Tadilat

İhsan usta, şuraya da bir kat sürseniz. Açık olmuş gibi..

Kapının arkasında ki duvarı gösteriyorum.

Dükkanın kapalı olduğu bir bayram tatilinde 4 günlük firsattan istifade boya ve badana yaptırıp, parkeleri yeniliyorum. Sezona yeni gözlüklerle beraber yeni dükkanla gireyim istiyorum. İlk gün parke işlerini bitiren İhsan usta, bu gün de iki elemanla beraber fulltaym boya işine girişmişler.

Süreceğiz zaten. Acele etme. Sen çık bir dolaş istersen.

Bu İhsan usta da alem bir adam. Çalışırken gözü bir şey görmüyor. Ben de inadına başlarındayım. Eve gitsem n’apıcam? Burası daha eğlenceli. Çay, kahve, gırgır, sohbet…

Şenol da, ben gibi geveze biri. Onu susturan arada İhsan usta’nın bakışları oluyor. Bir de Ercan diye genç bir çocuk var. 16-17 yaşlarında. Hilvan dan geçen yıl gelmişler. Orta okul terk.

İhsan usta, kendisini oyalamam dan şikayetçi ama, yanındakiler le yaptığım konuşmalardan da memnun değil. Hemen araya girip muhatabım oluyor.

O gün öğlene yakın geldiğim için, yoldan yarım ekmek döner ve ayran aldım. Geldiğim de İhsan usta, namaz kılıyordu. Elimdekileri sehpaya bıraktım. Kendimde bir sigara yakıp, yer yokluğundan masanın üzerine oturdum. Yemekler yendi. Çaylarımızı içerken, Ercan’ın çoktan işe koyulduğunu gördüm. Sessiz bir oğlan. Nedense doymadığı gibi bir izlenim edindim. Çayımı bitirince,

Ya ben de acıktığımı hissettim. Gerçi geç kahvaltı etmiştim ama.. İhsan usta, ikişer lahmacun daha yer miyiz?

İhsan la Şenol usta, sağol doyduk. Dediler.

Ben 4 lahmacun daha söyledim. O incecik dal gibi çocuk 2 lahmacunu bitirdi. Yemediğim bir lahmacunu da “ziyan olmasın “gerekçesiyle Ercan’in verdim. Alırken nazlanan çocuk, bir dakika da onu da bitirdi.

İçimden bu çocuk ta doymuyor mu ne? Gibi bir düşünce geçti.
Sonra elimde sigara, beynimde ” ne biçim bir çocuk bu?” düşüncesiyle ayna da kendimle yüz yüze geldim. Geldim ama, bu aynada ki bana benzemiyor. Benim 30 yıl önceki halim gibi. Genç, zinde ve hırçın. Sözleri zehir gibi.
— Hatırlamıyor musun lan? Sen onun yaşındayken öğlenleri bir büyük ekmek arasında kaşar-salam yer, üzerine bir büyük kola içerdin. Şimdiyse genç bir çocuğa fazladan lütfettiğin bir lahmacun ile sınırlarını aştığını düşünüyorsun. Bencilsiniz oğlum bencil. Sadaka vermeyi emeğin karşılığını vermekten daha çok seviyorsunuz. Ayrıca iki yüzlüsün oğlum. Yanında çalışanların hep gözü tok olmasını istemen de bundan. Eli açıklığın da zorlama. Yoksa elinden gelse, kimseyle bir şey paylaşmayacan. Sen var ya.. sen.
Bayağı da küfür etti. Allah’tan kimse duymadı. Canım sıkıldı.

–İhsan usta demeden önce, aklımdan çocuklara alt çekmeceden 2 güneş gözlüğü vereyim gibi bir şey geçirdim. Aynada ki ben başını iki yana sallayarak, “öf Allah’ım, sen bilirsin” diye söylendi.
–Benim erken çıkmam lazım İhsan usta.

Elimi cebime attım. Bir miktar parayı ustaya uzattım.
–Bunu al. Çocuklara dağıt. Bayramlık diye kabul et. Senle bayram sonu görüşürüz.
Deyip çıktım.

Metin TURANLI