Yok Birbirinizden Farkınız/ Levent Akagündüz

Yok Aslında Birbirimizden Farkımız Ama Biz Osmanlı Bankasıyız.

Yaşı yaşıma denk olanlar bilirler, bir zamanlar güzel ülkemde tek kanallı televizyonculuğun olduğu bir dönem vardı.O dönemlerde benim yazımın başlığı gibi bir sloganla banka reklamı yapılırdı.Bu reklam, aslında ana tema olarak, tüm bankaların aynı olduğunu, birbirlerinden farklı olmadığını vurgulardı. Hâlbuki inceleyip, irdelediğinizde farkın sadece isim değil, halkın alışık olmadığı;
-Hoş geldiniz bey efendi.

-Güle güle hanım efendi. Söylemleriydi.

Bu bankanın şubelerine girip görmediğiniz muameleyi görünce, ne fazladan aldığı, nede eksik ödediği faiz gözünüze batmazdı. Mesleğimizle ilgili şu günlerde yapılan açıklamalar ister istemez insanın aklına bahsi geçen reklamı ve ağızlara çalınan bir kaşık balı getiriyor.

Fikirlerini, zikirlerini bildiğinizi sandığınız hatta hatta bir takım konular için birlikte saf tuttuğunuz insanları, Mevkinin, bu kadar değiştirmesini şaşkınlıkla izliyorum. Yaşlı göçmen bir müşterim vardı. Kısa bir süre önce rahmetli oldu. Şaşırdığı zaman şöyle derdi’’ŞAŞMAK İÇİN İŞ’’.Benim durumum şu anda aynen o durum.

Arkadaşlar madem Abdullah Aydın’ın söylediği her şey doğruydu, desteklediği, ardında durduğu her konuda haklıydı. Şimdi soruyorum;

O adamı yollamak için bizler neden bu kadar çabaladık, paraladık? Buradan şu sonuç çıkıyor. Birileri bir yerlere gelsin diye basamak olarak kullanıldık. İşte insanında zoruna bu gidiyor.

Eğitiminin, mesleğimizi geliştirmek ve daha güzel yerlere taşımak için şart olduğu doğrudur. Fakat kontrolsüz olan her şey aynen bizim mesleğimizde olduğu gibi(yılda 2000 mezun)zarardır, zararlıdır. Onlarca işsiz, onlarca gereksiz dükkân kazanç açısından da mesleğe vurulmuş darbedir. Tüm özel üniversiteler geçiş dönemleri için içlerine aldıkları çakma öğretim üyelerinin desteği ile hoyratça açtıkları sınırsız sınıflarla mesleğin canına okumuştur.

Tüm meslektaşlar, günlük yaşantıları içinde bu meslekte gelecek var, çalışmadan para kazanılabiliniyormuş diyen vatandaşlarla muhatap olmaktan bıkmıştır.

Tabi ki mesleğimizin gelecekte eğitimli, bilgili insanlarla yönetilmesi en doğrusudur. Fakat bu şekilde kontrolsüzce olmayacağı aşikardır. Sokaklara dökülen, devletten kadro isteyen gençler bu sonucun birer canlı örneğidir. Size sesleniyorum Sayın Akademisyenler işinizi yaparken lütfen bu bu konuyu dikkate alınız.

Gelelim ECOO meselesine;

Ülkemizdeki yabancı kökenli mağazaların çoğalması, yabancı sermayenin hükümetlerden sanki ülkemize bir menfaati olacakmış gibi bir sürü taviz alarak dükkanlar açması ne zaman başladı?

Onlarca üretici firma ne şekilde, Kimlerden alınan hangi raporlara dayanılarak satın alındı? Bunların alım satımları yapılırken satışların gelecek için sakıncalı olabileceği düşünüldü mü? Devletimiz bu satışlar için uyarıldı mı?

Açıklamalarınızda bilgi paylaşımı diyorsunuz ya, bu paylaşımlarda sorduğum soruların cevapları varmıydı?

Yapılan üyelik masrafları için üyelerin izni veya görüşü alındı mı? İhtiyacımız var diyorsunuz ya! Hangi yaramıza merhem oldu?

Bugüne kadar Ecoo’nun bize öğrettiği ve kazandırdığı ne oldu? Mesleğimize ne katkısı olmuştur? Elimizdeki belgeler Avrupa diplomasına eşdeğer olsa bize ne faydası olacaktır?
Sonuç olarak

’’YOK ASLINDA BİRBİRİMİZDEN FARKIMIZ AMA BİZ OSMANLI BANKASIYIZ’’
Tüm meslektaşlarıma hayırlı işler bol bereketli günler dilerim.