Aydınlık ve çağdaş bir yarın için.

2014 – 2015 öğretim yılı başladı. Yeni öğretim yılında eğitmen ve öğrencilere başarılar diliyorum.

 
Yüz yıllardır süren devlet kültürümüz var ve genç cumhuriyetimizin yüzüncü yılına yaklaştığımız bu günlerde birçok alanda atılımlar yapılmaya çalışılmaktadır. Öyle ki bir seferberlik ilan edilmiş gibi çalışmalar tüm hızı ile devam ediyor. Başta siyasetçilerimiz olmak üzere tüm kurum ve kuruluşların bilmesi gerekli ki; bu muammalı çalışmalarda başarılı olunması isteniyorsa işe eğitim ile başlanması gerekiyor.

Aydınlık ve çağdaş bir yarını halkımız için istiyorsak eğitime hak ettiği değeri mutlaka vermeliyiz. Gençlerimizin bilgi birikimi ve donanımı arttırılmalıdır. Ezberci değil yaratıcı, yazılımı kullanan değil yazan, sorgulayan, hesap vermeyi bilen, uluslararası platformda her konuda hazır ve donanımlı bireyler olarak yetişmesini sağlamalıyız. Siyasette, sağlıkta, teknolojide, sanayide ve daha birçok alanda ilerlemek istiyorsak bu genç beyinlere ve onların emeklerine ihtiyacımız olduğunu bir kez daha vurgulamalıyız.

 
Eğitimin önemini biliyorsak ona gerekli önemi göstermemiz gerekmez mi?
Bu yeni öğretim yılında, 23 milyon öğrenci ( 17.5 milyon ilk öğretim ve 5.5 milyon üniversite öğrencisi) 176 üniversitede (104 devlet ve 72 vakıf üniversitesi) öğretim hayatına başlıyor.
Siyasi ve sosyal nedenlerle, uzun yıllar tek parti iktidarına rağmen ilköğretimde sürekli yapılan değişiklikler öğrenci ve öğretmenlerin ciddi sorunlarla mücadele etmesine neden olmuştur. Böyle bir sistemde yetişen öğrencilerin büyük çoğunluğu daha ana dili ile kendilerini ifade etme yetisine sahip olmadan ilköğretimden mezun olurlarken, bu öğrenciler üniversitede kendileri zorlandıkları gibi sistemi de zorlamaya başlamışlardır.

Bunun yanı sıra 1981 yılında çıkmış ve nerdeyse her yıl değişikliğe uğramış 2547 sayılı yükseköğretim kanunun iş görmediği ve çağdaş bir eğitime yardımcı olmadığı konusunda herkes hemfikirdir. Neredeyse tüm iş kollarında eğitim veren üniversitelerimizin daha sağlıklı eğitim verebilmeleri için ciddi bir reforma ihtiyaç duyulmaktadır.

Daha fazla zaman kaybetmeden acil olarak bir şeyler yapma zamanı gelmiştir.
Diploma ve yeterlik sınavları mevcut durumda bir işe yaramıyor. Eğitimde bir reform planlanacaksa bu planlama okul öncesini başlangıç olarak almalı ve doktoraya kadar sürmelidir.

Eğitimde sadece öğrenci kalabalığından oluşan çoğulculuk anlayışından acilen vaz geçip katılımcı eğitime dönmeliyiz.
Eğitim ile ilgili proje üretecek ve ölçme ve değerlendirme yapacak özerk kurumlarımız olmadığı için sıkıntılarımızı ivedilikle anlatacağımız ve çözüm bulacağımız muhatap bulmakta da zorlanıyoruz. Bu konuda gerekli adımların atılması gereklidir.

Genel olarak özetlenen eğitim sürecinden sonra kendi sektörel eğitimimize indiğimizde sorunun daha da büyüdüğünü görüyoruz. Üniversitelerimizin Optisyenlik Programlarında ciddi sıkıntılarımız var.
Bizler bu bölümlerde sıradan bir meslek erbabı yetiştirmiyoruz. Aynı anda Sağlıkçı, Zanaatkâr, Modacı ve Tüccar olarak iş hayatına atılan bu gençlerin ciddi bir eğitim almaları gerekmektedir.
Bu nedenledir ki Optisyenlik programların acilen asgari düzeyde bir standardının oluşması gerekiyor.
İlk olarak Meslek Yüksek Okulu olmaktan çıkarılıp Sağlık Meslek Yüksek Okulu olarak yeniden yapılandırılmalıdır.
Laboratuvarlar ve sarf malzemeleri açısından güçlendirilmelidir.
Öğretim üyesi, öğretim görevlisi ve uzman öğreticilerin yeterli sayıda olduğu takip edilmelidir.
Kitap ve kaynaklarla desteklenmelidir.
Fabrika, depo, hastane ve benzeri kuruluşların gezileri ile altyapıları sahaya hazırlanmalıdır.
Ticari bilgi, resmi belgeler, stok işleyişi ve birçok konuda eğitim almaları sağlanmalıdır.
Mesleki etik ve meslek örgütleri hakkında bilgi alarak yetişmeli, bu konuyu özümselemeleri sağlanmalıdır.
Yabancı dil, bilgisayar hâkimiyeti ve iletişim konularında yeterli olmalı.
Anatomi, fizyoloji, toplum sağlığı, göz hastalıkları ve benzeri birçok konuda donanımları olmalı.
Bilgi ve becerisi sadece camı çerçeveye takmak olan ve var olan Optisyenlik müesseselerinde çalışmaya mahkûm bir öğrenci grubu yetiştirmiyoruz.

 
Türkiye Optik ve Optometrik Meslekler Derneğinin yapmış olduğu eğitim şuraları sorunlarımızı masaya yatırmayı başarmış, uzun yıllar eğitim veren hocalarımızın katkı ve çalışmaları raporlanma sürecine girmiştir.
Derneğimiz ve hocalarımız yoğun bir şekilde reformist bir çalışma yürütürken. Okullarımızın, sanayicimizin, meslektaşlarımızın, siyasi ve bürokratlarımızın ellerini taşın altına koyması gerekiyor.
Son olarak, devam mecburiyeti var, ders sayısı çok, dersler zor diye okullarını değiştiren öğrencilerden ne gittikleri okula, ne mesleğe, ne Türk halkına ne de ülke geleceğine bir hayır yoktur.
Artık bir şeyler yapmalıyız. Ve bu çalışmaların bir an önce hayata geçmesi gerekiyor.

Not: Bu yazıda herhangi bir siyasi yaklaşım ve tarafa saldırmak gibi bir niyetim yok. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığımız halde eksiklerimiz var. Öğreniyor ve uygulamaya çalışıyoruz. Yeterli olmadığını biliyoruz.

 
Turgut ÇAKAR.