Gözlüğü bulamıyorum. Mümkünse sonra gelseniz. Ya da telefonunuzu bırakın biz arayalım.
18 Ekim 2021 - 7:15 'de eklendi.
Yaşı 52.
Cinsiyeti: Erkek
Tetkik tarihi: 18.08.2021 tüm abdomen BT tetkikte patolojik bulgu saptanmadı yazıyor. Raporun altında da saygılarımla diyerek imza ve kaşesini basan doktor Şakir Sultan var.
Bir de laboratuvar analiz sonuçları var. İdrar koyu sarı, hafif bulanık. 4-5 lökosit,2-3 epitel hücresi görülmüş. Biyo kimya da ise diğerlerinden daha koyu renkte görünen amilaz değeri var. 82 yazılı.
Tüm bu test sonuçları dükkanda unutulan bir reçeteye ilişik vaziyette bir hastamıza ait, üzerime vazife değil ama dükkanda unutulan bu tetkik sonucunu incelerken içeriye giren kadını fark etmiyorum bile.
İyi günler temennisi ile yüzüne baktığım kadın 35 yaşlarında zayıf ve boyunu olduğundan daha uzun gösteren eskiden annelerimizin giydiği basma tarzında rengarenk etnik bir elbise onun üzerine de eski bir yeşil montlu bu kadını daha önceden tanıyor gibiyim. Ama çıkaramadım.
Bizim kızın gözlüğü oldu mu diye sordu.
Sizin kız?
Bennu Akçabol
Bennu Akcabol… Bennu Akcabol diye tekrarlayarak yapılmış isleri koyduğumuz rafa baktım yok.
Başka bir isim yazmış olabilir miyiz? Diye sordum
-Yok dedi. Ben annesiyim ama kızımın ismini yazdırdım.
Sipariş verilen raflara baktım. Orada da yok. Ben yokken Okan almış olabilir. Ama o da ehliyet kursunda. Biliyorum arasam da açmaz telefonu.
Bir makbuz vermiş olmamız lazım. Yanınızda mı? Diye soruyorum.
Sert bir bakış, kendinden emin bir ifade ile
Hayır vermediniz diyor.
Kadında ifade edemediğim bir soğukluk ve kararlılık var. Üsteleyemiyorum.
Hanımefendi dedim. Gözlüğü bulamıyorum. Mümkünse sonra gelseniz. Ya da telefonunuzu bırakın biz arayalım. siparişi alan arkadaşım olmalı. Şu an da kendisi yok.
Hayır efendim dedi. Kızımın birazdan solfej dersi var. Gözlükleri olmadan notaları okumakta zorluk çekiyor.
Allahım, yarabbim. Gözlükten haberim yok. Kızını tanımam. Karıştırmadığım çekmece kalmadı. Yok.. Yok…
Sonra nasıl olduysa “ ben kartına para yükleyeyim bu zamanda” deyip dışarı çıkarken dönüşte alırım dedi.
Öğle tatili olsa gerek Okan telefonunu açtı.
Nerdesin lan? Dedim.
Sonra durumu anlattım.
Yok abi öyle biri. Ben öyle bir sipariş almadım dedi.
İkinci kez gelişinde dikkatle izlediğim bu yüzle kararlılıkla konuştum.
Hanımefendi bizde böyle bir siparişiniz yok. Muhtemelen karıştırmış olmalısınız. İsterseniz diğer gözlğkçülere bir bakınız demem üzerine bir bağırtı koptu ki anlatamam. Kadının kamburumsu gövdesi dikleşti, ince tiz ve berbat bir ses çınlamaya başladı. Önce kapı önünden geçenler başlarını bu tarafa çevirir oldular. İşleri acele olanlar bakarak geçerken, acelesi olmayanlar vitrin önüne dek sokuluyorlar. Sonra komşu esnaflar geldi.
Kızımın jimnastik dersi var. Sizin yüzünüzden geç kalıyorum. Ne biçim insansınız. Dedi. Size ödettireceğim. Polis getirmeye gidiyorum.
