BIST 100
11.359,01 -1,48%
DOLAR
41,0443 0,01%
EURO
47,6692 -0,26%
GRAM ALTIN
4.484,35 0,04%
FAİZ
39,26 -0,41%
GÜMÜŞ GRAM
50,97 0,04%
BITCOIN
111.946,00 0,53%
GBP/TRY
55,3072 -0,07%
EUR/USD
1,1605 -0,32%
BRENT
67,67 0,67%
ÇEYREK ALTIN
7.331,92 0,04%
İstanbul Parçalı Bulutlu
İstanbul hava durumu
27 °

Elin Avrupalısı..

Ülkelerin yaşam koşulları, şartları, ekonomileri ve standartlarının farklı olması o ülkenin sağlık politikalarının farklı olmasına neden olmaktadır.

Ülkemizdeki şartlara ve farklılıklara dikkat etmeden elin Avrupalısının giydiği elbiseyi kendimize uydurmak için elimizden geleni yapmaktayız.

Nedense; Avrupa’dan gelen her şey doğru olduğuna inanırız. Kendi doğrularımızı kullanmayız veya kullandırmayız. Geçenlerde yine bu sayfada bir yazı okudum. Yazıda dünya küçüldüğünü sınırların kaldırıldığını para gibi ürünlerde fikirlerde serbest dolaşım hakkı olduğu bu nedenle ellin Hollandalısı senin ülkende mal satıyorsa git sende onun ülkesinde sat diyor.

Elin Hollandalısı kendi ülkesinde satamadığı için senin ülkende cirit atıyor demek geliyor içimden.

Elin Avrupalısından optisyenlik eğitimine örnek verecek olursak; İspanyada 13 üniversitede devlet ve özel dahil optisyenlık bölümleri mevcutken, Hollanda da 2011-2012 eğitim yılında 570 öğrenci okumakta iken ülkemizde ise 35 üniversitede bu bölümlerin açılmış olup eğitim görenlerin sayısı da 1700 ulaştı. Bu arada acaba bizdeki okluların Avrupa’da denkliği var mıdır diye düşünmekteyim.

Elin Avrupalısı burada zincir mağaza açıyorsa yarın elin Avrupalısı ülkene optisyenlik yapmak üzere gelebilir.

Aynı yabancı doktor uygulaması gibi… Ekonomik şartlar ve uygulamalar sebebiyle bazen sağlıkta bazı önlemler alınmasına neden olabiliniyor. Örneğin, geri ödeme Kurumu olan SGK olduğu gibi göz branşında kota uygulamasını başlattı, (özel hastanelerde günlük muayene sayısı 40, devlet hastanelerinde ise 120 limit koydu.) böyle kısıtlamalar var iken bu kadar sayıda optisyenlik bölümü açılmasının mahiyetini anlamış değilim.

Bunun yerine mevcut meslektaşlarımıza, eğitim veren kurumlarla ortak çalışmalar yaparak günün değişen ve gelişen teknolojisini ile ilgili bölgesel zorunlu eğitimler tabi tutmakla daha modern uluslar arası standartlara ve konsepte bir yapıya getirilebilinir.

Günümüzde yaşadığımız sorunlardan anlaşılacağı üzere hangi bakanlığa tabii olduğumuza kesin olarak karar verilmiş değilken, daha bizim üzerimizden çok senaryolar yazılır ve oynanır. Eğer birlik ve beraberlik olmaz ise vay halimize, tek ses tek vücut olmanın zamanı gelmedi mi….

SAYGILAR

 

SAMİ TÜZÜN

Reklam

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Sami TÜZÜN 12.11.2013 14:49

Yazmış olduğum yazıya yorum yapmışsınız. Bu yoruma cevap vermemek haksızlık olur. Optisyenilk bölümü son sınıftasın eee şurada ne kakdı ki 5- 6 ay sonra mezunsunuz. Diplomayı aldığınız zaman hangi Avrupa ülkesinde hizmet vereceksiniz merak ediyorum. Yoksa avrupaya gitmeden avrupalı bir firmada görev mi yapacaksınız.Gittiğiniz ülkeyi bizde bildirinki belki sizi yanlız bırakmayız. Bu arada serbest piyasa ekonomisinden bahsediyorsunuz. Serbest piyasa ekonomisi senin ülkendeki ekonomidir. Avrupada öyle elini kolunu sallayarak burası serbest piyasa diye iş yaptırmazlar.

Yanıtla
Çağatay Gülümser 24.10.2013 00:54

Düşünmekle kalmayıp biraz da araştırma yaparsanız Avrupa ülkelerinde Optisyenlik veya herhangi bir bölümün denkliğine bakabilirsiniz. Her seferinde birlik olmaktan bahsediyorsunuz ama hep atalet içerisindesiniz. Serbest piyasa ekonomisidir bu; sen de gidersin, o da gelir. Milleti takip etmekten ziyade kendinizi geliştirmeye bakın ki olduğunuz yerde durmayın, ilerleyin.

Siz Ahmet’in bu ayki cirosu ne kadar diye düşünüp, gün içerisinde müessesine ne kadar müşteri geliyor acaba diye kontrol ederseniz olduğunuz yerde sayarsınız. Ahmet alır başını gider, siz de Ahmet’i kötülemeye, geleneksel perakendeciler pastadaki büyük dilimi aldığında ne yapacağız diye kara kara düşünürsünüz. Şu atalet halinden kurtulup bir an önce harekete geçin ki hem kendinize, hem optik sektörüne, hem de insanlara yararınız dokunsun. Yenilikçi olun!

Bir diğer nokta, açılan 1711 kontejyan konusunda kesinlikle size hak veriyorum. Sadece fizik bölümünden mezun olmuş bir akademisyen, 80 kişilik bir sınıfta bir optisyenlik bölümü öğrencisine ne katabilir? Bunu çözmek zor olmasa gerek. Eğitim kalitesi düşer ve bununla birlikte kendini yetiştirmiş kaliteli optisyen sayısı da bu doğrultuda azalır. Piyasada bir dünya kalitesiz optisyen bolluğu. Klişe olacak ama burası Türkiye. Her dakika ve her saniye ne olacağını kestiremiyorsunuz. Daha çok uzun olmadı, hatırlayın; 5193 sayılı ‘kanun’a rağmen tekrardan kurs açılmasına yönelik bir sürü insan umutlandı, tartışıldı. Onlarda biliyor ki, burası Türkiye.

Nazım Hikmet’in de dediği gibi: Ve daha ne yaşarız, başımızdan neler geçer kim bilir.

Saygılarımla,

Çağatay Gülümser
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Optisyenlik bölümü 2. sınıf öğrencisi

Yanıtla
Optisyenin Sesi Reklam