a balloon
Optisyenin Sesi
Optisyenin Sesi
Optisyenin Sesi Reklam
Optisyenin Sesi Reklam
Reklamı kapat
Optisyenin Sesi Reklam
Optisyenin Sesi Reklam
Reklamı kapat

Bir onursuzluk karşılaştırması

Onuru yoksa bir kişinin, istediği çıkarı elde etsin, isterse dünyalar onun olsun, hiçbir değeri yoktur; ne malının-mülkünün ne de kendisinin!

25 Mart 2021 - 13:31 'de eklendi ve 13976 kez görüntülendi. A+A-

Bir onursuzluk karşılaştırması

DALKAVUKLUK VE YALAKALIK

“Gerçek sandık cilalanmış sözleri,
Düşman değil, dost aldattı bizleri,
Yalakalık kör eylemiş gözleri,
Meyve dalı kirletecek, korkarım.”1

Dalkavukluk ve yalakalık, ne yazık ki, hemen hemen her gün örnekleri ile karşılaştığımız, karşılaşmazsak gördüğümüz, görmesek dahi duyduğumuz hastalıklı davranışlardır. Ancak bunlar ne yenidir ne de yakın zamanda sonları gelecek gibidir. Dalkavukluk ile yalakalık, çoğunlukla eşanlamlı olarak kullanılsa da aslen aralarında bazı farklar vardır.

Dalkavuk kelimesinin sözlük anlamı, “çıkar ve yarar beklediği ya da kendisinden çıkar sağladığı kimselere, makamca, durumca büyüklere karşı saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse” şeklindedir. Dalkavukluğun ne olduğunu en iyi anlatan ise Kemal Tahir’dir. Şöyle der Üstad: “Dalkavuk, efendisini boynunu bükerek aldatır.
Kelimenin kökeni hakkında ise iki ayrı görüş bulunur. İlk görüşe göre sözcükteki “dal”, Farsça anlamında, yani çıplak anlamındadır. Dolayısıyla dalkavuk kelimesi de kavuksuz anlamına gelmektedir.

İkinci görüşe göre ise, dal kelimesi, Farsçadaki anlamıyla değil, Türkçedeki “dalmak” fiilindeki anlamı ile kullanılmıştır. Osmanlı zamanında dalmak fiili “sallamak” anlamı ile de kullanılmış olduğundan dalkavuk da “kavuk sallayan” anlamına gelmektedir.

Benim naçizane görüşüm ise, kelimenin etimolojik kökeni hangisi olursa olsun, dalkavuğun hem kavuksuz anlamını hem de kavuk sallayan anlamını içerisinde barındırdığı yönündedir. Çünkü dalkavuk kimse, kavuk sallamakta, yani yaltaklanmakta bir numara olduğu gibi bundan başka herhangi bir niteliğe de sahip değildir. Dolayısı ile nitelik bakımından kavuksuzdur.

Dalkavukluğun manasını, yalnızca kelimenin sözlük anlamı ile anlatmak her bakımdan eksik kalır. Bu sebeple dalkavukluk ve dalkavuklarla ilgili onlarca hikâye nesilden nesile aktarılmış; adeta bu hikayeler, tarih boyunca güldürülerimizin ve eğlence kültürümüzün birer parçası olmuşturlar. Dalkavukluğun can sıkıcı onursuzluğu karşısında, verilecek en iyi tepkinin gülmek olduğunu gösteren bu anlatılardan en bilinenlerinden biri şöyledir:

