Değerli meslektaşlarım, 4 Mart 2015 tarihinde Optisyenin sesi haber sitesinde katılım payları ile ilgili çözüm önerisinde bulunmak üzere bilgilendirme amaçlı bir yazı kaleme almıştım. Daha sonra bu yazı, meslektaşlarımızı temsil ettiğini iddia eden kimi yöneticileri çok rahatsız ettiği yapılan açıklamalarından anlaşılmıştır. Sadece meslektaşlarımıza yardımcı olmak amacıyla çabaladığım ve bir umut olabilecek öneriyle ortaya […]
13 Mart 2015 - 0:09 'de eklendi.
Değerli meslektaşlarım,
4 Mart 2015 tarihinde Optisyenin sesi haber sitesinde katılım payları ile ilgili çözüm önerisinde bulunmak üzere bilgilendirme amaçlı bir yazı kaleme almıştım. Daha sonra bu yazı, meslektaşlarımızı temsil ettiğini iddia eden kimi yöneticileri çok rahatsız ettiği yapılan açıklamalarından anlaşılmıştır.
Sadece meslektaşlarımıza yardımcı olmak amacıyla çabaladığım ve bir umut olabilecek öneriyle ortaya çıkmamdan hangi duygu ve düşünce ile rahatsızlık duyulduğu anlaşılmaz bir durumdur.
Kendilerini her şeyi bilen ve “en” becerikli olarak düşünen bu düşünce yapısı daha dün dernek defterlerine bile sahip çıkamayıp, Boğaz vapurunda martılara kaptırmamış mıydı?
Derneklerin bir nev’i namusu sayılan ve yöneticilerine emanet edilmiş olan resmi evrakları, rakip ellere geçmemiş miydi?
Meslektaşın emaneti olan derneğin evraklarına bile sahip çık(a)mayan ve dernek defterlerini onun bunun elinde dolaştıran zihniyet neden bu kadar rahatsız olmuş anlamış değilim. Üstelik böyle bir yazının kaleme alınması da ne kadar garip ve trajikomik değil mi?
Bir gün gelir o klavyeyi de Boğaz vapurunda elinden alırlar… Alırlar da çaylaklara yem yaparlar haberin dahi olmaz.
Bu mesleğin gözü ve kulağı olan Optisyenin sesi sitesine ve şahsıma neden bu kadar saldırıda bulunuluyor bir türlü mana vermiş değilim. Bu mesleğin gözü ve kulağı olan Optisyenin sesine teşekkür edileceği yerde eleştirmek;
itibarıyla ilgili abuk sabuk yazılar yazmak kimsenin haddine düşmedi ve düşmez de. Mesleğe ve meslektaşlara her konuda yardımcı olan bu siteye teşekkür edeceğinize köstek olmayın, başka bir deyimle gölge etmeyin yeter.
Ey saldıran zihniyet bir atasözüyle size cevap vermek isterim. Anadolu’da bir söz vardır, derler ki “kedi uzanamadığı ciğere mundar der”
Şimdi soru şu. Yapamadığınız ve beceremeyip elinize ve yüzünüze bulaştırdığınız için mi bu karalama kampanyasına giriştiniz?
İki aydır hakları ödenmemiş meslektaşlarımıza birkaç gün bekleyiniz diyorsunuz. Zaten meslektaşların işsizlikten canları burnunda zor nefes almakta. Çaresiz bir şekilde hep beklemekle gününü geçiriyor. Hak ettiği ve tahsil edemediği alacaklarının üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen parasını ödemeyen, daha önce ödediklerini ise hangi aya ve hangi tarihli faturaya ait olduğu anlaşılmayan, sadece “SGK katılım payı” adı altında yatan bir paranın hesabını sormak ve hakkını bir dilekçe ile aramak ne zamanda beri suç oldu bunu da anlamış değilim.
Bizlere laf değil icraat lazım. Bu mesleğe, gerçekten meslektaşını düşünen, yapıcı, gösteri peşinde koşmayan, işini takip eden meslek adamları lazım. Bu tür tartışmalar mesleğe ve meslektaşlara yarar değil zarar getirir.
Tartışılacaksa kendi aramızda tartışılıp müşterek bir fikir birliğine vardıktan sonra kamuoyuna açıklama yapılır. Bu işler mahalle dedikodularıyla yürümez.
Yıllardır oturduğunuz koltukları işgal etmekten başka ne yaptınız diye sormazlar mı zannediyorsunuz?
2005 yılından bu yana artış olmayan cam ve çerçeve fiyatlarını mı çözdünüz?
Gözlükçülük odası ve birlik yasasını mı çözdünüz?
5193 sayılı yasanın en önemli maddelerinin çıkması için mücadele mi verdiniz?
Hepsinin cevabı “HAYIR” olan bu soruları çoğaltmak mümkün. Yaptığınız en iyi şey, şehir şehir gezerek, optisyenlik okullarını çoğaltmaya çalışmaktı. Başardınız da…
Gün gelecek “size kamuda istihdam yaratacağız” diyerek umut tacirliğine soyunduğunuz ve işsizler ordusuna kattığınız optisyenler de sizi hayırla anacaklardır.
Gerçekten bir aynanın karşısına geçip kendinize sorunuz. “Kaç yıldır bu koltukta oturuyorum. Bu meslek ve meslektaşlarımız için ne yaptım?”
Çalışıyormuş gibi yapıp, bol bol plaket aldınız, plaket dağıttınız. Övündünüz ve şov yaptınız. Kendi yazamadığınızı yazdıracak adamlar tuttunuz. Bunlardan biri de Klavye tetikçiliği yaparak sizi savunmaya soyunmuş, sağa sola yazılar gönderiyor. Madem savunmaya çok meraklıydın neden alanı terk edip kayıplara karıştın? Devlet karşısında haklarınızı arayınız diyen insanları haksızca eleştiriyorsunuz.
Kimseye bir faydanız yok. Olmadığı gibi iş yapan ve yol gösterenleri de eleştirip meslektaşları yanlış yönlendiriyorsunuz. Yaptığımız hizmetlere “İtibar etmeyin” diye yazı yazanlara kendi yazı üslubuyla cevap vermek gerekirse, “Bu sitelerde yayımlanan yazılara itibar etmeyiniz” demekten başka bir şey kalmıyor.
Takdiri siz değerli meslektaşlara bırakıyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Mahmut Yetim
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Kod8 Yazılım Teknolojilerinden Optik Mağazaları İçin Yeni Dö...
Bu söyleşi çok ses getirecek. Mutlaka izleyin. Odaların ve B...
ağzına yüreğine sağlık mahmut ağbi keşke diğer yöneticilerimiz de sizin gibi bu mesleğe aşık olsalarda meslek kurda kuşa teslim olmasa…..
Sayın Mahmut Bey;Yaptığınız çalışmaları,taktir ediyor ve takip ediyoruz.Allah başımızdan sizin gibileri eksik etmesin.Bizimkilere kalırsak yandık.
BU MESLEK DUAYENLERİ NEREDE ACABA!!!!!!! HER ŞEYE YORUM YAZIYORLAR HERALDE BUNU OKUMADILAR
Mahmut Abi;
Ağzına yüreğine,eline,koluna,kalemine sağlık. Yılların özeti birikmişliği bu yazıda yerini buluyor.