a balloon
Optisyenin Sesi
Optisyenin Sesi
Optisyenin Sesi Reklam
Optisyenin Sesi Reklam
Reklamı kapat
Optisyenin Sesi Reklam
Optisyenin Sesi Reklam
Reklamı kapat

Atlantik’in Akdenizlisi: Lizbon

Büyüleyici bir tarihi güzelliği, sakinliği, dinginliği ile adeta yaşayan bir sanat eseri bir şehir.

06 Mayıs 2021 - 18:29 'de eklendi.

Atlantik’in Akdenizlisi: Lizbon

“Lizboa
Ben bir şarkıyım
Atlas denizlerinden geldim
Önümde dalgalar vardı
Ardımda dalgalar
Dalgalar bitince
Ben de biterim.”

Avrupa kıtasının en uç noktası, yarı Avrupalı yarı Güney Amerikalı görünümdeki şehir Lizbon’dayız. Portekiz’in başkenti ve en büyük kenti olan Lizbon, Tejo Nehri’nin Atlas Okyanusu’na döküldüğü geniş koyun kıyısında bir liman kentidir.

Yedi tepeli şehir. İstanbul, Roma gibi yedi tepe üzerine kurulmuştur “Kaşifler Şehri”. Coğrafi keşiflerin başlangıç noktası, Vasco de Gama ve Macellan gibi birçok kâşifin yetiştiği şehirdir.

Lizbon gerek dar sokakları gerekse geniş caddeleri ile her biri birbirinden farklı renge boyanmış evleriyle, balkonlara asılan çamaşırlarıyla, Fado müziği icra edilen mekanlarıyla, pencereden pencereye bağırarak dedikodu yapan nineleri ile ünlenmiş bir şehir. Büyüleyici bir tarihi güzelliği, dinginliği ve meydanlarındaki heykelleri ile adeta yaşayan bir sanat eseri gibidir. Fernando Pessoa’nın şehridir. Şehrin her tarafında o var sanki.Lizbon’un tarihi MÖ 1200’lere kadar uzanıyor. Şehrin; MÖ 1000 yılları civarında Truva Savaşları’ndan kurtularak buraya gelen bir prens tarafından kurulduğundan bahsedilir. Fenikeliler, bu kenti liman kenti olarak geliştirmişler. Iberler, Kartacalılar, Romalılar, Kuzey Afrika kökenli Mağribîler dönem dönem şehre egemen olmuşlardır.1147’de şehri Mağribîlerden alan Portekizlilerin hakimiyeti başlamıştır. 1260 yılından beri de Portekiz’in başkentidir Lizbon.

16. yüzyıl şehrin en ihtişamlı dönemidir. Buradan keşiflere çıkan denizciler, dönüşlerinde zenginlikleri getirerek buranın zenginleşmesine neden olmuşlardır. Bu yüzyılda şehir, Batı Avrupa’nın ticaret üssü haline gelmiştir.
1755 tarihinde yaşanan deprem Lizbon için dönüm noktasıdır. Şiddetli depremde şehir neredeyse yerle bir olmuş, 100 bine yakın insan hayatını kaybetmiştir. Voltaire, Poeme sur le desastre de Lisbonne adlı şiirinde bu depremi şöyle anlatır:

“Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları,
Birbirinin üstüne yığılmış şu kadınları ve çocukları,
Parça parça mermerler altındaki şu dağılmış uzuvları.
Görün parçalayıp yuttuğu şu yüzbinlerce zavallıyı yeryüzünün!”

Deprem sonrası şehir yeniden yapılanma süreci yaşamıştır. Şehrin yöneticisi ve mimar olan Margues De Pompal şehrin yeniden yapılanmasında büyük rol oynamıştır. Şehir; geniş caddeleri, büyük meydanları, meydanlardaki anıt heykelleri ile Pombal’ın Şehri’dir. Şehre hâkim olan milletler, şehir mimarisine katkıda bulunmuşlar; Roman, Gotik, Portekiz’e özgü Manuelin tarz, Endülüs, Barok ve Modern mimari tarzlarının izlerini görmek mümkündür.Lizbon’a girerken devasa boyutlarda bir heykel karşılar sizi. Şehrin Almada Bölgesi’ndeki tepede Cristo Rei Anıtı’nı görürsünüz. Heykelde tasvir edilen Hz. İsa; kollarını açmış şekilde Lizbon şehrini kucaklamaktadır. II. Dünya Savaşı sonrası Portekiz’in savaşın yıkımından kurtarılmasına ithafen yapılmış bir anıttır. Anıt heykele dikkatlice bakın. Bir yerlerden tanıdık gelebilir mi acaba? Bir göz aşinalığı? Bu aşinalığın sebebi; Rio de Jeneiro’da da bu heykelin bir benzerinin bulunmasıdır.