Eski zamanlarda, zenginlerin; köşklerinde, konaklarında kendi dalkavuklarını bulundurmaları adetten imiş. Günün birinde beyin biri, bu adete uyarak köşküne dalkavuk almak istemiş. Bu haber, beyin hizmetlileri tarafından halka duyurulmuş. Alım günü geldiğinde, o kadar çok kişi gelmiş ki dalkavukluk için, kapının önünde sıra olmuş. Konağın içinde bekleyen bey, tüm adaylarla sırayla görüşecek, içlerinden en iyi dalkavuğu seçecekmiş. Başlamış adaylar sıra ile içeri girmeye. İlk aday girmiş. Bey sormuş: “Sen dalkavuk musun?” Adam: “Evet efendim.” demiş. Bey bu sefer: “Yahu sen hiç mi hiç benzemiyorsun dalkavuğa, bu nasıl iş?” demiş. “Nasıl olur efendim?” demiş aday. “Ben yıllar boyunca filanca beye dalkavukluk ettim. Yıllarımı dalkavukluk etmeye verdim.” Bey baştan aşağı süzmüş adamı, “Olmaz.” demiş. “Sen dalkavuk değilsin. Sıradaki gelsin.” Bu kez kinci aday girmiş odaya. Bey aynı soruları sormuş, aynı cevapları almış. Bu adayı da beğenmemiş, sıradakini çağırmış. Ancak sorular da cevaplar da aynı şekilde devam etmiş. Bu şekilde onlarca adayla görüşen bey, kendine göre bir dalkavuk bulamayacağını düşünmeye başlamış. Tam o anda içeriye sonraki aday girmiş. Bey yine “Sen dalkavuk musun?” diye sormuş. “Dalkavuğum efendim.” demiş adam. Bey, “Ama sen dalkavuğa hiç benzemiyorsun!” deyince adam; “Evet efendim, hiç benzemem.” demiş. Bey şaşırmış, bu sefer de “Şöyle bakınca, biraz da benziyormuşsun gibi geldi.” demiş. Dalkavuk “Evet efendim. Biraz da dalkavuğa benzerim.” demiş. Bunu duyan bey, hizmetlisini çağırmış, “Ben dalkavuğumu buldum, diğerleri dağılabilir.” demiş.

İşte tam olarak böyledir dalkavukluk. Dalkavuklar, dalkavukluk ettikleri kişinin sözlerini tekrarlayan bir papağandan bile fenadırlar. Çünkü bunu doğaları gereği değil, çıkarları gereği bilinçli olarak yaparlar. Öyle de güzel yaparlar ki, artık bu kişilerin kendilerine ait hiçbir düşüncesi olmadığını sanırsınız. Ancak vardır! Dalkavukların tek düşüncesi; kendi çıkarları için “efendilerine” yaltaklanmak, onların sözlerini kendilerininmiş gibi hatasızca tekrarlamak, onlar ne derse “Evet efendim, haklısınız efendim.” demektir.

Ancak bu dalkavukluk ilişkisi yalnızca dalkavuğa mâl edilemez. Çoğu zaman, dalkavukluk edilen kişi de bu durumun bilincindedir. Ünlü besteci Steve Reich şöyle der: “Gerçekten büyük olmayan ‘büyük adamlar’ çevrelerini küçük adamlarla doldururlar.” Gerçekten de bulundukları makama “küçük gelen” bazı insanlar, etraflarına bilerek ve isteyerek dalkavuklarını toplarlar. Bu şekilde, çarpık görüşlerini onaylatma hazzı ile narsist kişiliklerini tatmin etme zevkini bir arada yaşarlar. Ancak bu durum tümüyle yanlış olmasına rağmen onaylanmış kararların alınmaya devam etmesi ile hastalıklı kişiliklerin birbirlerini “eylemeleri” dışında bir sonuç ortaya koymaz!

Tarihte de her dönemde, yüzlerce örneğine rastlanmıştır bu durumun. Ne diktatörler ne krallar ne padişahlar, dalkavukları ile gözleri önüne perde çekmiş, olan bitenden ve var olan sorunlardan bihaber kalmışlardır. Çoğu zaman da böyle olmayı, kendileri tercih etmişlerdir! Ancak bunun cezasını ya kendileri hayattayken ya da kendileri öldükten sonra halk çekmiştir. Çünkü yüksek makamlardaki, karar alıcı konumundaki insanların kronik hastalığı olan “etrafındaki dalkavuklara inanma hastalığı” neticesi itibari ile telafisi zor, kimi zamansa imkânsız zararlara yol açar.