Hışımla arkasını döndü kapı önünde biriken kalabalığa çarpa çarpa söylene söylene dışarı çıktı. Çiçekçi Salim girdi içeriye “”Hayırdır abi? “”dedi. “”kadını boğazlıyorsun sandım. O ne ses öyle? “”
Emlakçı Rafet, Kitapçı Veysel de yanımdalar. Eczacı Nermin de karşıdan duymuş bağırmaları ama kavga ediyoruz diye gelmemiş. Şimdi olayı anlamanın peşinde.
Geçmiş olsun Nedim bey diyor. Bizde de gün geçmiyor ki müşteri ile bir tatsızlık çıkmasın. Sizi çok iyi anlıyorum.
Daha bir şey anlatmadım ki nereden anlıyorsun beni diye sormadım. Kapı önü kalabalığı azalıp, biraz sakinleşince Rafet tekrar girdi dükkana,
Abi ben o kadını tanıyorum gibi ama çıkaramadım. Hiç yabancı gelmiyor diye başını kaşıdı, benden yardım bekledi. Yardım yerine kadın kapıda tekrar göründü. Yanında Polis !
İşte bu bey kızımın gözlüğünü vermiyor. Geç kalıyoruz. Daha konsere götürmem gerekiyor onu.
Ben atlıyorum.
Memur bey bizden kimse bu hanımdan bir gözlük siparişi almamış. Karıştırmış olmalı.
İşte bunu söylememem gerektiğini daha söylerken hissetim sanki… Devrilen stantlar, havaya uçan gözlükler, zor tutulan kadın, kollarımdan tutulan ben…
Esnaf arkadaşlarla karakoldan çıkıyoruz. Okan da dükkanı kapatmış koşarak yanıma geliyor. Nefes nefese çocuk
N’oldu abı? diyor.
Birşey yok diyorum. Olacağı varmış.
Rafet biraz şaşkın.
Abi helal olsun sana. Valla bu kadar delikanlı olacağını tahmin etmezdim. Şikayetçi olmadın ya..
O sırada kadının hem komşusu hem de avukatı olan Görkem bey arkamızdan koşuyor.
Nedim bey çok üzgünüm diyor. Demin anlattığım gibi Poyraz hanımın bu ilk vakası değil. Kocası boşanıp çocuğunu yurt dışına kaçırdığından beri benzeri çok durumlarla karşılaşıyoruz. Ailesi köklü ve yoksul düşmüş bir aile. Artık onunla başa çıkamıyorlar. Anlayışınız için size teşekkür ederim. Zararını bizzat ben karşılayacağım. Bu kartım. Lütfen beni arayınız diyerek uzaklaşıyor. Biz arkasından bakıyoruz. Karakol kapısında ki kadının koluna girip arabasına bindiriyor. Okan,
–Aaa ben bu kadını tanıyorum diyor. Akşamları metro girişinde keman çalan kadın bu.
Öyle ya diyorum içimden. Geçenlerde “Nenni bebek “ezgisi çalarken etkilenmiş, bozuk para vermek için ceplerimde karıştırmış bir şey bulamamıştım.
Şimdi ödeşecekmişiz demek.
Metin Turanlı
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız |
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
McDonald's Ligue 1, BKT Ligue 2, Champions Trophy ve McDonal...
Merhuma Allah’tan Rahmet, kederli ailesine, sevenlerine, sab...
Gib'in e-Fatura ve e-İrsaliye uygulamaları ile e-Fatura ve e...
Ne kadar şükretsem az. İklim olarak soğuk ve kapalı bir coğr...
BAŞ AĞRISI, GÖZ HASTALIĞININ HABERCİSİ OLABİLİR.....
İnsanlar liderlik hakkında konuştuklarında, odak çoğu zaman ...
Her yıl yarım milyondan fazla Amerikalı, görme bozukluğunu g...
Kışa girerken çoğu insan arabasını yeniler ve daha çok güven...
Bağcılar'da gözlük malzemesi atölyesinde çıkan ve bitişik ik...