80’li yılların başı. Bir gün İstanbul da bir deprem oldu. Çarşı depremi.. Aksaray da sular idaresinin yanında büyük bir çarşı açılmış dediler. Adı da UKİ imiş. 8-10 katlı bir giyim mağazası. Fiyatları çok uygun olmalıydı ki, açılışı bayağı bir ses getirdi. Biz de bir Pazar günü ailece gezmeye gittik. Ziya da bizden bir […]
08 Kasım 2014 - 13:14 'de eklendi.
80’li yılların başı.
Bir gün İstanbul da bir deprem oldu. Çarşı depremi.. Aksaray da sular idaresinin yanında büyük bir çarşı açılmış dediler. Adı da UKİ imiş.
8-10 katlı bir giyim mağazası. Fiyatları çok uygun olmalıydı ki, açılışı bayağı bir ses getirdi. Biz de bir Pazar günü ailece gezmeye gittik. Ziya da bizden bir hafta önce gitmişti. Şimdi kimsede hayranlık uyandırmayacak bu çarşı günümüzün bir süper marketi ya da haksızlık etmeyelim bir hipermarketi gibi bir şey. O kadar. Ama bizim için öyle mi?
Bir de yürüyen merdivenler var. AVM‘lerin ata-babası gibi bir şey.
O pazartesi, Ziya ile sabah temizliğinde biz de 100 katlı gözlükçü dükkanımızı açtık. Sadece gözlük sattığımız bu büyük çarşı da müşterilerimiz gözlükleri yapılıncaya kadar rahat vakit geçirsinler diye de araya berber, lostra salonu, bilardo salonu, lokanta falan da yerleştirdik. Ben sinema ve tiyatro salonu araya sıkıştırırken, Fantaziya paralı erkek müşteriler içinde randevuevi araya sıkıştırdı. Sabah gözlük almak için gelen bir müşterimiz akşama kadar gez gez çarşımızı bitiremedi. Gözlük aldı. Traş oldu. Flim seyretti. Dostlarıyla tavla oynadı. Ayakkabısını boyattı.
Şimdi geriye dönüp bakıyorum da bunlar zaten yapılıyor. Biz o sivri aklımızla o çarşılara yapı gereçleri ve çiçek bahçeleri kuramamıştık. Şimdi var. Biz bir kafe düşlerken en kıytırık AVM de belki onlarca yeme-içme yerleri var. Biz daha banka şubelerine adım atmamışken, şimdi sıra sıra küçük bankacıklar, ATM ler var.
O dönemlerin popüler mizah dergilerinden Fırt’ta okuduğumuz bir Halit kıvanç fıkrası, büyüğünde büyüğünün olabileceğini bize öğretti. Fantaziyanın gözlüğe uyarladığı fıkra şöyle bir şeydi.
100 katlı büyük bir bina. Kapıdan giriyormuşsun, gözlük reyonuna. Seni karşılayanlara gözlük alacağını söylüyorsun. Soruyorlar:
–Güneş mi? Optik mi?
–Güneş
Diyorsun. ‘’1 kat yukarı ‘’diyorlar. Çıkıyorsun. Tekrar karşılayanlar var.
–Erkek mi? Bayan mı?
–Erkek.
Tekrar 1 üst katı gösteriyorlar. Bir üst kata çıktığında orada ki görevli de soruyor:
–Metal mi? Kemik mi?
–Metal
İstiyorsun. Metal güneş gözlükleri de 1 üst kattaymış. Orada da seçenekler var.
–Düz camlı mı? Degrade mi? Polarize mi?
–Polarize
İstedin ya. Tesadüf o da bir üst kattaymış. Ama sen sinirlendin. ‘’…kerim böyle işi ‘’ deyip hızla aşağı indiğinde bir bakıyorsun ki Karşı caddede ki kağıt mendil satan 100 katlı iş hanının önünde adamın biri pantolonunu dizlerine kadar indirmiş, birazda eğilerek kıçını gösteriyor. Diğer eliyle de tuvalet kapağını sallayarak bağırmakta:
–İşte bu G..üm. Bu da klozet kapağım. Nasıl bir tuvalet kağıdı verecekseniz verin artık!
Kalın Sağlıcakla,
Metin Turanlı
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...