ve gelişime ayak uyduramayan firmalar ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, ne kadar yıkılmaz olurlarsa olsunlar yok olacaklardır. Zaman bizi bertaraf etmeden, bizim kendimizi yenilememiz gerekmektedir. Yani eski köye yeni adet getiremezsek, eskilerde kalmaya razıyız demektir.

Diğer taraftan, sürekli değişen modeller ve piyasaya çıkan yenilikler, optikçilerin ihtiyaçlarının çeşitlenmesine, üretimin artmasına ve model çeşitliliğine yol açmıştır. Ürün model ve renklerinin çoğunluğu, kar oranlarının her geçen gün düşmesi, rakiplerin sürekli artmasını da göz önünde bulundurursak, eski köye yeni adet getirmemizin şart olduğunu daha iyi anlayabiliriz.

İşte bu durumda değişim ve yenilikçilik, hem rekabet edilebilirliği sağlamakta hem de rakiplerin bir adım önüne geçerek rekabet yaratmaktadır. Unutulmamalıdır ki, esas olan rekabet etmek değil, rekabet yaratabilmektir.
Yeniliklere ne kadar çok önem verirsek, o kadar çok gelişiriz. Ne kadar hızlı değişim ve gelişime sahip olursak da o kadar çok gelişir ve yenileniriz. Bütün bu döngüye sahip olan firmalar ise başarı grafiğini her geçen gün yukarılara taşıyacak öncü firmalar olmaya devam edeceklerdir.

Unutmayalım ki, her yenilik değişime, her değişim de gelişime kapı açar.

Köyünüz eski de olsa, yeni adetler edinmeniz dileğiyle, değişim gelişim ve yenilik dolu bir hayat dilerim.

Siracüddin Çağlar

www.facebook.com/siracuddin.caglar
Favor Optik San. Tic. Ltd Şti.