Zor bir kışı geride bıraktık sayılır. Anca ki kendimize geliyoruz.
Ne zamandır böyle bir iş yakalamamışım.
09 Nisan 2016 - 0:04 'de eklendi.
Çok kibar bir karı-kocayla birlikteyim.
Çerçeveler beğenilmiş, progresif cam konusunda da anlaşmışız. Sipariş formunu doldurmak üzereyim. Oldukça ölçülü davranıyorum. Aman bir aksilik olmasın diye de tedirginim.
Elinde sigarası ile kapı önünde bir kadın belirdi.
–Şu gözlüğe bir vida taksana…
Çok ilgilenmemeye niyetliyim.
–Elimde vida yok. Bırakırsan bulurum.
Müşterime gözlüğü taktırıyorum. Odak ölçüsü alacam. Kadın, sigarasını kapının önünde ayağıyla ezerek, yanımda bitti.
–Araba bekliyor. Şuna 2 dakka da bir vida taksan.
Gözüm adamın göz bebeklerinde. Kalemle şablonu işaretliyorum. Cevap verecek durumda değilim. Yerime geçtim formu dolduruyorum. Çaylarını bitirdiler. Kapora istemek üzereyim.
–Hadi be beyefendi. Bir vida taksanız şuna ne olur?
–Görüyorsunuz hanımefendi şu an meşgulüm. Bekleyin ya da sonra alın.
–İki dakka be kardeşim. Bir vida takmaya üşeniyorsunuz yani…
Allahım, sinirlenmek istemiyorum. Kötü bir şeyler olmasın n’olur? Şu kaporayı bir alabilsem… Kadın ısrarcı.. Müşterilerimin beni bezgin ve sinirli görmesini de istemiyorum. Allah’tan onlar ummadığım kadar anlayışlı.
Bir meslektaşımız göndermiştir. Diyaloglar gerçektir.
–Siz bakın Haluk bey. Biz bekleriz.
Gözlüğü aldım. Alel acele bir vida takmak üzereyim, kadın başımda.
–Bir de camlarını ölçsene. Kaç numara onlar?
İsteksizce ölçüyorum.
–Artı iki.
–Aaa olamaz. Bir daha ölç. İki yirmi beş olması lazımdı…
–Lazımdı da değil işte.
–Olur mu canım? Doktor iki buçuk vermişti de, ben biraz düşük taktırdıydım. Makineniz mi bozuk?
Makinemin bozuk olması ne demek? Nasıl birine çattım Allahım?
–Ne bozuğu hanımefendi? Astiğmat yok, bir şey yok. Dümdüz bir cam iste. Al işte, bal gibi iki numara…
–Astigmat nedir? Bir ara doktor tek gözünde var demişti de, ben istememiştim.
Allahım, kadından kurtulmak istedikçe, elimde olmadan yeni polemiklere giriyorum. Sesimin yükselmesinden de utanıyorum. Hayırlısıyla şu kadın bir gitse… Müşterime dönüyorum.
–Telefonunuzu alayım.
Diyecekken..
–Astigmat demiştim, önemli bir şey mi?
–Hanımefendi müsaade eder misiniz, beyefendinin sırasını almayalım.
–İşinize bakın bakın. Sadece bir şey soralım dedikti. Astigmatı, bilemeyeceğinizi düşünemedim.
Kadın, derinden derine laf sokuyor. Bense derin bir nefes alıp, kadına dönüyorum.
–Elbette biliyorum hanımefendi… Astigmat gözdeki meridyenlerden bir yada bir kaçının esnekliğini kaybetmesidir.
Ben sesimi olabildiğince inceltip, çok nazik konuşmuş olabilirim ama, yüz ifadem artık nasıl bir şekil almışsa; Ediz bey’in ve hanımının şaşkın bakışlarını üzerimde gördüm. Araya giren bir müşteriden ötürü bana hak vereceklerini düşünürken, tırnak içinde bir ‘’ hanımefendi ‘’ ile konuşma şeklimden rahatsız olmuş gibiler.
Elimde kalem, sipariş fişini karalamaktayım.
–Ediz bey, en geç 3-4 gün içinde teslim ederiz. Lütfederseniz, bir miktar ödeme alabilirim.
Yüzümün kızardığını, sesimin en iğrenç tonlamasından anlıyorum. Öyle, sinirli birinden ben de olsam alış veriş yapmam diye düşünürken, düşüncem gerçeğe dönüşüyor. Eşi, Filiz hanım;
–Biz alacaklarımız konusunda bayağı bir bilgilendik. İzin verirseniz biraz düşünelim.
Zoraki bir gülümseme yüzümde. İşin gerçeğinin bu olmadığının farkındayım. Konuşmalardan çok, yüz ifademin ürkütücü geldiğini biliyorum. Herhangi bir aksilik anında, bu yüzdeki ifadeyi tekrar görmek istemediklerinden şimdi yan çiziyorlar.
Ayağa kalktılar. Kapıya kadar, sahte gülücüklerle uğurladım. Arkalarından bakarken, ürküten bir ses
–Borcumuz ne kadar?
Döndüm. Kaşlar çatık.
–Borcunuz di mi? Borcunuz? Borcunuz 2200 lira. Artı kaçan müşteri, artı kaçan keyif, artı berbat edilen bir gün, artı kariyer, artı…
Bu şekilde kadının üzerine üzerine yürürken saf bir şekilde, kadının bir anlık şaşkınlığını korkmasına yormuştum.
–Aaa deli mi ne? Bir şey sorulmaya da gelmiyor millete. Müşteri kaçırdı diye beni suçluyor. Adam olaydın da kaçırmayaydın. Aptal şey!
Bir elini beline dayayıp, diğeriyle de demin vida taktığım gözlüğü tesbih gibi sallayan kadının özür dilemeyeceğini, özür bir tarafa hiç bir şekilde bir kapışmadan kaçmayacağını anlayınca olduğum yerde durdum.
Benim daha ileri bir tepki vermeyeceğimden emin olduktan sonra da söylene söylene çıktı.
–Esnaflık diye bir şey kalmamış insanlarda ya…Cık! cık! cık!
Metin Turanlı
Vatandaşın cebi yanıyor, gözlüğü bulanıyor. Sosyal Güvenlik ...
Tüketicilerin kalite ve marka odaklı tercihleri, ithalat rak...
Kering Eyewear, endüstriyel gelişim stratejisinin bir parças...
Almanya'nın Schwaebisch Gmuend kentinde bulunan, köklü Menra...
ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı %10'luk gümrük vergisi, gözlük...
Menrad Group'un Almanya'daki tüzel kişiliği Ferdinand Menrad...
Ülkemizde gözlük sektörü milyonlarca dolarlık önemli bir sek...
Bangladeşli işçilerin katıldığı bir araştırmada gözlük kulla...
İçimizi ısıtan bahar aylarına geçiş döneminde uyanan doğa, m...
Renk körleri herhangi bir şart aranmadan, tek gözüyle görenl...