İyi bir insan olma yolunda sevgi ve iyi bir yaşam ilişkisi
25 Aralık 2020 - 18:28 'de eklendi.
“Sevgiden acılıklar tatlılaşır,
Sevgiden bakırlar altın kesilir.
Sevgiden tortulu bulanık sular, arı duru su haline gelir,
Sevgiden dertler şifa bulur,
Sevgiden ölü dirilir,
Sevgiden padişahlar kul olur.”
GİRİŞ
Son dönemde birçok sevdiğimi yitirdim. Yitirdiklerim, gerçekten o kadar iyi insanlardı ki! Bu vesile ile kendime şu soruyu sordum: “Peki ben nasıl bir insanım? Ben bu dünyadan göçüp gittiğim zaman benim hakkımda da ‘İyi bir insandı.’ diyecekler mi? Eğer bir insan ebedi sonsuzluğa intikal ettiğinde, bir kişi dahi onun hakkında ‘İyi biri değildi!’ der ve ona hakkını helal etmez ise ne olacak?”
Kendime sorduğum tüm sorular, beni iyi bir insan olmanın nasıl mümkün olacağını düşünmeye yönlendirdi. Bu konuda yaptığım fikri yolculuk ve sonucundan bahsetmenin her insanın yapması gereken bu yolculukta yol gösterici olabileceği düşüncesindeyim.
İYİ BİR YAŞAM SÜRMEK
İyi ve kâmil bir insan olmak; erdemli, ihtiyatlı, temkinli, itidalli, anlayışlı, merhametli olmakla beraber, kul hakkı yememeyi de gerektirir. Eğer bunlardan biri eksik ise, iyi insan tabiri ve kavramı ortadan kaybolur. “İyi insan” yerine makam-mevki hırsına bürünmüş, kibir ve egosu ile “Küçük dağları ben yarattım!” havasına sarmalanmış, şeytanî ve rahmanî olmayan bir kişilik ortaya çıkar.
Yüce Tanrı, bizleri; hak yemeyenlerden, hayırlara vesile kılanlardan, kılavuz edinenlerden, örnek olunanlardan, hakkında kötü konuşulmayanlardan, kazandığını helal elde edenlerden, açın halinden anlayanlardan, kibir ve egodan uzak duranlardan ve hiçbir şeyin gerçek sahibi olmadığını bilenlerden eylesin.
Ölüm ve doğum, yaşamın iki ayrı kutbunu temsil eder. Doğum, yaşamın başlangıcı; ölüm ise yaşamın sona erişidir. Ancak ikisi de birbirine ironik bir biçimde benzerdir. Doğum da ölüm de aslen fizyolojik bir olay olmasına, tıp bilimince hemen hemen her halinin açıklanabilir olmasına karşın bu iki olgunun da biz insanlar tarafından idrak edilmesi zordur. Tabi ki ölümü doğumdan daha kılan, onu kabullenebilmektir.
Hayatı; güzellikler ve iyiliklerle, tabiri caiz ise iliklerine kadar hissedecek biçimde yaşamak gerekir. Ancak en önemli husus; kimseyi üzmeden, tek bir insanı dahi kırmadan, tek bir kişinin hakkını yemeden, kursağından tek bir haram lokma geçmeden bir hayat sürmektir. Aksi takdirde yaşamımız yalnızca biyoloji anlamında bir önem taşıyacak, içerdiği asıl anlamı kaybedecektir.
SEVGİNİN DEĞERİ
Hepimiz bu fani dünyada yaşamımızı, saygı görmek üzerine inşa etmişiz. Belki hayat şartlarından, belki hırslarımızdan ya da kim bilir belki de farkında bile olmadan… Tüm bu “saygı görme” eksenli hayatımızda aslında daha önemli bir unsuru gözümüzden kaçırmışız. O unsur ki aslında yaşamın ve dünyanın temel noktasıdır. Bu unsurun ismi; hepimizin dilinden düşürmediği ve bu sebeple içi boşaltılmış bir kavram haline gelmiş olduğu düşünülse de “sevgi” dir.
Tüm bu sürecin işleyişini, kendi hayatımda fark ettikten sonra, anladım ki bu sebepten ötürü, cansız şeyleri sever olmuşum. Güzel tasarıma sahip bir arabayı, göklerde süzülen bir uçağı, her detayı ile bir şehri… “Şehirler canlıdır.” diye düşünürdüm her zaman. Ancak şimdi fark ediyorum ki, şehirler de esasında cansızdırlar. Onları canlı yapan, içerisindeki insan dokunuşlarıdır.
Peki nedir yaşamın kaynağı olan, özünde hepimizin ona erişmek adına çabaladığı sevgi? Tarihin her döneminde binlerce farklı tanıma mazhar olmuş, kimi zaman anlaşılamamış kimi zaman yanlış anlaşılmış olan sevgi nedir?
Ünlü filozof, sosyolog ve psikanalist Erich Fromm, sevgi hakkında şu varoluşçu çıkarımda bulunuyor:
“Sevgi; insan varoluşu sorununa, tek mantıklı ve tatmin edici cevaptır.”
Bana göre sevgi; basit ve öz olarak, değer bilmek, değerli olduğunu hissettirmektir. Sevgi sözler ile ifade edilemez. Sevgi, bir duruştur. Hatta kimi zaman susmaktır yalnızca, bu şekilde hareketsiz kalmaktır. Bir semboldür sevgi.
