a balloon
Optisyenin Sesi
Optisyenin Sesi
Optisyenin Sesi Reklam
Optisyenin Sesi Reklam
Reklamı kapat
Optisyenin Sesi Reklam
Optisyenin Sesi Reklam
Reklamı kapat

Bir onursuzluk karşılaştırması

Onuru yoksa bir kişinin, istediği çıkarı elde etsin, isterse dünyalar onun olsun, hiçbir değeri yoktur; ne malının-mülkünün ne de kendisinin!

25 Mart 2021 - 13:31 'de eklendi ve 13965 kez görüntülendi. A+A-

Bir onursuzluk karşılaştırması

DALKAVUKLUK VE YALAKALIK

“Gerçek sandık cilalanmış sözleri,
Düşman değil, dost aldattı bizleri,
Yalakalık kör eylemiş gözleri,
Meyve dalı kirletecek, korkarım.”1

Dalkavukluk ve yalakalık, ne yazık ki, hemen hemen her gün örnekleri ile karşılaştığımız, karşılaşmazsak gördüğümüz, görmesek dahi duyduğumuz hastalıklı davranışlardır. Ancak bunlar ne yenidir ne de yakın zamanda sonları gelecek gibidir. Dalkavukluk ile yalakalık, çoğunlukla eşanlamlı olarak kullanılsa da aslen aralarında bazı farklar vardır.

Dalkavuk kelimesinin sözlük anlamı, “çıkar ve yarar beklediği ya da kendisinden çıkar sağladığı kimselere, makamca, durumca büyüklere karşı saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse” şeklindedir. Dalkavukluğun ne olduğunu en iyi anlatan ise Kemal Tahir’dir. Şöyle der Üstad: “Dalkavuk, efendisini boynunu bükerek aldatır.
Kelimenin kökeni hakkında ise iki ayrı görüş bulunur. İlk görüşe göre sözcükteki “dal”, Farsça anlamında, yani çıplak anlamındadır. Dolayısıyla dalkavuk kelimesi de kavuksuz anlamına gelmektedir.

İkinci görüşe göre ise, dal kelimesi, Farsçadaki anlamıyla değil, Türkçedeki “dalmak” fiilindeki anlamı ile kullanılmıştır. Osmanlı zamanında dalmak fiili “sallamak” anlamı ile de kullanılmış olduğundan dalkavuk da “kavuk sallayan” anlamına gelmektedir.

Benim naçizane görüşüm ise, kelimenin etimolojik kökeni hangisi olursa olsun, dalkavuğun hem kavuksuz anlamını hem de kavuk sallayan anlamını içerisinde barındırdığı yönündedir. Çünkü dalkavuk kimse, kavuk sallamakta, yani yaltaklanmakta bir numara olduğu gibi bundan başka herhangi bir niteliğe de sahip değildir. Dolayısı ile nitelik bakımından kavuksuzdur.

Dalkavukluğun manasını, yalnızca kelimenin sözlük anlamı ile anlatmak her bakımdan eksik kalır. Bu sebeple dalkavukluk ve dalkavuklarla ilgili onlarca hikâye nesilden nesile aktarılmış; adeta bu hikayeler, tarih boyunca güldürülerimizin ve eğlence kültürümüzün birer parçası olmuşturlar. Dalkavukluğun can sıkıcı onursuzluğu karşısında, verilecek en iyi tepkinin gülmek olduğunu gösteren bu anlatılardan en bilinenlerinden biri şöyledir:

