65’li yıllar. Daha yeni askerden gelmişim. Bitlis te hükümet tabibiyim. Hizan da bir köylü öldürülmüş. Beni çağırıyorlar. Hizan kaymakamı da emekli olmuş. Yerine vekaleten İhsan Geboloğlu bakıyor. Uzun boylu, babayiğit bir adam. Hizanın bir köyünde,şimdi adını hatırlamam mümkün değil. Onun da mezrasında arazi anlaşmazlığından bir köylü, diğer köylüsünü (muhtemelen de akrabasıdır) vurmuş. Vuran […]
12 Ekim 2014 - 0:39 'de eklendi.
65’li yıllar.
Daha yeni askerden gelmişim. Bitlis te hükümet tabibiyim. Hizan da bir köylü öldürülmüş. Beni çağırıyorlar.
Hizan kaymakamı da emekli olmuş. Yerine vekaleten İhsan Geboloğlu bakıyor. Uzun boylu, babayiğit bir adam.
Hizanın bir köyünde,şimdi adını hatırlamam mümkün değil. Onun da mezrasında arazi anlaşmazlığından bir köylü, diğer köylüsünü (muhtemelen de akrabasıdır) vurmuş. Vuran yakalanmış. Rapor tutulması gerekiyor. Hizan’a gittim.
İhsan beyle beraber, bir köylü, bir çavuş, iki de jandarma ile atlarla yola çıktık.
O zamanın ölçülerinde Hizan dan bile 2-2,5 saat süren bir yol. Yine böyle sonbahar ayları. Olay yerine ulaştık. Rehberimiz köylü,
–Aha burda!
Diyerek çalılıkların arasından bir erkek cesedi gösterdi. En az 1,5 gün geçmiş. Vucudun rengin hızla değişmeye başlamış. Kafasında, sağ gözünün 1 kaç milim üstünden giren mermi nerdeyse alnını parçalamış. Bizimle beraber gelen köylü ise bir şeyler mırıldanıp duruyor.
–Li meznaya xuda binere hındık mabu çeve zilam derxiste.
Çavuş, ne dediğini tercüme ediyor. Diyormuş ki
–Allah’ın büyüklüğüne bak! Kurşun az kalmış adamın gözünü çıkara..
Gülüyoruz.
–Adam ölmüş gitmiş.Gözü çıksa nolur?
Kızıyor. Bu sefer türkçe söyleniyor.
–Ele deme. Ele deme. Allah korumuş işte.
En az 40-50 metre den vurulduğunu tahmin ediyorum. Daha yakından olsa yüz müz kalmazdı ortada. Yaklaşık olarak düşündüğüm mesafelere yakın yerlerde de 2 kovan buldu jandarmalar. Raporu tuttuk. Cesedi alıp, Hizan’a döndük. Savcı, zanlıyla görüşmeye başladı. Adamı görünce çok şaşırdım.
İnce, zayıf, orta boylu, 28-30 yaşlarında bir garip. Değil nişan alması, yürürken önünü görmesi bile mümkün değil. Gözünde bir gözlükler var ki, nuh nebiden kalma. Kocaman,kalın, şişe dibi gibi, tek sapı ipliklerle bağlanmış kemik gözlüklü. Bir de saflık mı var, ne? Bir acayip adam. Gözlüklere rağmen net göremiyor olmalı ki, konuşurken sese göre hareket ediyor.
–He vallah, ben vurmuşam.
O uzaklıktan alnının ortasında vurabilmesi mümkün değil. Tesadüf hariç.
–Beni kızdırdi. Baan küfretti. Ben de vurdum.
Belli ki ailenin en üretim dışında kalan bireyi. En işe yaramazı. Bari bu şekilde aileye bir katkısı olsun denilerek cinayeti üstlendirmişler.
Savcı ya biraz durumu anlatmaya çalıştım.Savcı,işi uzatmak istemediğinden,
–Ama itiraf var.Adam ben vurdum diyor. Hayır, sen vurmadın mı diyelim. Hem kardeşi vursa ne değişecek, abisi vursa ne değişecek. Belli ki vuran aile bunlar.
Zanlıya yaklaştı.
–Hele kıro dedi. Onun şivesiyle konuşarak.
–Bah şimdi.Bu adamı vurdun ya,belki 20-30 yıl alacahsan. Belki de asarlar bile. Yine vurdun?
–He, vurdum.
–İyi ya,
dedi savcı.
–Olay kapanmıştır.
Sonra bize döndü.
–Hadi doktor, büryan yemeğe gidelim. İnşallah kalmıştır. Dedi.
(DR.Cemil Kazancı’dan alıntıdır.)
Metin Turanlı
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Kod8 Yazılım Teknolojilerinden Optik Mağazaları İçin Yeni Dö...
Bu söyleşi çok ses getirecek. Mutlaka izleyin. Odaların ve B...