Sevgili dostlar, Konfederasyon ve TOOMD’nin değerli temsilcilerinin 30 ağustos İstanbul toplantısı, sektörümüz için özlemle beklenen bir sonucu yani kayıtsız şartsız birlikteliği müjdelemesi açısından çok önemli bir sonuç doğurmuştur. Söz konusu toplantıya değerli başkanların teveccühü ile katılan bir meslekdaşınız olarak ortaya konan samimiyete bizzat gözümle kulağımla şahit olma fırsatı yakalamış ve adeta tarihe tanıklık etme ayrıcalığı […]
08 Eylül 2012 - 17:26 'de eklendi.
Sevgili dostlar, Konfederasyon ve TOOMD’nin değerli temsilcilerinin 30 ağustos İstanbul toplantısı, sektörümüz için özlemle beklenen bir sonucu yani kayıtsız şartsız birlikteliği müjdelemesi açısından çok önemli bir sonuç doğurmuştur.
Söz konusu toplantıya değerli başkanların teveccühü ile katılan bir meslekdaşınız olarak ortaya konan samimiyete bizzat gözümle kulağımla şahit olma fırsatı yakalamış ve adeta tarihe tanıklık etme ayrıcalığı yaşamış oldum. Otuzüç yıllık meslek hayatımda güncel ve kronik meselelerimize bakışta problemleri analiz etmede ve çözüm yollarını işaret etmede bu kadar birbirlerine yaklaşmış meslek adamları bir arada görmek, yıllardır meslek üzerinde dolaşan kara bulutların dağılacağının habercisi olsa gerek.
İnsanlık tarihi karşıtların mücadelesi içinde yazılmakta, bu cümleden karşıtlarından korkmak yada karşıtlarını yok saymak yerine, onları doğuran şartları analiz edip insanlığı daha iyi şartlara taşıyacak değişimin öncüsü olmak gerekiyor.
Bunu yapabilmek içinse iyi bir hafıza yani tarih bilinci, analiz yeteneği, tepkisel değil ama populizm bataklığına da düşmeden gündemi belirleyecek ve geleceğe hedefler koyabilecek bir çalışma disiplini gerekiyor. Bu noktada başımızı biraz kımıldatıp etrafımıza bakıp neler olup bittiğini izlememiz ve olan biten içinde nerede durduğumuzu sorgulamamız gerekiyor.
Zaten herşey önce böyle başlıyor kilit sözcük ”Farkındalılık” Bu aşamada nereden kalkıp nereye geldiğimizi sorguluyoruz bunu ne kadar duygularımızdan arındırıp sağlıklı bir tarih bilinciyle yaparsak o kadar iyi, çünkü bundan sonra soru nereye gitmekte olduğumuz oluyor.
Nereye gidiyoruz sorusuna kolayından bu iş bitti, meslekte yolun sonuna gelindi gibi cevaplar vermek mümkün ama bu bakış, çözüm arayışını daha başlamadan bitirmesi açısından, hiç bir pratik fayda üretmeyen son derece pasifist bir yaklaşım olsa gerek. Zaten bu bakış açısını çok duyduk dinledik, öyle ise nereye gidiyoruz un cevabı daha ciddi bir analiz yapmayı gerektiriyor.
Bu analize önce sektörün büyüklüğüne ve bu büyüklüğün, gerçek pazar içinde ne ifade ettiğine bakarak başlamak lazım, bu gün bile Türkiye’mizde gözlük kullanım oranının (potansiyel pazara bakılınca) gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında çok küçük olduğu bilinen bir gerçektir.
Öte yandan pazarı oluşturan unsurlar içinden, elit (varlıklı) kesimi bir kenara koyarsak ülke genelinde pazar fiyatlarını ve büyüklüğünü önemli ölçüde en büyük alıcı olarak devlet belirlemektedir. Ve yine perakende optik mağazalarının tedariklerini sağladıkları toptancı firmalar görece olarak çok sayıda gibi görülmekle beraber perakende mağazalar, öğretilmiş çaresizlik içinde gitgide markalara daha bağımlı hale gelirlerken olması gereken karlılıklarından*gitgide uzaklaşmaktadırlar.
Son yıllarda agresiv bir şekilde pazara giren organize firmaların, oyunun kurallarını uzun vadede değiştirecek uygulamaları, iktisadi ve hukuki yollardan dengelenememiş ve karşılanamamıştır. Bütün bunlarla beraber gözlükçü müesseseleri ve onların temsilcileri mevcut potansiyel pazar içinde sektörü büyütmek ve oyunun kurallarını tarif etmek yerine rekabeti birbirleri arasında yaşamak ucuzluğuna düşmüşlerdir.
Gözlükçülerin birbirleri arasındaki rekabet sadece nihai tüketicinin daha ucuz hizmet alması sonucu doğurmuş ve gözlükçülük bu anlamda gerçektende çok ama çok ucuzlamış ve gitgide bir sağlık mesleği olmaktan uzaklaşarak bir ticari faaliyete dönüşmeye ve öyle kabul edilmeye başlanmıştır.
Bu yazının amacını değil ama bu yazı için ayrılan yeri çok aşacağı için çok fazla detaya gerek yok herkes yaşanan pratik içinde kendi pozisyonunu az çok biliyor benim yaptığım kendimce ufak bir hatırlatma siz bu analiz sürecini kendinizce tekrar tekrar ama samimiyetle kişisel sorumluluklarınızıda hesaba katarak yapınız.
Ancak her türlü olumsuzluğa rağmen,bana göre meslek bitmemiştir zaten böyle bir sonuç da mümkün değildir meslek olsa olsa birileri için bitebilir önemli olan sizin nerede olduğunuzdur.
