Hatta gözlük çıkarılıp masaya fırlatıldı ya, beklerdim ki bu hareketi yapan arkadaşımız ceketini çıkarsın.
04 Haziran 2013 - 0:39 'de eklendi.
Televizyonda tartışma programlarıyla 1990 lı yıllarla beraber tanıştık.
Öncesinde ise, okullarda münazara denen tartışmalar olurdu. 4′ erli 2 grup halinde ki bu tartışmalar da; Mutluluğun sebebi para mı ? Sağlık mı? Eski çağlar da yaşayanlar mı daha mutlu idi yoksa,gelecekte yaşayanlar mı daha mutlu olacak? Gibi konular işlenirdi.
6 fen/d ile 6 edebiyat /b arasında ki bu ateşli tartışmalar sonunda öğrenirdik ki, mutluluk insanın içinde. İster ilk çağlarda ol, ister 3000’li yıllarda, ister zengin, ister sağlıklı.. Mutlu olmanın öncelikli yolu kendiyle barışık olmasında gizli.
Tüm bu tartışmaların asıl amacı, tartışma kültürünü ve karşındakini ( senden farklı düşüneni ) dinlemeyi öğrenmektir. Okullarda ki münazara denen tartışmalar şimdi ki tartışma programlarından daha kaliteli idi.
Televizyonda profesörler, avukatlar, gazeteciler, konusunda uzman kişiler yarışırken, öğrenciler arasında ise ödevini iyi yapan ve muhakeme gücü olanlar başarılı olurdu. Gençliğin verdiği ateşle o denli hararetli tartışmalar olurdu ki; buna rağmen kimsenin aklına gözlüğünü çıkarıp masaya atmak aklına gelmezdi.
Oysa şimdi televizyonda izlediğim bir tartışma programında konuklardan biri, gözlüğünü tek eliyle çıkarıp, sinirle önünde ki masaya attı.
Bu ”artık söyleyeceğim bir şey kalmadı ”anlamına da gelebilir .Ya da ‘ ‘ siz adamı dinden- imandan çıkarırsınız ” anlamına da..
Tüm bu tartışma boyunca benim dikkatimi çeken tek hareket bu oldu. Derdini anlatamamaktan ya da kendini ifade etmekte zorlanan birinin tepkisi diye düşünebilirsiniz. Bense öyle düşünemiyorum. Bence ana-avrat küfredilse daha iyiydi.
Hatta gözlük çıkarılıp masaya fırlatıldı ya, beklerdim ki bu hareketi yapan arkadaşımız ceketini çıkarsın.
Ardından gömleğinin kollarını sıvansın ve karşısındaki vatandaşa ”çık ulan dışarıya ” diye seslensin.Ama nerde ? …Kimsenin umursamadığı bu hareket tüm tartışmalarda olduğu gibi dikkat bile çekmedi.
Belki benim de çekmezdi ,eğer gözlükçü olmasaydım. Optisyen olmasaydım bu satırları yazmaz, basit bir hareket için türlü yorumlar yapmazdım. .Yine şanslıyım. Ya ayakkabıcı olsaydım. El-Zeydi ‘nin başkan Bush’a fırlattığı ayakkabı için destan yazmak zorunda kalacaktım.
Metin Turanlı
Türkiye’de giderek artan sarı nokta hastalığı havuzuna her s...
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından kart ödemel...
İnsanları görme, körlük ve görme bozukluğu konularında bilgi...
Gözlük kullanıcılarının reçeteli gözlük ve güneş gözlüklerin...
Türkiye’de Optik Sektörü AB ülkelerine göre çok daha farklı ...
Gözlük ve lenslerin tarihini ve nasıl çalıştıklarını biliyor...
Ağustos ayına ait optik katılım payı fatura bedelleri çalışt...
New South Wales Üniversitesi (UNSW) mühendisleri, görme yeti...
30. Yıl gününde bir araya gelmemize vesile olan, şirketimizi...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...