Eski zamanlarda, zenginlerin; köşklerinde, konaklarında kendi dalkavuklarını bulundurmaları adetten imiş. Günün birinde beyin biri, bu adete uyarak köşküne dalkavuk almak istemiş. Bu haber, beyin hizmetlileri tarafından halka duyurulmuş. Alım günü geldiğinde, o kadar çok kişi gelmiş ki dalkavukluk için, kapının önünde sıra olmuş. Konağın içinde bekleyen bey, tüm adaylarla sırayla görüşecek, içlerinden en iyi dalkavuğu seçecekmiş. Başlamış adaylar sıra ile içeri girmeye. İlk aday girmiş. Bey sormuş: “Sen dalkavuk musun?” Adam: “Evet efendim.” demiş. Bey bu sefer: “Yahu sen hiç mi hiç benzemiyorsun dalkavuğa, bu nasıl iş?” demiş. “Nasıl olur efendim?” demiş aday. “Ben yıllar boyunca filanca beye dalkavukluk ettim. Yıllarımı dalkavukluk etmeye verdim.” Bey baştan aşağı süzmüş adamı, “Olmaz.” demiş. “Sen dalkavuk değilsin. Sıradaki gelsin.” Bu kez kinci aday girmiş odaya. Bey aynı soruları sormuş, aynı cevapları almış. Bu adayı da beğenmemiş, sıradakini çağırmış. Ancak sorular da cevaplar da aynı şekilde devam etmiş. Bu şekilde onlarca adayla görüşen bey, kendine göre bir dalkavuk bulamayacağını düşünmeye başlamış. Tam o anda içeriye sonraki aday girmiş. Bey yine “Sen dalkavuk musun?” diye sormuş. “Dalkavuğum efendim.” demiş adam. Bey, “Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun!” deyince adam; “Evet efendim, hiç benzemem.” demiş. Bey şaşırmış, bu sefer de “Şöyle bakınca, biraz da benziyormuşsun gibi geldi.” demiş. Dalkavuk “Evet efendim. Biraz da dalkavuğa benzerim.” demiş. Bunu duyan bey, hizmetlisini çağırmış, “Ben dalkavuğumu buldum, diğerleri dağılabilir.” demiş.

İşte tam olarak böyledir dalkavukluk. Dalkavuklar, dalkavukluk ettikleri kişinin sözlerini tekrarlayan bir papağandan bile fenadırlar. Çünkü bunu doğaları gereği değil, çıkarları gereği bilinçli olarak yaparlar. Öyle de güzel yaparlar ki, artık bu kişilerin kendilerine ait hiçbir düşüncesi olmadığını sanırsınız. Ancak vardır! Dalkavukların tek düşüncesi; kendi çıkarları için “efendilerine” yaltaklanmak, onların sözlerini kendilerininmiş gibi hatasızca tekrarlamak, onlar ne derse “Evet efendim, haklısınız efendim.” demektir.

Ancak bu dalkavukluk ilişkisi yalnızca dalkavuğa mâl edilemez. Çoğu zaman, dalkavukluk edilen kişi de bu durumun bilincindedir. Ünlü besteci Steve Reich şöyle der: “Gerçekten büyük olmayan ‘büyük adamlar’ çevrelerini küçük adamlarla doldururlar.” Gerçekten de bulundukları makama “küçük gelen” bazı insanlar, etraflarına bilerek ve isteyerek dalkavuklarını toplarlar. Bu şekilde, çarpık görüşlerini onaylatma hazzı ile narsist kişiliklerini tatmin etme zevkini bir arada yaşarlar. Ancak bu durum tümüyle yanlış olmasına rağmen onaylanmış kararların alınmaya devam etmesi ile hastalıklı kişiliklerin birbirlerini “eylemeleri” dışında bir sonuç ortaya koymaz!

Tarihte de her dönemde, yüzlerce örneğine rastlanmıştır bu durumun. Ne diktatörler ne krallar ne padişahlar, dalkavukları ile gözleri önüne perde çekmiş, olan bitenden ve var olan sorunlardan bihaber kalmışlardır. Çoğu zaman da böyle olmayı, kendileri tercih etmişlerdir! Ancak bunun cezasını ya kendileri hayattayken ya da kendileri öldükten sonra halk çekmiştir. Çünkü yüksek makamlardaki, karar alıcı konumundaki insanların kronik hastalığı olan “etrafındaki dalkavuklara inanma hastalığı” neticesi itibari ile telafisi zor, kimi zamansa imkânsız zararlara yol açar.

