11 Aralık 2012 - 0:14 'de eklendi.
Gözlük ve gözlük camı gibi tıbbi malzemeleri yenileme süreleri uzatıldı. İşitme cihazı gibi analog ve dijital cihazlar için Kurumca yapılan ödemelerin üst limiti azaltıldı.
SGK’nun açık verdiğini ileri süren Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, , “2008 yılında yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Reformu adı altındaki düzenlemeler yoluyla vatandaşlardan sağlıkta alınan katkı payının artırılmasına, emeklilik yaşının yükseltilmesine, emekli aylığı bağlama oranının düşürülmesine rağmen sosyal güvenlik açıkları kapatılamamıştır.
2008 yılında bu düzenlemelerle ilgili olarak yaptığımız eleştirilerde ne denli haklı olduğumuz bugün ortaya çıkmıştır” dedi.
Bostan, “Sosyal Güvenlikte Reform adı altında yapılan düzenlemelerin üzerinden henüz 4 yıl geçmişken, çıkarılan kanunun birçok maddesi değiştirildi. Özellikle sağlık hizmetlerinin özel sektör eliyle gördürülmesini önceleyen politikalar nedeniyle, Kurumun sağlık harcamaları arttı ve kaynaklar, özel hastanelere aktı. Sosyal Güvenlik sistemindeki finansal açığı kapatmak üzere kurgulanan reform, vatandaştan alınan katkı payını artırmasına rağmen, sistemin açıklarını kapatmayı başaramadı; aksine açıklar daha da büyüdü. Biz, Türkiye Kamu-Sen olarak 2008 yılında söylediklerimizde ne denli haklı olduğumuzu bugün görüyoruz. O günden farklı olarak bugün yazılan her reçete başına para ödüyoruz. Belli sayının üzerinde ilaç alırsak fazladan reçete parası ödüyoruz.
.
Ayakta tedavilerde dahi katkı payı ödüyoruz. 18 yaşını aşmış, okumayan çocuklarımız için genel sağlık sigortası primi ödüyoruz. Hastaneye bir defadan fazla başvurmamız halinde ayrıca para ödüyoruz. Emeklilik yaşı yükseldi. Gözlük ve gözlük camı gibi tıbbi malzemeleri yenileme süreleri uzatıldı. İşitme cihazı gibi analog ve dijital cihazlar için Kurumca yapılan ödemelerin üst limiti azaltıldı. Emekli aylığı bağlama oranları düşürüldü. Ama sosyal güvenlik açıkları azalmak yerine arttı. Çünkü Kurumun kaynakları anlaşmalı özel hastanelere gitti” şeklinde ifade kullandı.
.
SGK’nın açık vermesini istemediklerini ifade eden Bostan, “Elbette sosyal güvenlik sisteminin açık vermesini istemeyiz. Ancak bunun yolu, sistem içindeki vatandaşları cezalandırmak değil, prim ödeyen ve sisteme katkıda bulunanlara her türlü kolaylığı sağlayıp, sistemin dışına kaçanları kayıt altına almak olmalı, bu yönde tedbirler geliştirilmelidir” diye ifade kullandı.
.
Kurum çalışanlarına baskı ve ayrımcılık uygulandığını ileri süren Bostan, “Çalışanların yıllardır açılmayan sınavlar, haksız tayinler, istek dışı görevlendirmeler ve atamalardan dolayı şikayetleri giderek artmaktadır. Konfederasyonumuza bağlı Türk Büro-Sen, sürekli olarak Merkez Müdürlüğü, Merkez Müdür Yardımcılığı ile Şube Müdürlüğü sınavlarının açılmasını, SGK çalışanlarının yarışarak, hakkaniyet ölçülerinde bu unvanlara atanmasını talep etmiştir. Bir türlü açılmayan sınavlara karşın SGK Yönetimi, yönetmelikleri değiştirerek, bazen de hülle yoluyla kadroları doldurma yoluna gitmiştir” dedi.
.
‘Kurum istediği kişileri istediği göreve atamak için yönetmeliklerle oynuyor’ şeklinde ifade kullanan Bostan, sözlerini şöyle sürdürdü; “İl Müdür Yardımcılıkları ile İl Merkez Müdürlükleri bu yöntemle doldurulmuştur. Sınava tabi olan Şube Müdürlükleri aynı yöntemle doldurulmaya devam etmektedir. Bu sınavların ısrarla neden açılmadığı merak konusudur. Bu konuda mutlaka Kurum yönetimi mantıklı bir açıklama yapmak zorundadır.
.