Tejo Nehri’nin iki yanında kurulmuş olan Lizbon’da, iki yakayı birbirine bağlayan köprülerden en ünlüsü eski adıyla Salazar Köprüsü, şimdiki adıyla 25 Nisan Köprüsü’dür. Köprü; Belem ve Almada bölgelerini birbirine bağlıyor, kırmızı rengi ile dikkat çekiyor. ABD’nin San Fransisco eyaletindeki kırmızı köprü örnek alınarak yapılmış olan köprünün ilk adı Diktatör Salazar’dan gelmektedir. 25 Nisan 1971’de yapılan, Portekizlilerin ünlü “Karanfil Devrimi”nden sonra ismi değiştirilmiştir. Dünyanın en uzun köprüsü olan 17 km uzunluğundaki Ponte Vasco De Gama Köprüsü de Tajo Nehri üzerindedir.25 Nisan Köprüsü’nden şehre girildiğinde; geniş caddeleri, meydanları, renkli yapıları dikkatinizi çekecektir. Evlerin mimari tarzları birbirine benzer özelliktedir. Farklı kılan ise dış cephelerindeki düzenlemedir. Evlerin dış cephesindeki ayrıntı halkın sosyal sınıf farkını hissettirir. Eğer evin dış yüzeyi çini ve seramikler ile kaplanmış ise burada zengin biri oturuyor diyebilirsiniz. Fakir ve orta sınıf evlerinin dış cephesi sadece renkli boyalıdır.

Tejo Nehri kıyısındaki Belem Mahallesi ise gezip görülesi onlarca mekân barındırıyor. Bunlardan bazıları; Jeronimos Manastırı, Belem Kulesi, Kaşifler Anıtı’dır. Ve tabii ki turtaları ile ünlenmiş Belem Pastanesi!

Jeronimos Manastırı (Mosterio Dos Jeronimos) beyaz taştan yapılmış, Gotik Mimarisi ve Portekiz’e özgü Manuelin süslemeleri ile dikkat çekiyor. Yapımına 1501 yılında Vasco de Gama’nın Hindistan’a yaptığı sefer anısına başlanmış ve 70 yılda bitirilmiş Lizbon’un en görkemli yapısı. Dış cephesine dikkatli bakıldığında palmiye ve baharat ağaçları oymalar görürsünüz. İnsana Coğrafi Keşifleri hatırlatır. Günümüzde Ulusal Arkeoloji Müzesi, Santa Azîz Belem Kilisesi (Maria de Belem) ve Denizcilik Müzesi manastırın bünyesindedir. Kral ve kraliçelerin mezarları da buradadır. Aziz Belem Kilisesi’nin içinde iki lahit özellikle dikkatinizi çekecektir: üzerinde arp işaretli halk şairi Lois Vas Cameos’a ait olan ve üzerinde gemi sembolü olan Vasco de Gama’nın lahdi.

Lizbon seyahat programlarında “mutlaka gidilmeli” tavsiyeleri aldığınız Belem Pastanesi’nde bir molaya ne dersiniz? Hem güzel turtasını tatmak hem de bu tarihi mekânı görmek farklı bir deneyim yaşatacaktır. Pastane, Jeronimos Manastırı’na yürüyüş mesafesinde. 1837 tarihli pastane, seramik çinileri ile ünlü. Pastaneye ulaştığınızda kalabalıkla karşılaşacaksınız belki ama dışı çıtır hamur, içi muhallebili, bol pudra şekerli enfes turtayı tatmak için sıra beklemeye değer. Mutlaka tavsiyelere uymalısınız.

Belem Pastanesi’nden sonra geniş bir parktan geçerek Tejo Nehri kıyısına doğru yürüdüğünüzde Kaşifler Anıtı (Padro Dos Descobrimentos)’na ulaşırsınız. Anıta bakınca, ünlü denizciler biraz sonra denize açılacaklarmış gibi gelir insana. Sanki Vasco de Gama, Hindistan seferine; Macellan ilk seferine çıkıyor gibi… Lizbon’da ilk denizcilik okulunu kuran ve denizcileri destekleyen Prens Henri (Prens Enrique el Navagentel)’nin ölümünün 500. yıldönümü için yapılan anıt, 1960 yılında açılmış. 60 metre yüksekliğindeki anıtta; önde Prens Henri, arkasında Vasco de Gama, Macellan, Americo Vespuçi, Bartolomeu Dias ve diğer denizciler kabartma heykel şeklinde tasvir edilmişler. Tüm denizciler anısına yapılan anıt ziyaretçilerin yoğun ilgisi ile karşılaşıyor. “Bir anı fotoğrafı çektirmeden olmaz!” diyenlerle dolu anıtın önü; Arka fonda Kaşifler Anıtı, Tejo Nehri ve 25 Nisan Köprüsü…