Montesquieu şöyle anlatır dalkavukluğun sebep olduğu ciddi boyutlardaki zararı: “Bir ülkede dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün sağladığı çıkardan daha verimli olursa, o ülke batar.”

Yalakalık ise bambaşkadır. Dalkavukluğu da içinde barından yalakalık, sözlük anlamıyla “söz götürüp getiren, söz taşıyarak arabozan, dedikoducu, boşboğaz, sırnaşık, ikiyüzlü, dalkavuk, arsız, onursuz” insanın yaptığı iştir. Dalkavukluktan çok daha öte bir menfaat beklentisiyle hareket etmeyi içerisinde barındırır. Yalakalık; kendine saygısı olmayan, kişiliksiz insanların, kendi menfaatleri için yaptıkları tüm yaltaklanmalardır. Samimiyetin ve dürüstlüğün aslî düşmanıdır dalkavukluk gibi ancak aralarında bir fark vardır. O da şudur ki; yalakanın yapmaktan imtina edeceği tek bir şey dahi yoktur! Grigory Petrov, Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı eserinde şöyle anlatır bu insanları: “Üstlerine karşı alçak bir sevecenlik ve yalakalık, kendinden aşağıdakilere karşı ise küstah bir kabalık sergilerler daima. Yalancı ve sahtekarlardırlar. Yalanla yaşarlar. Yalan olmadan yaşamanın mümkün olduğunu tasavvur dahi edemezler. Ticaretleri, soygun. Politikaları, alım satımdan ibarettir. Ya fikirleri satarlar ya sözleri ya da işleri. Vicdanlarını, vatanlarını, kendi tanrılarını bile satarlar.”

Yalakalık hastalığından muzdarip kişiler; bir gün onun dalkavuğu olurlar, diğer gün başkasının. Bir gün birinin arkasından iş çevirirler, diğer gün başkasının kuyusunu kazarlar. Olduğu kabın şeklini alan sıvı gibidir yalakalar. Ne bir omurgaları vardır ne de hayata dair bir duruşları. Evet, dalkavukların da yoktur, ancak onların ne yapacakları, kime yaltaklanacakları öngörülebilirdir en azından. Dalkavuklar açıkça ikiyüzlü, riyakardırlar. Ancak yalakaların kaç yüzü olduklarını anlamanın mümkünatı dahi yoktur. Gerçekte hangi tarafta olduklarını, neyi savunduklarını kendileri bile unuturlar zaman içinde. Çünkü Ünlü Yazar La Rochefaucauld’un da dediği gibi: “Başkalarına karşı değişik yüzler takınanlar, sonunda kendi çehrelerini unuturlar.”

Yalakalık hakkında, kültürümüzde yüzlerce deyim ve atasözü vardır. Bunlardan en bilinenleri; “Öküzün yalakası kasabın bıçağını yalarmış.” ile “Yalaka koyun, kasabın keskin bıçağını övermiş.” atasözleridir. Ancak bu yalakalık huyunun, yalnızca toplumumuza ilişkin olduğu düşünülemez. Her tarihte, her toplumda görülür yalakalık. Tolstoy yalakalığa olan öfkesini: “Yalakalık arttığı günden beri, hak ve hukuk çiğnendi, ahlak bozuldu.” sözleri ile dile getirirken; Stendhal, yalakalık karşısındaki ümitsizliğini, ölümsüz eseri Kırmızı ve Siyah’ta “Gelecek günleri bir göz önüne getiriyorum da çamurlu, pis çoğunluklara yalakalık eden bir sürü adaydan başka bir şey göremiyorum.” diyerek ifade eder.

