Zengin arabasını dağdan aşırır, fukara düz ovada şaşırır!.

Özal’ lı yılların liberal ekonomisinin acımasız sert rekabetine hazırlıksız yakalanan Türkiye’nin hızlı değişimine ayak uydurmakta zorlanan gelenekçiler ile yenilikçi sermaye grupları arasında 80’li yılların başında başlayan fikri çatışma güncelliğini korumakta.

Dikkat edildiğinde; yaklaşık 30 yılı aşkın süre geçmiş olmasına karşın klasik yönetim zihniyetinin boş vaatlerle oyalama söyleminde en ufak bir değişim yok.

Gerçekleri ve beceriksizlikleri örtmek adına geçmişte Tüm Fenni Gözlükçüler Derneği (İstanbul) yönetimini hedef gösterenler gün gelmiş erki ele almış fakat boş vaatlerini gene de gerçekleştirememiştir.

Ne acıdır ki hiçbir meslektaş bu durumu sorgulamamıştır!

İşin ilginç yanı, zamanla “karşıt yandaşlar” İstanbul yönetimi etrafında birleşerek malum zihniyeti yalnız bırakmış ve karşı oldukları tüm kavramları içselleştirebilmiştir!.

Günümüzde; ilkeler yerine menfaatler çatıştığından, amipler gibi bölünerek çoğalan temsil makamlarının “kakafonik” çok sesliliği ilgili makamlarca çok güzel kullanılmakta, birbiriyle vuruşturulan sektör üzerinden sosyal güvenlik bütçesine bir nevi kaynak aktarılmaktadır!.

Geçmişte “Birlik ve Beraberlik” söylevine sarılanlar, Oda’yı beceremedik, Federasyon & Konfederasyon üzerinden yeni bir yapılanmaya gidelim demiş fakat “Mutlak Birlik” gene de sağlanamamıştır!.

Sorunu kendisinde aramak yerine karşısındakinde arayan zihniyet artık bir durum muhakemesi yapmalı, daha doğrusu kendisi ile yüzleşmelidir.

“Kanun gücüne dayalı para kazanma” iş modelini benimseyenlerin sektörün başına açtığı dertler gün be gün artmakta, işin içinden çıkılmaz mağduriyetlere çanak tutulmaktadır.

Yasa, yönetmelik, yönerge adına ne derseniz deyin, mesleki faaliyet alanını yasaklarla daraltmak , kendi kendini kapana kıstırmaktan öte bir işe yaramamakta, yasaya saygılı bireyleri mağdur etmekte, kural tanımaz güçleri ise sektörde daha da hakim bir pozisyona taşımaktadır.

Mesleğe çeki düzen vermek adına yasaklarla kuşatılan küçük işletmeler üzerindeki etkin kamu denetimi, ne yazık ki organize perakende zincirleri üzerinde bir yaptırım sağlamamaktadır.

Organize perakende grupları karşısında ezilenlerin dikkatinden kaçırılan en önemli detay; toptan piyasa oyuncularının tedarikte küçükler aleyhine haksız rekabet suçu işlemeleridir.
Ve ne yazıktır ki bu “öğretilmiş çaresizlik” kader gibi kabullenilmektedir.

Yanıltıcı olmamak kaydıyla reklam sektöre zarar değil bilakis yarar sağlar.

Reklama karşı çıkmak, “zengine, çok parası olduğu için kızmak” benzeri bir hasetlenmedir!.

Keşke geçmişte Sayın Fahri Kuz’un başlattığı gibi bilgilendirici ve tetikleyici akılcı reklamlar yapılabilse.

Eskiler hatırlar; müşteri elinde Kuz optik progresive ya da high index cam reklamı kupürü ile “bu camdan istiyorum” diye gelirdi. O reklamlar, Kuz Optik dışında birçok firmanın satışlarına da olumlu katkı sağlamıştır.

Sektördeki büyük firmalar lokomotif güçtür, istikametleri doğruysa ardındakileri de doğruya çeker, sektörü büyütür!.

Beceriksizler bunu “kavun da yata yata büyür” olarak algılar, kılını kıpırdatmadan gelişeceğini sanırsa, durduğu yerde çürüdüğünü çöpe atıldığında anlar ki zaten iş işten geçmiş olur!.

Korkunun ecele faydası yok. Herkes üzerine düşeni kendisi, başkası için değil kendisi için yapmak zorunda.

Kanun koyucunun emredici yasaklarından medet ummamalı, yasaklara sığınmamalı, hakkını doğru yerde doğru konular üzerinden aramalıdır.

Yasaklar küçük firmalara uygulanır!. Sade vatandaş mevzuatlarla boğuşturulur, bir çok şarta uygunluk aranır kısaca “yorgun yokuşa sürülür” ama güçlü sermaye mevzuatı deler hastane bahçesine dükkan açar kimse yaptırım uygulayamaz!.

Firma sahibi mesul müdür iş başında denetlenir, sudan bahanelerle sıkıştırılır, göz dağı verilir, kiralık bankamatik mesul müdürle çalışan güçlü firmalara göz yumulur!.

Organize sermaye grupları %70’in üzerinde iskontolarla teneşir vade cam / çerçeve temin eder, tedarikçisini maymuna çevirir, küçük işletme %30 – 40 iskontoyu kendine yapılmış kıyak sanır!.

Esas tehlike; yabancı tedarikçilerin piyasayı monopol haline getirecek operasyonel hamlelerinin dikkatlerden kaçırılmasındadır!.

Meslektaş birbirini kırıp dökerken, toptan ve perakende sermaye grupları; hedeflerine emin adımlarla üstelik önlenmesi pek de mümkün olmayan kararlılıkla yürümektedir!.

Pazar ola…..

 

Hakan Ertunk

 

BU YAZI YORUMA KAPALIDIR. LÜTFEN YORUM GÖNDERMEYİNİZ.