Kadıköy’ün henüz cam depoları ile tanışmadığı bu dönemde gözlükçüler arasında cam değiş, tokuşu yapılırdı.
19 Eylül 2014 - 11:13 'de eklendi.
Bahariye yeni yeni gözlükçülerle dolarken; Serasker den, Osmanağa caminin üstüne çıkan sokağın köşe başında (şimdi hazır tavuk satılan yer) Asal optik bulunurdu.
Sahibi merhum Mahmut Asal, hatırladığım kadarı ile orta boylu, uzun favorili, kabaca bıyıkları olan pek öyle çoluk, çocukla muhatap olmayan ciddi bir adamdı. Karaköy kökenli olduğu için de ustamız Sait abi’nin tanışı olurdu.
Kadıköy’ün henüz cam depoları ile tanışmadığı bu dönemde gözlükçüler arasında cam değiş, tokuşu yapılırdı. Asal Optiğin dükkanında pek müşteri göremesem bile sağlam bir cam stoğu olduğunu biliyordum. Ve cam takası konusunda hiç zorluk çıkarmazdı. Artık kekemeliğim mi sevimli gelirdi ne? Bir kez tekrarlattırmadan istediğim camı çıkarır verirdi.
Öyle ki, aklımda bıçkın ve az konuşan biri olarak kalan Mahmut abi ‘yi bir iki kez manita olayına girmişken, bir kez de yakası, bağrı açık adamlarla dükkanın ortasın da zar atarlarken gördüğümde de, yine beni kırmamış istediğim camı çekmeden çıkarıp oyununa devam etmişti. Sesi az, gönlü bol diye aklımda kalan Mahmut abi yi dükkanını kapattıktan sonra, Globus gözlükleri pazarlayan Aksak Adnan la (ki oda gece alemini ve bitirimliği iyi bilen bir abimizdi. Genç yaşta kaybettik onu da) gördüm. Daha doğrusu onlar beni gördüler. Kadıköy de postahane karşısında şimdi Starbukcs olan binanın 3.katı Astorya kulübü idi. Sahibi Oflu ailesinden Hüseyin olarak tanınan kabadayı.
İki gözlükçü bir kabadayı kahkahalarla Astorya dan dışarı çıkarlarken beni ilk gören Mahmut abi oldu.
—Oooo yeğenime bakın hele…
Ayakta durmakta güçlük çeken üçlüden Mahmut abi koluna girdiği Adnan ile sigarasını yakmakta olan Hüseyin’e beni göstererek;
–Hüso, bak sana muhterem bir kardeşimizi tanıştırayım. Diyordu.
Adımı bildiğinden bile emin olmadığım Adnan ise alkolün etkisiyle olsa gerek Hüseyin denen kabadayıya beni anlatıyordu:
–Bu çocuk var ya Hüseyin abi, bu çocuk!…
Üçü birden düşmekle yürümek arası gülerlerken yine aynı sözleri duyuyordum Adnan dan
–Bu çocuk var ya Hüseyin abi! Bu çocuk …!
Öncesinde yaşanmış bir olayın üzerine gelmiş olmalıyım ki, her ‘’bu çocuk ‘’ dendiğinde kasıklar tutarak gülmelerle karşılanıyorum.
–Bu çocuk var ya! Bu çocuk !
Allah var yukarda. Her bu çocuk dendiğinde bekliyordum ki;” Bu çocuk çok delikanlı olacak Hüseyin ‘’ densin. Ya da densin ki: ”Bu çocuk var ya bu çocuk , çok fırlama biridir Hüso.”
. Ama‘’Bu çocuğun’’ arkası hiçbir zaman gelmedi. Gülmeler izin vermedi. Yaşam zaman tanımadı. Bir daha Adnan’ı görüp te ‘’bu çocuğun ‘’ne olduğunu asla öğrenemedim. O zaman da, şimdi de asla bu çocuğun arkasını sevmeyeceğim şeylerle dolduracaklarına ihtimal vermedim. Onlar benim hikaye kahramanlarımdı.
Bense sadece çocuktum.
Metin Turanlı
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...