Adı ister dalkavuk olsun ister yalaka, fark etmez. Her kim ki samimiyet ve dürüstlükten bihaber; kendi çıkarları için, sinsice, içten pazarlıkla bir başkasının kavuğunu sallıyor, kendini bu konuma sokuyorsa, o kişi için onurdan bahsetmenin hiçbir ehemmiyeti kalmamıştır. Böyle kişiler yalaka olduklarını, dalkavukluk ettiklerini söylemekten dahi imtina etmez, hatta bu durumla övünürler. Onlar için bir yaşam tarzı, bir kişilik özelliğidir bu durum. Bu hastalıklı hali tamamı ile hazmetmiştirler.

Bizim bu konudaki tavrımız ise, her türlü dürüst olmayan eyleme ve onursuzluğa karşı olduğu gibi açık ve nettir. Onuru yoksa bir kişinin, istediği çıkarı elde etsin, isterse dünyalar onun olsun, hiçbir değeri yoktur; ne malının-mülkünün ne de kendisinin! Ömer Hayyam’ın dediği gibi:

“Varsın hayat yalakalara şans tanısın;
Ben onuruma fiyat biçmem!
Yaşadığım kadar daha yaşasam
Asla tükürülecek eli öpmem.”

 

Suat ŞİMŞEK

Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız

[1] Abdürrahim Karakoç

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
Türkiye Göz Sağlığı Araştırması Türkiye Göz Sağlığı Araştırması

Türkiye’de Optik Sektörü AB ülkelerine göre çok daha farklı bir konumdadır. Gözlük kullanma oranı gelişmiş ülkelerde % 55 civarında olu...

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayra...

“Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır...

Tek gözü görmeyenler ehliyet alabiliyor Tek gözü görmeyenler ehliyet alabiliyor...

Renk körleri herhangi bir şart aranmadan, tek gözüyle görenler de belirli koşulları taşımaları halinde sürücü belgesi sahibi olabilir.....

Vefat ve başsağlığı Vefat ve başsağlığı

Merhumeye Allah’tan Rahmet, Kederli Ailesine, Sevenlerine, Camiamıza Sabır ve Başsağlığı Dileriz....

HABER HAKKINDA GÖRÜŞLERİNİZİ BELİRTMEK İSTERMİSİNİZ?(Yorum Yok)
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Hocaoğlu Optik
SON EKLENEN HABERLER
Türkiye Göz Sağlığı Araştırması Türkiye Göz Sağlığı Araşt...

Türkiye’de Optik Sektörü AB ülkelerine göre çok daha farklı ...

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı 23 Nisan Ulusal Egemenlik...

“Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin ...

Tek gözü görmeyenler ehliyet alabiliyor Tek gözü görmeyenler ehli...

Renk körleri herhangi bir şart aranmadan, tek gözüyle görenl...

Vefat ve başsağlığı Vefat ve başsağlığı

Merhumeye Allah’tan Rahmet, Kederli Ailesine, Sevenlerine, C...

Yakın gözlüğüne alternatif damla eczane raflarında yerini aldı Yakın gözlüğüne alternati...

Damlanın 40 yaş üstü bireylerde daha etkili olduğu ve 6 ile ...

Dikkat, konjonktivit mevsimi başladı! Dikkat, konjonktivit mevs...

İçimizi ısıtan bahar aylarına geçiş döneminde uyanan doğa, m...

2024 yılı stajyer maaşı ne kadar? 2024 yılı stajyer maaşı n...

İş dünyasına adım atmak, öğrenmek ve deneyim kazanmak isteye...

Mesul Müdürlerin İzin Hakkı Mesul Müdürlerin İzin Hak...

Ve yaz geldi. Optisyenler izini hakketti. Şimdi izinler nası...

Sivas’ ta Bayramlaşma Sivas’ ta Bayramlaş...

Valimiz Sn. Yılmaz Şimşek'in ev sahipliğinde, düzenlenen bay...

‘Gözlük’lere dikkat! ‘Gözlük’lere dikkat!...

Ülkemizde gözlük sektörü milyonlarca dolarlık önemli bir sek...

Magazin HABERLERİ
Web TV