Denizcilerin yolculuğa başlangıç noktası, Portekiz Kaşifler Çağı’nın sembolü olan Belem Kulesi (Torneo De Belem) ise insanda yeri yerler keşfetme isteği uyandırıyor. 1515-1521 yılları arasında Tejo Nehri kıyısında kale olarak inşa edilen yapı, sonrasında deniz feneri, hapishane ve gümrük kontrol noktası olarak kullanılmış. Manuelin tarzı ve Arap Mimarisinin etkilerinin görüldüğü yapı, Lizbon’da en çok ziyaret edilen yerlerin başında geliyor.

Belem Mahallesi’nde gezinizi tamamladıktan sonra yine Lizbon’un simgesi olan 28 no.lu sarı tramvaya bindiğinizde, şehrin turistik noktalarına rahatça ulaşabiliyorsunuz. Tramvay güzergahında nostaljik Lizbon mahalleleri ve caddeleri bulunuyor. Alfamo Mahallesi (Alfama Town), Lizbon’da tarihi 12. yüzyıla kadar dayanan en eski yerleşim yeridir.

Lizbon’a hâkim tepelerden birinde Sao George Kalesi yer alır. Kaleye çıktığınızda doyumsuz bir Lizbon manzarasını izlersiniz. Lizbon Katedrali de buradadır. Tarihi sokaklarında dolaşırken bir yerlerden halk ezgilerini duyarsınız: Fado. Bizim Türk Sanat Müziği’ne benzer ama daha duygusal bir müzik tarzıdır. Portekiz Halk Müziği olan Fado; sevgililerini, eşlerini deniz aşırı yolculuğa gönderen kadınların özlemini, hüznünü yansıtır. Alfamo Bölgesi’nde birçok Fado restoranı vardır. Yemek yerken canlı olarak Fado dinleyebilirsiniz. Burada bir tavsiye; Bairro Alto’da Caldo Verde adındaki Fado restoranında Fado müziğini canlı olarak dinleyebilirsiniz, yemekleri de oldukça lezzetlidir. Keyifli zamanlar geçirebilirsiniz.Lizbon’da gezilebilecek birçok müze bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi Gülbenkyan Müzesi (Caouste Gulbenkian Müzesi)’dir. Bir yerlerde duydunuz belki, İznik Çinileri… Gülbenkyan, 1869 İstanbul Üsküdar doğumlu bir Ermeni vatandaşıdır. Petrol ticareti ile zenginleşen Gülbenkyan Anadolu’dan ve dünyanın her yerinden topladığı eserlerle çok kıymetli koleksiyonlar oluşturmuştur. Bu müzeyi bizim açımızdan önemli kılan İznik Çinileri ve Osmanlı Türk eserleri koleksiyonunun bu müzede bulunmasıdır. “Neden Lizbon?” sorusu aklınıza gelebilir. Son yıllarında, 1940 -1955 yılları arasında Gülbenkyan Lizbon’da yaşamıştır.

Lizbon’da gezebileceğiniz Arkeoloji ve Deniz Müzesinin Jeronimos Manastırı’nda olduğundan söz etmiştik. 1509 yılında yapılan Convento Madre de Deus Manastırı, Portekiz’in kendine özgü çinilerin sergilendiği Ulusal Çini Müzesi’dir. Lizbon Elektrik Müzesi de ilginizi çekebilir. Lizbon’da turistlerin yoğun ilgisi ile karşılaşılan bir diğer yer ise Lizbon Asansörü’dür. 20. yüzyıl Neogotik Dönemi eseri olan asansöre çıktığınızda Lizbon’u bir başka tepeden izleyebilirsiniz.

Lizbon’u gezerken meydanlardaki anıtlar dikkatinizi çekecektir. Bunlardan Margus De Pombal Deprem Anıtı en ünlüsüdür. Lizbon’da halk devrimini yapıldığı, en ünlü caddesi Liberdate (Özgürlük) Bulvarı üzerindedir. Büyük depremde hayatını kaybedenlerin anısına yaptırılan anıtın adına şehrin mimarinin ismi verilmiştir. Aynı zamanda burası VII. Eduard Meydanı’dır. Roma Dönemi’ne ithafen yapılan Augustus Anıtı ve II. Dünya Savaşı Anıtı görebileceğiniz diğer anıtlardır.

