Aşk; yüzyıllar boyu üzerinde konuşulan, insanları en güzel duyguya boğan, sebep aramadan sadece kalbimize dayalı, tarif edilmesi zor, yaşanması zorunlu ve en güzel duygu olarak karşımıza çıkar.
19 Şubat 2021 - 18:19 'de eklendi.
BENLİĞİMİZİN ÖZÜ AŞK
Yaşam var olduğu günden bu yana, insanoğlunun bir parçası olan, hayata devam etmenin en özel motivasyon sebebi belki de aşk; bireyler arasındaki anlamından sıyrılıp, evrensel bir değere sahip olan. Şu sözü söylemeli insan ölmeden önce bir kez tüm samimi hisleri ile: “Sana yolculuk yapmak istiyorum. Kes yüreğine bir bilet, can kenarı olsun.”
Aşk, yaşamın her anında karşımıza çıkar. Adeta yemek içmek gibi benliğimizin bir parçasıdır. İlhan Berk, aşkın hayatın ayrılmaz bir parçası olduğunu şu dizeleri ile anlatır:
“Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.”
Zülfü Livaneli, “Ada” şarkısında şöyle der: “Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey.” Zülfü Livaneli, bu parçayı Sait Faik Abasıyanık’ın öyküleri üzerine yazmıştır. Sevgi; dilden dile dolaşan ağıtlara, hikâyelere, şarkılara, konu olmuş en güzel duygudur. Dostoyevski “Budala”sında, “Dünyayı güzellik kurtaracak.” derken, Sait Faik Abasıyanık ise “Alemdağı’nda Var Bir Yılan” adlı öyküsünde “Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.” der. Bu sözün öyküde geçtiği bölümün tamamı şöyledir: “Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Bir insanı sevmekle başlar her şey. Burada her şey bir insanı sevmekle bitiyor.”
Aşk; yüzyıllar boyu üzerinde konuşulan, insanları en güzel duyguya boğan, sebep aramadan sadece kalbimize dayalı, tarif edilmesi zor, yaşanması zorunlu ve en güzel duygu olarak karşımıza çıkar. Platon, sevginin etkisini bin yıllar önce şu şekilde anlatmıştır:
“Her kalp, başka bir kalp geri fısıldayana kadar tamamlanmamış bir şarkı söyler. Şarkı söylemek isteyenler her zaman bir şarkı bulur. Sevginin dokunuşuyla herkes şair olur.”
Aşkın herkese göre tanımı farklıdır. Kimine göre sonu olmayan bir mutluluk, kimine göre acı veren bir gönül yarası… “Bakarken kıyamamak mı yoksa baktıkça doyamamak mıdır aşk!” sorusu tartışılır yıllardan beri. Kimine göre aşk, hayatın en mükemmel hissi iken, kimine göre ise mutsuzluktan ve acıdan ayrılamaz, hatta aşk tüm mutsuzlukların kaynağıdır. Louis Aragon da aşkı mutsuzluk ile bir algılar, bunu kabullenir ve şöyle der:
“Mutlu aşk yoktur!
Ama böyledir bizim aşkımız da”
Sevginin, mutluluk ve acı ile olan karmaşık ilişkisi, kelimelerin kökenlerinde de kendine yer bulur. “Sevmek” fiili Öz Türkçe bir kelimedir. Ancak “sevda” kelimesi, bu fiilden yani “sev”den türememiştir. Sevda, Arapça bir kelimedir ve “kara şey”, “kara safra”, “akıl dışı arzu, tutku” anlamına gelir. İslam dininde kutsal kabul edilen “kara taş”, “Hacer-ül Esved”i hepimiz biliriz. İşte oradaki “esved” de sevda ile aynı kökten, “kara” anlamını veren “swd” kökünden gelir.
Rahmetli Barış Manço şarkısında “kara sevda” derken kapkara arzuyu, tutkuyu anlatmış meğerse! Sevdanın Yunanca karşılığı olan “melankoli” kelimesi de “kara safra” anlamına gelir. Antik zamanlarda, insan sağlığının vücuttaki dört ana sıvının dengesine bağlı olduğuna inanılırdı. Mide, dalak hastalıklarının sebebi olan “kara safra” bu sıvılardan birisi sayılır; aşk acısı, melankoli ya da sevdayla bağdaştırılırdı. Kara sevdaya tutuşmadan bunu akıl, duygu birlikteliği ile yaşamak mutluluk verecektir. Cahit Sıtkı Tarancı da aynı isimli şiirinde kara sevdayı şöyle anlatır:
“Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlerde yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.”
Elbette aşk acısı çekmeyen yoktur. Ama o duyguyu yaşayabilecek bir kalbiniz varsa ne mutlu size! Ya o acıyı, o tadı da hiç yaşamasaydık? Yaşanılan her şey, hiç yaşanamamaktan daha güzeldir. Orhan Veli’nin Anlatamıyorum şiirindeki gibi bir acı insana yaşadığını anlatır.
“Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.”