Montesquieu şöyle anlatır dalkavukluğun sebep olduğu ciddi boyutlardaki zararı: “Bir ülkede dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün sağladığı çıkardan daha verimli olursa, o ülke batar.”

Yalakalık ise bambaşkadır. Dalkavukluğu da içinde barından yalakalık, sözlük anlamıyla “söz götürüp getiren, söz taşıyarak arabozan, dedikoducu, boşboğaz, sırnaşık, ikiyüzlü, dalkavuk, arsız, onursuz” insanın yaptığı iştir. Dalkavukluktan çok daha öte bir menfaat beklentisiyle hareket etmeyi içerisinde barındırır. Yalakalık; kendine saygısı olmayan, kişiliksiz insanların, kendi menfaatleri için yaptıkları tüm yaltaklanmalardır. Samimiyetin ve dürüstlüğün aslî düşmanıdır dalkavukluk gibi ancak aralarında bir fark vardır. O da şudur ki; yalakanın yapmaktan imtina edeceği tek bir şey dahi yoktur! Grigory Petrov, Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı eserinde şöyle anlatır bu insanları: “Üstlerine karşı alçak bir sevecenlik ve yalakalık, kendinden aşağıdakilere karşı ise küstah bir kabalık sergilerler daima. Yalancı ve sahtekarlardırlar. Yalanla yaşarlar. Yalan olmadan yaşamanın mümkün olduğunu tasavvur dahi edemezler. Ticaretleri, soygun. Politikaları, alım satımdan ibarettir. Ya fikirleri satarlar ya sözleri ya da işleri. Vicdanlarını, vatanlarını, kendi tanrılarını bile satarlar.”

Yalakalık hastalığından muzdarip kişiler; bir gün onun dalkavuğu olurlar, diğer gün başkasının. Bir gün birinin arkasından iş çevirirler, diğer gün başkasının kuyusunu kazarlar. Olduğu kabın şeklini alan sıvı gibidir yalakalar. Ne bir omurgaları vardır ne de hayata dair bir duruşları. Evet, dalkavukların da yoktur, ancak onların ne yapacakları, kime yaltaklanacakları öngörülebilirdir en azından. Dalkavuklar açıkça ikiyüzlü, riyakardırlar. Ancak yalakaların kaç yüzü olduklarını anlamanın mümkünatı dahi yoktur. Gerçekte hangi tarafta olduklarını, neyi savunduklarını kendileri bile unuturlar zaman içinde. Çünkü Ünlü Yazar La Rochefaucauld’un da dediği gibi: “Başkalarına karşı değişik yüzler takınanlar, sonunda kendi çehrelerini unuturlar.”

Yalakalık hakkında, kültürümüzde yüzlerce deyim ve atasözü vardır. Bunlardan en bilinenleri; “Öküzün yalakası kasabın bıçağını yalarmış.” ile “Yalaka koyun, kasabın keskin bıçağını övermiş.” atasözleridir. Ancak bu yalakalık huyunun, yalnızca toplumumuza ilişkin olduğu düşünülemez. Her tarihte, her toplumda görülür yalakalık. Tolstoy yalakalığa olan öfkesini: “Yalakalık arttığı günden beri, hak ve hukuk çiğnendi, ahlak bozuldu.” sözleri ile dile getirirken; Stendhal, yalakalık karşısındaki ümitsizliğini, ölümsüz eseri Kırmızı ve Siyah’ta “Gelecek günleri bir göz önüne getiriyorum da çamurlu, pis çoğunluklara yalakalık eden bir sürü adaydan başka bir şey göremiyorum.” diyerek ifade eder.

Adı ister dalkavuk olsun ister yalaka, fark etmez. Her kim ki samimiyet ve dürüstlükten bihaber; kendi çıkarları için, sinsice, içten pazarlıkla bir başkasının kavuğunu sallıyor, kendini bu konuma sokuyorsa, o kişi için onurdan bahsetmenin hiçbir ehemmiyeti kalmamıştır. Böyle kişiler yalaka olduklarını, dalkavukluk ettiklerini söylemekten dahi imtina etmez, hatta bu durumla övünürler. Onlar için bir yaşam tarzı, bir kişilik özelliğidir bu durum. Bu hastalıklı hali tamamı ile hazmetmiştirler.

