Yazılarımı izleyenler biliyorlar. “Sağlıkta neler oluyor?” konusunu yıllardır işliyorum. Bu kez, Doç. Dr. Kemal Göl internette yazdı. Özetle: “Hepimizin bildiği ve yaşadığı üzere, adı ‘Sağlıkta Dönüşüm’ olan proje aslında sağlık hizmetinde yaratılan rantın özel sermayeye devredilmesinden ibarettir. Bunun adımlarını hepimiz yaşadık. Önce özel hastaneler kuruldu, arkasından SGK’ya açıldı, bunu takiben hekim ücretleri azaltılarak (norm kadrolar […]
03 Mart 2013 - 17:44 'de eklendi.
Yazılarımı izleyenler biliyorlar. “Sağlıkta neler oluyor?” konusunu yıllardır işliyorum.
Bu kez, Doç. Dr. Kemal Göl internette yazdı. Özetle:
“Hepimizin bildiği ve yaşadığı üzere, adı ‘Sağlıkta Dönüşüm’ olan proje aslında sağlık hizmetinde yaratılan rantın özel sermayeye devredilmesinden ibarettir. Bunun adımlarını hepimiz yaşadık. Önce özel hastaneler kuruldu, arkasından SGK’ya açıldı, bunu takiben hekim ücretleri azaltılarak (norm kadrolar vs. ile) elde edilecek ‘artı değer’ arttırıldı; işletmeler yeterince kârlı hale getirildiğinde münferit özel hastaneler çeşitli yollarla kaynağı belli büyük sermayelerin zincir hastanelerine tek tek satıldı.
Özel hastanelerin belli sermaye grupları tarafından ele geçirilmesini takiben sıra devlet ve üniversite hastanelerine geldi…. Bir grup mühim adam (ki onlara CEO deniyor) şimdi devlet ve üniversite hastanelerinin işletmesinin özel sermayeye devriyle görevlendirildiler.
Çok yakın bir gelecekte, x üniversite ya da y devlet hastanesi CEO’su muayene ücretlerini 250 TL (pardon yeni TL) olarak belirleyebilecek. 14 TL SGK’dan kalanı ise hepimizin yapmaya zorunlu bırakılacağımız ‘tamamlayıcı sağlık sigortası’ndankarşılanacak. Yani zamanla, ki bu artık çok yakın bir gelecek gibi duruyor, tüm hastanelerin (özel, devlet, üniversite) tüm işletim hakları sermayenin ve dolaylı olarak ‘özel sigorta şirketleri’nin eline geçecek (bakınız Hollanda) .
Sonuç olarak, sosyal devlet ilkesine tamamen aykırı olarak, insanların sağlık hizmeti alabilmeleri ancak sahip oldukları ‘sigorta poliçesinin’ ederi ile ilişkili olacak (Tesadüfe bakın ki, ülkemizde artık yerli sermayeye sahip özel sigorta şirketi sayısı da giderek azalmaktadır).
Sigorta şirketleri çok yakın gelecekte tüm sağlık sisteminin işletmecisi haline geleceklerdir. Zorunlu tamamlayıcı sigorta ile yaklaşık 75 milyon adet poliçe satacaklar ve tahminen 50 milyar dolar civarında hepimizin cebinden toplanacak bir gelirin üzerine çörekleneceklerdir.
Sağlık Net2 veri gönderimi, bu aşamada sisteme hizmet etmek için kurulmuştur. Sermayenin ya da siyasi iktidarın kimin alkol aldığı kimin kürtaj yaptırdığı ile ilgili fişlemeye pek ihtiyacı yoktur, bunun önemi de yoktur. Ancak bizden toplanacak veriler, yarın sigorta yaptırmaya giden insanların önüne konulacaktır. Örneğin; yıllardır endometriozis diye takip ettiğimiz bir hasta yarın tamamlayıcı sigorta yaptırmaya gittiğinde, sigorta şirketi bizden aldığı verilerle, mevcut endometriozisi nedeni ile hastayı yüksek riskli kabul edecek, risk skoru nedeni ile de yüksek maliyetli poliçe çıkaracaktır. Ya da osteoporoz tanısı koyduğumuz hastanın bu verisi poliçesinde sigorta şirketine yüksek prim nedeni ile kâr olarak geçecektir.
Sağlık Net2 veri gönderimi kanımca, temel olarak yakında hepimizin yaptırmak zorunda kalacağı ‘zorunlu tamamlayıcı sağlık sigortası poliçeleri’ için maliyet belirleyici temel veri olacaktır. Sağlık Bakanlığı uzun süredir bu verileri zaten tüm hastane ve merkezlerden toplamaktadır.”
Kemal kardeşim, sağlığın özelleştirilmesi olayını güzel özetlemiş. Olay bu kadar, yani sadece tek perdeli bir oyun mu? Sonrasında, bunun ikinci perdesi de var mıdır? Bunları bilemeyiz. Olsa olsa, konuyla ilgili olarak, varsayım ve senaryolar yazarak, bazı soruları ortaya koyabiliriz.
2000’li yılların başlarında uluslararası kuruluşlarla yapılan görüşmelerin gündeminde sağlık konusu da var mıydı?
O günlerde sadece,“Sağlık hizmetlerini özelleştirin, ancak bu sayede devletin üzerinden büyük bir yük kalkar.” şeklinde tavsiyelerde bulunuldu mu? Bu haliyle kabul gördü de, satrancın ileriki hamlelerinden bahsedilmedi mi?
Şimdi ise oyunun devamı mı oynanıyor? Oynanan oyun, sağlık ve sigortacılık hizmetlerinin de, yabancı sermayeye devredilmesi mi?
Döner sermaye, performans, tam gün, muayenehane, poliklinik, özel-kamu hastaneleri, üniversite, SGK, Bakanlık, Sağlıkta Dönüşüm, CEO, MEO, hepsi büyük oyunun önemli-önemsiz aktörleri mi?
Hani sünnetçi “Kuşa bak!” der de, çocuk boş bulunup o tarafa bakınca, işlem bir çırpıda oluverir. İşte onun gibi bir şey mi? Bir farkla, burada kuşa bakma sürecinin, yıllar içinde sürdürülmesi mi?
Kimileri farkında kimileri değil mi? Farkında olan-olmayan, olup da kafasını kuma gömenler, sadece ev, muayenehane, özel-devlet, hastane üçgeninde mi gidip geliyorlar?
İşte sorunlar işte senaryolar!
İşte size sorular!
Bunları biz nereden bilelim? Bu işler hem bizi hem de sizi aşıyor gibi usta!..
Prof. Dr. Haldun GÜNER
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Kod8 Yazılım Teknolojilerinden Optik Mağazaları İçin Yeni Dö...
Bu söyleşi çok ses getirecek. Mutlaka izleyin. Odaların ve B...