Değerli arkadaşlarım, meslektaşlarım ve öğrencilerim her zaman söylediğim gibi, bir kez daha burada tekrarlıyorum “tevazu göstermeyin, sonra inanıyorlar.”
26 Şubat 2017 - 20:14 'de eklendi.
24/12/2010 Tarihinde SGK tarafından dayatılan sözleşmenin iki maddesinin iptali için Konfederasyon adına İstanbul Gözlükçüler ve Optisyenler Derneği olarak dava açmaya karar verdik.
Bu Maddeler:
“6.3.4. maddesinde “MEDULA-Optik Provizyon Sistemine girilen bilgiler ile reçete ekinde gönderilen belgelerdeki bilgilerin birbirinden farklı olduğunun, bilgilerinin yanlış ve/veya eksik olduğunun tespiti halinde,bu durum Kurum zararı doğurmasa bile reçete içeriğinde yer alan malzeme bedelinin/bedellerinin 5(beş) katı tutarında cezai şart uygulanır ve müessese yazılı olarak uyarılır” şeklinde cezai şart belirlenmiştir. Aynı fiilin tekrarı halinde de cezai şart hükümleri ağırlaştırılmış ve aynı fiilin üçüncü kez tekrarı halinde sözleşmenin feshedileceği belirtilmiştir”.
Yani optisyenlik müessesesi hastanın doğum gününü 1980 yerine 1981 yılı olarak yanlış girmiş. Reçete bedeli ödenmiyor ve çarpı beş ceza kesiliyor.
Diğer madde.
6.3.10 maddesinde “Verilen çerçevenin TS EN ISO 12870 standardına, gözlük camının TS EN ISO 8980 1-2-3-4-5 standardına uygun olmadığının, ayrıca SUT ’un (Kurum tarafından yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği) 7.3.8. maddesinde belirtilen malzemelerden kontakt lensin Tıbbi Cihaz Yönetmeliği’ne tabi olmadığının tespit edilmesi halinde 1.000,00 TL cezai şart uygulanır ve müessese yazılı olarak uyarılır” şeklinde cezai şart belirlenmiştir. Aynı fiilin tekrarı halinde de cezai şart hükümleri ağırlaştırılmış ve aynı fiilin üçüncü kez tekrarı halinde sözleşmenin feshedileceği ve 1(bir) yıl süre ile sözleşme yapılmayacağı belirtilmiştir.
Yani firmaların yapmış oldukları hata, yanlışlık ve sahtekarlıktan optisyenlik müessesi sorumlu tutuluyor.
Bu bizim gibi toplum yararını öncelik olarak kabul etmiş yöneticilerin kabul edeceği bir metin değildi ve kabul edemezdik. Dava açmadan önce Türk Eczacılar Birliği’nin avukatlarına danışmak için maddeleri okuduk ve kesinlikle dava açmamızı söylediler. Fakat, SGK davayı kaybedeceğini anlayınca İlgili maddeleri sözleşme hükümleri dışında bırakarak davayı kaybetmemeyi tercih ederler; davayı kazanma şansınız olmayacaktır ama sözleşmedeki hükümleri ancak bu şekilde düzelttirebilirsiniz dediler. Bizler de temel amacın davayı kazanmak değil, bu maddelerin iptal edilmesi olduğunu söyleyerek davayı açtık.
Ne var ki, Dernek, Federasyon veya Konfederasyon SGK ile sözleşme tarafı olmadığı için dava açamıyordu. İşte bu neden ile İstanbul Gözlükçüler ve Optisyenler Derneği ve Turgut ÇAKAR olarak şahsım adına açılan davadan sonra ilgili maddeler SGK tarafından sözleşmeden çıkarıldı. Bu dava sonrasında binlerce meslektaşımız büyük cezalar ödemekten kurtuldular.
Sonuç olarak sözleşmeden ilgili maddeler düştü fakat dava uzun yıllar sürdü. Dava geçtiğimiz günlerde doğal olarak ( ilgili sözleşme hükümleri değiştiği için, kadük kaldı) aleyhimize sonuçlandı ve bizlere 2 000 (iki bin) TL civarında bir tutar mahkeme masrafı olarak tahakkuk edildi.
Buraya kadar her şey çok güzel. Sorun bundan sonra başlıyor. Bu ödeme emri geldiğinde Konfederasyon başkanı Sayın Turgut VARDİ’yi aradım ve durumu açıkladıktan sonra kurumlarda devamlılığın esas olduğunu, Rıfat başkan’ın hakkın rahmetine kavuştuğunu ve benim de bunu ödeyecek durumumun olmadığını söyleyerek mahkeme masrafının Konfederasyon tarafından ödenmesinin gerekliliğini söyledim.
Fakat başkan, süreli bir ödeme olduğunu ve gününde ödenirse %25 civarında bir indirim olacağını bildiği halde telefonlarıma çıkmayarak oyalanmış ve erken ödeme zamanı geçtikten sonra “bu ödemenin yapılmaması!” konusunda yönetimin karar aldığını bildirmiştir.
Bu borç, tüm ekonomik sıkıntılarıma rağmen tarafımdan ödenmiştir. Yasal olarak düşünüldüğünde bu ödeme, borç benim üzerime olduğuna göre tarafımdan yapılmış olması son derece normal görünmekle birlikte olayı ahlaki olarak yorumladığınızda yapılan yanlışı görebilirsiniz. Bugün, o zaman için cesaret gösterip taşın altına elini koyup, meslektaşlarının zarar görmesini engelleyen bir şahsı bu şekilde cezalandırırsanız, yarın bu işi yapmaya göze alacak hiç kimseyi bulamayacaksınız.
Eğer dernekleri amacı gerçekten meslektaşlarının yararı için çalışmak ise yöneticileri de bu amaçla çalışmaları gerekir. Eğer bugünkü gibi amaç meslektaşların yararına yapılan bir çalışmayı cezalandırmak (!) olursa gidilen yol yanlıştır. Sayın dernek yöneticilerinin bence bundan sonra ilk yapmaları gerek görev mesleği ve konfederasyonu sürükledikleri yok oluşa engel olmak için derhal istifa etmek olmalıdır.
Turgut Çakar
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Kod8 Yazılım Teknolojilerinden Optik Mağazaları İçin Yeni Dö...
Bu söyleşi çok ses getirecek. Mutlaka izleyin. Odaların ve B...