Bizim bu konudaki tavrımız ise, her türlü dürüst olmayan eyleme ve onursuzluğa karşı olduğu gibi açık ve nettir. Onuru yoksa bir kişinin, istediği çıkarı elde etsin, isterse dünyalar onun olsun, hiçbir değeri yoktur; ne malının-mülkünün ne de kendisinin! Ömer Hayyam’ın dediği gibi:

“Varsın hayat yalakalara şans tanısın;
Ben onuruma fiyat biçmem!
Yaşadığım kadar daha yaşasam
Asla tükürülecek eli öpmem.”

 

Suat ŞİMŞEK

Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız

[1] Abdürrahim Karakoç

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
Yaşamın Değeri Yaşamın Değeri

Tutum bir seçimdir. Mutluluk bir seçimdir. İyimserlik bir seçimdir. İyilik bir seçimdir. Vermek bir seçimdir. Saygı bir seçimdir. Yaptı...

Ağrı’da 53 bin 500 kaçak güneş gözlüğü ele geçirildi Ağrı’da 53 bin 500 kaçak güneş göz...

Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde metruk bir binada yapılan aramada, gümrük kaçağı 53 bin 500 güneş gözlüğü ele geçirildi....

Optisyenlik Müzesi ve Kütüphanesi açıldı Optisyenlik Müzesi ve Kütüphanesi açıldı...

Sivas’ta optisyenlik mesleği için önemli bir adım atıldı. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi ve XX. Bölge Kuzeydoğu Optisyen ve Gözlükçüler ...

Almanya Türkiye’yi örnek aldı! Almanya Türkiye’yi örnek aldı!

Sağlık ticareti: AOK ile e-reçete pilot projesi- 73 milyon kişiye yasal sağlık sigortası sağlamaya devam edebilmek için 1 Temmuz 2027'y...

HABER HAKKINDA GÖRÜŞLERİNİZİ BELİRTMEK İSTERMİSİNİZ?(Yorum Yok)
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Hocaoğlu Optik
SON EKLENEN HABERLER
Yaşamın Değeri Yaşamın Değeri

Tutum bir seçimdir. Mutluluk bir seçimdir. İyimserlik bir se...

Ağrı’da 53 bin 500 kaçak güneş gözlüğü ele geçirildi Ağrı’da 53 bin 500 ...

Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde metruk bir binada yapılan ara...

Optisyenlik Müzesi ve Kütüphanesi açıldı Optisyenlik Müzesi ve Küt...

Sivas’ta optisyenlik mesleği için önemli bir adım atıldı. Si...

Almanya Türkiye’yi örnek aldı! Almanya Türkiye’yi ...

Sağlık ticareti: AOK ile e-reçete pilot projesi- 73 milyon k...

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Kutlu Olsun 1 Mayıs Emek ve Dayanışma...

Tüm zorlukları aşmak, daha güzel günlere ulaşmak için birlik...

IBAN’a para gönderme cezası IBAN’a para gönderm...

Artan POS cihazı komisyonları nedeniyle müşterilerden ödemey...

Mart Ayı Katılım Payı Ödemesi Mart Ayı Katılım Payı Öde...

Mart ayına ait optik katılım payı fatura bedelleri çalıştığı...

İthalat denetimlerinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri semineri İthalat denetimlerinde ya...

DIŞ TİCARETTE RİSK ESASLI KONTROL SİSTEMİ (TAREKS) ÜZERİNDEN...

Maliye esnafa koştu! Maliye esnafa koştu!

Hazine ve Maliye Bakanlığı KDV istismarını önlemek için hazı...

Güneş Gözlüğü Bir Aksesuar Değildir! Güneş Gözlüğü Bir Aksesua...

Başkan Küçüker, “Güneş gözlüğü bir aksesuar değil, göz sağlı...

Magazin HABERLERİ
Web TV