Yolun sonuna gelinmemiştir olsa olsa meslek bir virajdadır, önemli olan nasıl ve nereye döneceğimiz veya yola nasıl devam edeceğimizdir.
Evet tıkanıklık vardır ve her müessese bu artan sıkıntıları her geçen gün daha derinden hissetmektedir.
Ancak yeni güne en yakın olduğunuz an gecenin en karanlık anıdır. Bu bağlamda 30 ağustos toplantısı ve bu toplantının arkasında duran gözlükçü dostlarım sizler yeni günün müjdecisi oldunuz…
(Optisyenin sesi dergisinde yayınlanmak üzere kaleme aldığım yazım tam da burasında yarım kalmıştı ertesi gün tamamlarım diye düşünerek yattım)
Ertesi gün uyandım mağazamda mesleki sitelerden gelişmeleri takip ederken yine Optisyenin Sesi sitesinde yayınlanan bir düzmece haberle karşılaştım, açıkça söylemek istiyorum ki bunu sevgili Orhana ve arkadaşlarına hiç yakıştıramadım.
Oldukça mizahi bir üslupla bir ihbar dilekçesi yazmışlar oturup bir güzelde hiç sıkılmadan yayınlamışlar Yahu Orhan oturup bir şeyler yazdınız bari içine birazda mantık koysaydınızda bizde inansaydık.
Bütün hepsini anladımda biz gözlükçüler illegal gözlüklere LEGAL gözlük firmalarının karekodlarını verince bu firmalar nasıl bir sorumluluğa girecekler onu anlamadım. Kardeşim siz sitenizi ve derginizi Penguen yada uykusuz dergileriyle birliktemi hazırlıyorsunuz biraz ciddi olun.
Sonra madem üşenmedin bunları yazdın o güzelim devrik cümleleri kurdun samimi bir hava yarattın a güzel kardeşim bu ihbar mektubunu niye Sağlık Bakanlığı Tıbbi Cihaz Etüd Proje Yetkilendirme Koordinasyon Daire Başkanlığına Gönderip, sonrada sitende yayınlayıp birilerine iftira atıyorsun kardeşim al o elindeki yazıyı, ekinede bu akıllara varmana neden olan bilgi ve belgeleri ekle ver Cumhuriyet Savcılarına kurut kökünü bu kaçakçı toptancı ve gözlükçülerin, olmazmı ne oldu sıkıntımı bastı.
Bak kardeşim Orhan bundan sonra yalan yanlış şeyler yazıp biz gözlükçülerin adresini bile bilemeyeceği yerlere bizi şikayet etme. Senin ‘’Olabilirli, edebilirli, kullanabilirli’’ gelecek zaman mantıklı yazını okuyan kamu görevlisi de Allah muhafaza yazdıklarını ciddiye alır bir bildiğin var zanneder, savcılara yazını ihbardır diye verirse, ifadene başvurulmak üzere çağrılırsan mahkemelere aman şaşırma.
Yazını bir bütün olarak değerlendirmek de isterim isterimde bunu seninle yüzyüze yapmak isterim kimseyede seni daha fazla mahçup etmem nede olsa eski dostuz.
Başımı derde soktun be kardeşim senin mizah yoluyla yakalamak istediğin reyting kaygın, şimdi Nuri kaçakçıları kolluyor dedirtecek birilerine hay yazmaz olaydım, ama Orhan gerçekten de çok başarılısın seni hasretle kucaklarım. Bu vesile bütün dostlara selam… 07/Eylül/2012 İZMİR
.
Kamil Nuri GİZER
Ege Gözlükçüler ve Optisyenler Federasyonu
Başkan Yardımcısı
*Olması gereken karlılık, bu ifadeyi kullanmak mayınlı bir arazide yürümek gibidir hele hele birilerinin gözlükçüler çok para kazanıyorlar diye ulu orta konuştukları bir ortamda, bu konu üzerinde başlı başına bir yazı kaleme alacağım ancak meraklısı için bir ipucu verebilirim Konfederasyonun zamanında hazırladığı maliyet analiz tablosunu hatırlayın. Sevgilerle.
Amasya Üniversitesi'nden Fulya Çetinkaya Kiraz, gözlük camla...
Ticaret Bakanı Bolat'tan ek gümrük vergisi açıklaması: Amacı...
Optometri ve optisyenlik birbiriyle bağlantılı meslekler olu...
“Tıbbi Cihaz Sektör Toplantısı” Türkiye Odalar ve Borsalar B...
Louis Vuitton’dan Dior’a birçok lüks markası olan LVMH, spor...
Ekim ayına ait optik katılım payı fatura bedelleri çalıştığı...
Sektörümüzde haksız kazanç elde edilmesine yönelik her türlü...
211 bin 770 adet numaralı ve güneş gözlüğü ile çerçevenin ya...
Ülkelere Göre Gözlük Ve Kontakt Lens Kullanan Nüfusun Yüzdes...
OECD tarafından yayınlanan "2023 Health at a Glance" Raporun...
Nuri kardeşim, ” Sektörü SGK ya Şikayet Edeni Açıklıyoruz” başlıklı yazıya cevap niteliğinde yazdıklarını okudum. Önce bir şaşkınlık ve kızgınlık geçirdim.Daha sonra da gülümseme ile karşıladım. Kaldığım ikilemin sonunda ihbarcılara karşı eleştirini mizah şeklinde kullandığın kanaatine vardım. İtiraf etmeliyim ki benim için bunu kavramak biraz zor oldu.
Yalnız şunu çok iyi biliyorum ki mizah çok ciddi bir iştir. Yanlış kullanılırsa el bombası gibi kişinin elinde patlar.
eski dostum Nuri Abim;ağzına kalemine sağlık,tüm Gizer(4 silahşörlere selamlar.)ailesine selamlar.