Zamana ve mekâna göre değişken olmakla birlikte bir dengedir; tüm kâinatı parmak ucunda taşıyan. Aynı zamanda bir döngüdür de sevgi; zaman ve mekân içerisinde daimî bir biçimde tekrarlanan.
Aşk; koşulsuz teslimiyet gerektirirken, sevgi beraberinde değeri getirir. Değersiz olan şey her ne ise, ki bu insan olabileceği gibi, menkul veya gayrimenkul de olabilir, değer görmüyorsa niteliksizdir. Sevgi; niteliği nicelikten ayırabilenlere mahsus bir kavramdır.
Öteki türlü sevginin, bir hastalıktan öte olmayan, sadece bağımlılık ve alışkanlıklara bağlı bir özü olmasından bahsedilebilir. Bu da sevgiyi, manasız ve değersiz bir olgu olarak tanımlamaktan başka bir şey değildir. Sevgi de saygı unsurunun esas olduğu şüphesizdir ancak sevgide, saygıdan da önemli olan unsur “değerdir. Değer olmadan, sevgiden bahsetmek; özde değil yalnızca sözde bir sevgiyi ifade edebilir. Sevgi kavramının bu şekilde ifade edilmesi ise, ancak karşısındakinin iyi niyetini kullananlara özgüdür.
“Seni seviyorum!” cümlesi içinde değer kavramını barındırmayıp sadece sözde bir sevgiyi ifade ediyorsa, ne yazık ki içi boş, anlamsız bir kelime öbeğidir. Keza “Seni seviyorum.” tümcesinde esasen “Ben sana değer veriyorum.” alt anlamı mevcut değilse, o cümleyi, bizim için bir anlam ifade etmeyen, günlük hayatımız içerisinde duyduğumuz onlarca sıradan cümlenin yanına koyabiliriz.
Sözün özü; sevgi, bir duruşun adı olmakla birlikte, iyi niyetli bir duruşun adıdır. Bunun dışında sarf edilen, “Seni seviyorum!”, “Seni özledim!”, “Sen benim her şeyimsin!” gibi sevgi olgusunda değil de olay çevresinde bütünleşen sözlerin kullanımı, gerçek sevgiyi ifade edebilmekten son derece uzak olup, sevgi kavramının içerisinde barındırdığı derin anlamı da gölgelemektedir.
SEVGİ VE İYİ BİR YAŞAM
Sevgi kavramının ihtiva ettiği değer verme, değer bilme unsurları, iyi bir insan olmanın en temel ve belki de tek yoludur. Bir insana; hayatın yükünü birlikte omuzladığımız bir eşe, yürümeyi yeni öğrenen bir çocuğa, yalnızca sokaktan geçerken karşılıklı gülümsediğimiz bir yabancıya ya da farklı bir canlıya; yanımızdan usulca geçip giden bir güvercine, her gün büyümesini seyrettiğimiz bir meyve fidanına vereceğimiz değer, hayatı layıkıyla yaşamak adına atacağımız en büyük adım olacaktır.
Ünlü filozof Bertrand Russell da iyi bir yaşamın temeline sevgiyi şu sözler ile koymaktadır:
“İyi yaşam, sevgiden ilham alan ve bilgi ile yönlendirilen bir yaşamdır.”
Gösterdiğimiz sevgi ve değere, karşı taraftan gelecek olumlu dönüş ile birlikte, sevgi bir ağ şeklinde büyüyecek ve toplumsallaşacaktır. Bu sebeple iyi bir insan olmak ve iyi bir hayat yaşamak; sevmeyi, bu doğrultuda değer vermeyi gerektirmektedir. Ayrıca sevgi ve iyilik kolektif olduğundan paylaştıkça çoğalacaktır.
SONUÇ
Kuş misali yaşadığımız bu fani hayatta; sevmek, daha da önemlisi sevginin temel unsurunun değer vermek olduğunu bilerek değer vermek ve bunu hayatımızın odak noktası haline getirmek bizim doğru, güzel ve huzurlu bir yaşam sürmemizi sağlayacaktır. Buna bağlı olarak da yalnızca bu şekilde hem bu dünyada hem de bu dünyadan göçüp gittikten sonra “iyi insan” olarak anılmamız mümkün olacaktır.
Dolayısıyla bir gün, bu fani dünyada bedenimiz artık var olmayacak olsa da sevgimiz ve sevgimiz ile inşa ettiklerimiz, ebediyen bu dünyada var olmayı sürdürecektir. Bu husus; iyi bir insan olmak ve iyi bir insan olarak anılmakla beraber bir anlamda ölümsüz olmanın da sırrı niteliğindedir.
Av. Suat Şimşek
Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız |
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Sevgili Suat Şimşek Kardeşi,
çok değerli bir makale olmuş… bu sıkıntılı ve ani kayıpların olduğu bu dönemde sonsuz yolculuğa uğurladığımız yakınlarımızın bizlerde bıraktıklarını, bizlerinde bırakması gerektiklerini kaleme almışsınız… çok teşekkürler
Cüneyt Sonceley
Sevgili Cüneyt Sonceley Kardeşim,değerli yorumlarına çok teşekkür eder sonsuza yapılan yolculuklar konusunda gösterdiğiniz hassasiyet için en kalbi sevgi ve saygılarımı sunarım.