Peki, gece gözyaşları döküp, gözyaşlarınız ile hüznünüzü kalbinize akıttınız mı? Kendinizi ifade edemediğinizi düşündüğünüz anlar oldu mu? Hiç vazgeçmeyi düşündüğünüz ya da sevmekten vazgeçmediğiniz oldu mu? Binlerce kez yıprandığınız, çözüm bulamadığınız, sevmenin bu denli acı olduğunu düşündüğünüz oldu mu? Hiç gitmek ile kalmak arasında kararsız kaldığınız oldu mu? İlla ki her insan kalmıştır bu dilemmada. Ancak bu durum da aşka gölge düşüremez. Aşk, ayrılıktan dahi bağımsızdır. Üstad Attila İlhan bir şiirinde şöyle anlatır bu durumu:
“Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
Öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil
Çünkü ayrılanlar hala sevgili”
Belki de aşkın keskin yüzünü görmemek için önce kendimize bakmamız gerekir. Onu gerçekten yaşadık mı? Onu anlatabildik, onu öğrenebildik mi? Güven kavramını ona verdik mi? Bu soruları kendimize sormamız önemlidir, çünkü sevgiyi yaşamak ile sevgiyi yüklenmek çok farklıdır. Çünkü aşk, zamandan ve mekandan azadedir ve soyuttur, insanın benliği ile birleşir. Özdemir Asaf bunu şöyle anlatır:
“Düşümde aşk ile karşılaştım.
İnsanı arıyordu.
Uyandım, insan ile karşılaştım.
Aşkı arıyordu.”
İnsan tüm duyuları ile sever birini. Nazım Hikmet bunu şöyle dile getirir dizesinde: “Ve benim birdenbire yüzünü değil, gözünü değil, sesini göresim geldi.”
Aşkı gerçekten yaşamak, aşkı iyisi ve kötüsü ile yüklenmekle olur. Aşkı yüklenmek ise insanı bambaşka kılar. Lao Tzu’nun da dediği gibi: “Biri tarafından derinden sevilmek size güç verirken, birini sevmek size derinden cesaret verir.”
Sevgi aşktan doğar; aşk yeşertir, sevgi büyütür. Sevgi; emek ister, çaba ister, güzel bakmayı ister, duygu ister, en önemlisi kalp ister. Bazen de karşımızdaki kişiyi neden sevdiğimizi tam olarak kendimize bile açıklayamayız. Onlarca sebep bulabiliriz ama bulduğumuz her sebep, kurduğumuz her cümle eksiktir aslında anlatmaya aşkı. Cemal Süreya “Keşke Yalnız Bunun İçin Sevseydim Seni” şiir dizisinde sevginin onlarca somut ve soyut örneğini gözler önüne sermiştir. Bunlardan biri de yalnızlıktır elbette:
“Eşdeğeriyle yan yana yürürken
Cehennem sokağında birey olmak,
Ve en inceldikten sonra
İlkel sözcüklerle konuşmak seninle.
Saat beş nalburları pencerelerden
Madeni paralar gösteriyorlar,
Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka.
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.”
Onunla uyandığınız her sabah, gününüzdeki en kıymetli andır. Onunla yaşadığınız her şey, en güzel anınızdır. Onunla yediğiniz her yemek, en leziz yemektir. Onunla baktığınız her yol, en engebesiz yoldur. Onunla gezdiğiniz her yer, en keşfedilmemiş olandır. Onunla baktığınız her şey, en iyi olandır. Bu yüzden, Nazım Hikmet belki de aşkın insan hayatının her anına yayıldığını anlatmak için “Seviyorum Seni” şiirinde şöyle der: “Seviyorum seni ‘Yaşıyoruz çok şükür!’ der gibi.”
Sevgiyi içinizde hissedin. Sevgi, kabullenme, bağlantı ve mutluluk içimizden gelen enerjilerdir. Hepimizin sevgiyi engelleyen bazı bariyerleri vardır. Bu bariyerler size istediğiniz sevgiye ulaşamayacağınızı söyleyen inançlardır. Eğer, bu bariyerleri fark ederseniz kolaylıkla bariyeri atlarsınız.
Affetmeyi bilin. İstediğiniz sevgiyi içinizde geliştirin. Size davranılmasını istediğiniz gibi davranın. Sizi sevene güvenin, onun elini asla bırakmayın. Emin olun ki, size sevgi yol gösterecektir.
Pablo Neruda’nın, “100 Aşk Sonesi”ndeki şu sözlerle bitirmek istiyorum yazımı: “Seni nasıl, ne zaman ve nerede olduğunu bilmeden seviyorum. Seni basitçe, problemsiz ya da gurursuz seviyorum: Seni bu şekilde seviyorum çünkü başka bir sevme yolu bilmiyorum ama bu, içinde ben ya da sen yok, o kadar samimi ki göğsümde elin benim elim. O kadar samimi ki uyuduğumda gözlerin kapanıyor.”
Sevin, sevilin, sevgisiz kalmayın.
Av. Suat Şimşek
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız |
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...