Tekelci sermaye zincirinin çok sayıda optisyenlik müessesesine Franchising vereceğini duyuyoruz. Meslektaşlarımızın bu konuda karar verirken terzi gibi iki kere ölçüp bir kere biçmelidir.
26 Mart 2019 - 15:39 'de eklendi.
AKIBETİNİZ, EFENDİSİ OLDUĞUNUZ İŞ YERLERİNİZDE KÖLELEŞMİŞ İŞÇİ OLURSUNUZ!
Tekelci sermaye zincirinin çok sayıda optisyenlik müessesesine Franchising vereceğini duyuyoruz.
Meslektaşlarımızın bu konuda karar verirken terzi gibi iki kere ölçüp bir kere biçmelidir. Aksi takdirde hatalar çok pahalıdır.
Akıbetiniz Efendisi ve sahibi olduğunuz iş yerinde köleleşmiş işçi olabilirsiniz.
Aşağıda NORVEÇ’TEN HÜZÜNLÜ BİR ZİNCİR ECZANE ÖYKÜSÜ okuyabilirsiniz. Düşünün kendinize sorun, 3,5 tekelci zincir sermaye 22 çakma paralel derneği niçin kurdu? Sermayenin zincir yönünde el değiştirmesinin önündeki en büyük engel nedir?
NORVEÇ’TEN HÜZÜNLÜ BİR ZİNCİR ECZANE ÖYKÜSÜ
Degerli genç meslektaşım Halil TEKINER, 2009 Eylül ayında Viyana’da düzenlenen 39. Eczacılık Tarihi Kongresinde sunulan bir bildiriyi göndermiş. Tam ibretlik bir zincir eczane öyküsü. Norveçli Eczacı Bjarne G. Thune’nin, eczanesi bir ZİNCİR ECZANE grubuna dahil olduktan sonra yaşadığı sıkıntılar ve sonunda bu sıkıntılara dayanamayıp emekli olmasının hüzünlü hikayesini anlattıgi bu tarihi bildiride, Zincir Eczacılığının bir ülkenin sağlık hizmetlerine ne denli büyük yaralar açtığı açıkça gözler önüne serilmekte.
Söyle diyor bildirisinde Norveçli Eczacı Bjarne G. Thune ;
“1 Mart 2001 tarihinde Norveç’te, eczane mülkiyet hakkini düzenleyen yeni bir yasa kabul edildi. Yasa yürürlüğe girdikten çok kısa bir süre sonra uluslararası ortaklı üç zincir eczacılık şirketi pazara hâkim oldu.
Eczacılar endişeliydi. Pek çoğumuzun aklına ayni soru geliyordu: Acaba sistemin dışında kalır miyiz? Bir taraftan ne olacağını kestiremediğimiz bu süreç bizi korkutuyor; diger taraftan da zincir eczacılık şirketlerinin sunduğu cazip teklifler, şirket temsilcilerinin zincir eczanelerine dâhil olmamızı telkin ettikleri onlarca ziyaret ve sayısız telefon görüşmesi ve bu süreçte eczacı meslektaşlarımızın eczanelerini hızla zincir eczane gruplarına satışı aklimizi çeliyordu.
Sonunda ben de eczane mi zincir grubuna satmaya karar verdim. Bu kararımda kendimi hakli buluyordum; çünkü çalışanlarımın hiçbiri isten çıkarılmayacaktı, zincir eczane grubunun üst düzey yöneticilerinin bir çoğu eczacıydı ve uygulamada tüm etik kurallara riayet edileceği anlaşılıyordu, eczacılık hizmeti satış odaklı değil, tıpkı eski güzel günlerdeki gibi devam edecekti. Üstelik bana da çok cazip ücretler teklif edilmiş ve zincire dâhil olduğumda da yine eczanemin yöneticisi olarak devam etmem istenmişti. Evet, kararımda hakli olmalıydım…
Kısa bir süre sonra OTC ürünlerinin eczane dışında satışına imkân veren yeni bir düzenleme yürürlüğe girdi ve OTC satışlarımız % 15-20 azaldı. Bu değişiklik karşısında zincir eczane bizden “daha yaratıcı(!)” olmamızı, bize ek gelir getirecek yeni yollar bulmamızı istiyordu.
Artık eczanemizde sadece ilaç, bitkisel ve kozmetik ürünler değil; güneş gözlükleri, spor kıyafet ve ayakkabıları, hatta oyun topları bile satar hale gelmiştik… Eczanemden utanır olmuştum! Geçmişte herkesin aradığını kolayca bulduğu eczanem simdi tam bir kargaşa içinde, hastalarımın zikzaklar çizerek yürümek zorunda kaldıkları bir labirent halini almış; bebek arabalı ya da tekerlekli sandalyeli hastalar daracık, dolambaçlı yollardan geçemez hale gelmişti.
Üstelik zincir bizden daha fazlasını, çok daha fazlasını bekliyordu. Çalışma saatlerimiz 12 saate çıkarıldı ama çalışan sayımız ayni kalmalıydı. Derken yeni prosedürler: doldurmam gereken akil almaz formlar, yazmam gereken yığınla rapor ve her ayin ilk günü bir önceki aya ait tüm verilerin saat 15.30’dan önce eksiksiz hazırlanıp zincir yönetimine fakslanması, kendi hazırladığım bütçeyi bir sonraki dönemde tutturma mecburiyetim bunlardan sadece bazıları…
Bütçeyi tutturmakta güçlük çektiğimizde önerdikleri reçete ise basitti: Daha yaratıcı olmak ve belki de birkaç çalışanını isten çıkarmak! Zaman zaman müşteri kılığında eczaneme gelip beni denetleyen müfettişler ve birkaç hafta sonra elime ulasan değerlendirme raporları ve bu raporlarda yer alan; hasta başına daha az vakit ayırırken daha çok ve pahalı ürünler satmam gerektiği tavsiyeleri karşısında şaşırıyordum.
Yılda bir düzenlenen zincir eczaneler toplantısı adeta Oscar töreni havasında geçiyordu. Çalışan başına en yüksek satış, hasta başına en yüksek satış, en yüksek jenerik ilaç satışı kategorilerinde verilen ödüllerin basari kriteri tek ve açıktı: Satış! Daha çok satış! İnsan sağlığı değil… Oslo’nun en lüks otelinde, meşhur sanatçıların sahne aldığı, en lezzetli yemeklerin, en kaliteli şarapların sunulduğu bu geceler ağzımda buruk bir tat bırakmıştı.
6 yıllık mücadelenin sonunda 30 yıllık meslek yaşantıma son noktayı koydum: Ayrıldım… Benden sonra ise çalışanlarımın önce ikisi, sonra da dördü isten çıkarıldı.”
İşte böyle!.. Bugün Norveç’teki toplam 646 eczane var. Bunun 591’i ZİNCİR’ e BAĞLI, 32’si ise hastane eczanesi.
Taylan KÜÇÜKER/ Eczacı- Gözlükçü
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...