Ancak öyle sanıyoruz ki, Kurum, bu görevlere atamak istediği şahısların sınavlarda başarısız olmasından endişe etmekte ve tedbirlerini buna göre almaktadır. Öyle ki; önce SGK Yönetim Kurulunun uhdesinde bulunan il müdürü, il müdür yardımcısı, genel müdür, daire başkanı gibi kadro atama yetkisi, Yönetim Kurulundan alınarak Bakanlık ve Başkanlık yetkisine devredilmiştir. 19.08.2007 tarihli yönetmelikte İl Müdür Yardımcılığı kadrolarına atanabilmek için, kurumda çalışma süresi, öğrenim durumu ve bazı unvanlarda belli bir süre çalışma şartı varken; 14.10.2010 tarihinde yapılan değişiklikle bu kriterler tamamen ortadan kaldırılmıştır.”
.
Bostan, “Yine 14.08.2010 tarihli yönetmelikte Merkez Müdürü atamaları için sınav şartı bulunmaktadır. Kurum, önce bir şahsı, atamada herhangi bir kriter aranmayan İl Müdür Yardımcılığı kadrosuna atıyor, daha sonra da bir alt unvan olan ve sınava tabi Merkez Müdürü kadrosuna gönderiyor. Böylece aslında sınav şartı olan bir unvana, üst düzeyden aşağıya indirme gibi göstererek, sınavsız atama yapmış oluyor. Bu yöntemin zorluğu veya uygulanan hülle yolunun yargıdan dönebileceği endişesiyle bu defa 08.06.2012 tarihinde yönetmelikte yapılan değişiklikle Merkez Müdürü atamalarındaki sınav şartı da kaldırılmıştır. Şu anda Kurumda ataması yapılan Merkez Müdürlerinin tamamı bu yöntemle atanmıştır. Yine aynı yöntemle sınava tabi Şube Müdürü kadrolarına da atamalar yapılmıştır. Bu duruma mutlak surette bir çözüm bulunması ve bu tür atamalardan vaz geçilmesi gerekmektedir” diye konuştu.
.
Bostan, “Bunun yanında illerde açılan yeni SGK Merkezleri adeta bir sürgün yeri, cezalandırma aracı olarak kullanılmaktadır. Bazı İl Müdürleri özellikle üyelerimizi, merkez müdürlüklerine yani ilçelere, süreli veya süresiz olarak görevlendirme ile göndermektedirler. Adana’da görevlendirilenlerin %90’ı sendikamız üyesidir; atanan il müdürü Türk Büro-Sen’i bitirmekle mi sorumludur? Öyle ki, hastanede yatarak tedavi gören, kanser hastası Sakin ÇETİN’e tayin emri, hasta yatağında tebliğ edilmiş ve adı geçen Sakin ÇETİN göreve başlamadan hastanede vefat etmiştir. Bu durum basına da yansıdığı için özellikle isim vermekte bir sakınca görmüyoruz” şeklinde ifade kullandı.
.
666 Sayılı KHK’da yapılan değişikliğin kurum çalışanlarını mağdur ettiğini belirten Bostan, “Öncelikli olarak 666 sayılı KHK ile kurum çalışanlarının fazla mesai ve ikramiye ödemeleri kesilmiş, Kurum, tüm ülke vatandaşlarına hizmet sunmak için mesai mefhumu tanımaksızın görev yapan çalışanlarının özlük haklarını korumakta isteksiz davranmıştır” diye ifade etti.
Çalışanların kurum yönetimine güveninin kalmadığını belirten Bostan, “Yaptığımız ankete 37 ilde toplam 3249 kişi katıldı. Ankete katılanların %86,6’sı Kurum yönetiminin adil olmadığını düşünüyor. %90,7’si hak ettiği unvanlara ulaşacağına inanmıyor. %91,1’i atamalarda liyakat ve birikime önem verilmediği yönünde görüş bildiriyor. Yıl içinde yapılan il müdür yardımcılığı ve merkez müdürlüğü atamalarında, ankete katılanların %91,7’si atananların makamlarını hak etmediğini düşünüyor. Çalışanlarının %90’ı görev yaptığı Kurumun adaletine inanmıyorsa, burada bir sorun olduğu açıktır. Bu nedenle yetkililer, çalışanlarla ilgili bu sorunları mutlaka çözmelidirler” şeklinde ifade kullandı.
.
Bostan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kurum kurallara değil, kurallar kuruma uyduruluyor. Gücünü Hakka ve adalete dayamayan yönetimler, çökmeye mahkûmdur. Bir yerde kurallar ve kanunlar için istisnalar, imtiyazlar ve ayrıcalıklar yaratılıyorsa, bu idarede zafiyet var demektir. Kişiler, benden olan-olmayan diye ayrılıyorsa, bu idarede yolunda gitmeyen bir şeyler var demektir. Bir Kurumda çalışanların %90’ı haksızlıktan, adaletsizlikten söz ediyor ve kurumuna güvenmediğini ifade ediyorsa, o Kurumun idarecileri, faaliyet raporunun başlangıç kısmında yer alan Kurumun vizyon ve misyonunu bir kez daha gözden geçirmelidir.”