Deprem Anıtının bulunduğu meydanı geçince VII. Eduard Parkı (Pargue Eduardo VII)’na ulaşılır. Peyzajı ile huzur veren görünümdeki park şehir merkezindeki en büyük parktır. Adını açılışında burada bulunan İngiltere kralından almıştır. Hemen parkın devamında bir başka tepeye, bir başka anıta ulaşırsınız. Özgürlük Anıtı’nın olduğu alana ulaştığınızda tümüyle Lizbon, Tejo Nehri ve liman ayaklarınızın altındadır. Gezdiğiniz yerlere şimdi yüksek bir tepeden bakmanın yarattığı his, bu muhteşem görüntü… Burada uzun süre kalmak isteyeceksiniz!

Lizbon, “Hayatta kendimize bir yol çizsek, sonra da o yolun tam tersine gitsek.” diyen şair Fernando Pessao’nun şehridir. Şehrin her tarafında o var sanki. Portekiz edebiyatını dünyaya duyuran yazar, 13 Haziran 1888’de Lizbon’da dünyaya gelmiş ve yaşamının çoğunluğunu bu şehirde geçirmiştir. Şiirden, makaleye, polisiye romandan tiyatroya birçok eser vermiştir. 1935’te vefat eden yazar, Portekiz Modernizmi’nin öncüsüdür. Defnedildiği yer Jeronimos Manastırı’dır. Yazar, “Huzursuzluğun Kitabı”nda kendini şöyle anlatır: “Olduğum şeyle, olmadığım şey arasında; hayal ettiğim şeyle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluğum.”

Büyüleyici bir tarihi güzelliği, sakinliği, dinginliği ile adeta yaşayan bir sanat eseri olan bu şehri. Lizbon’u keşfetmek için uzun zaman ayırmalısınız ki şehri her yönü ile tanıyabilesiniz. Kültürü ile, tarihi ile Fado müziği ile seyahat anılarınızda yerini alacaktır.

Suat Şimşek

Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
Silmo İstanbul 2024 Silmo İstanbul 2024

Türk optik sektörünün ve uluslararası markaların hedef pazarlara doğrudan ve etkin bir şekilde ulaşabilecekleri Türkiye'deki tek platfo...

Zeiss Aalen’deki üretim hacmini ve iş gücünü azaltıyor Zeiss Aalen’deki üretim hacmini ve...

Durmaksızın artan maliyetler, satın alma kısıtlaması, enflasyon ve ekonomik görünüm, öngörülebilir gelecekte sipariş hacimlerinde artış...

Eylül ayı katılım payı ödemesi Eylül ayı katılım payı ödemesi

Eylül ayına ait optik katılım payı fatura bedelleri çalıştığınız banka hesaplarınıza gönderilmesi planlanmaktadır....

Prizmatik düzeltmenin önemi Prizmatik düzeltmenin önemi

Binoküler çift görme, etkilenen kişileri günlük yaşamda ciddi şekilde kısıtlar. Birçok durumda, prizmatik düzeltmelerle ortadan kaldırı...

HABER HAKKINDA GÖRÜŞLERİNİZİ BELİRTMEK İSTERMİSİNİZ?(Yorum Yok)
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Hocaoğlu Optik
SON EKLENEN HABERLER
Silmo İstanbul 2024 Silmo İstanbul 2024

Türk optik sektörünün ve uluslararası markaların hedef pazar...

Zeiss Aalen’deki üretim hacmini ve iş gücünü azaltıyor Zeiss Aalen’deki ür...

Durmaksızın artan maliyetler, satın alma kısıtlaması, enflas...

Eylül ayı katılım payı ödemesi Eylül ayı katılım payı öd...

Eylül ayına ait optik katılım payı fatura bedelleri çalıştığ...

Prizmatik düzeltmenin önemi Prizmatik düzeltmenin öne...

Binoküler çift görme, etkilenen kişileri günlük yaşamda cidd...

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun Cumhuriyet Bayramımız Kut...

"Ey yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz, Cumhuriyeti biz ...

İtalya’da skandal! İtalya’da skandal!

Lüks gözlük imalatçısı Luxottica'nın kurucusunun oğlu Leonar...

Tıbbi Cihaz Yönetmeliği daha az bürokratik hale gelecek Tıbbi Cihaz Yönetmeliği d...

AB Parlamentosu şimdi AB Komisyonu'na sertifikasyon sürecini...

Stand up Stand up

Bu kadar çok standap izleyince, bir ara ben de cesaretlenip ...

Alanya’da binlerce kaçak gözlük ele geçirildi Alanya’da binlerce ...

Operasyon kapsamında 6 kişiye adli işlem yapıldı....

Kering Eyewear grup umut vadediyor Kering Eyewear grup umut ...

Üçüncü çeyrekteki hafif yavaşlamaya rağmen, Kering Eyewear g...

Magazin HABERLERİ
Web TV
error: İçerik korumalıdır!!!