11:56 - 7.500 Çocuk üzerinde yapılan çalışma!
11:09 - Optik sektörü denetimlerden payını alıyor
09:25 - Robotun Gözlüklüsü
17:50 - Fielmann, 2030’a Kadar 4 Milyar Euro Ciro Hedefliyor
15:35 - Elektronik Evrak Dönemi Başladı! (Tarama yok)
11:18 - Mezunlar Çok, Kadrolar Yok!
14:57 - Birlik ve Dayanışma İçin Halı Saha Turnuvası
11:32 - META, EssilorLuxottica’ ya 3.5 milyar dolarlık yatırım yaptı...
13:30 - TOBB’den KOBİ’lere Can Suyu!
Ölüme meydan okuyan birçok kişi bu cesaretinin sağladığı öz güven ile hata yapar ve bu hatanın sonucunda ya canları ya da özgürlükleri ellerinden gitmiş olur.
18 Eylül 2018 - 10:03 'de eklendi.
Son zamanlarda hepinizin dikkatini çekmiştir. Bazı arkadaşlarımız belki çok önemli belki de artık nedenini kendilerinin bile hatırlamadıkları ancak yıkıcı tartışmalar içindeler.
Söylemlerinde cesaretin, kahramanlığın, “Roma’yı değil Dünya’yı yakarım!”ın çokça geçtiği, silahların kınından çıkarıldığı bu tartışmalar, sonuçta dostluklara, mesleki sosyal ve ekonomik gelişimlere zarar vermeye başladı.
Cesaret sözcüğü Türk Dil Kurumu’nda şöyle tanımlanıyor:
“Cesaret isim (cesa:ret) Arapça cesāret. 1. isim Güç veya tehlikeli bir işe girişirken kişinin kendinde bulduğu güven. 2. Yüreklilik, yiğitlik, yürek ve göz pekliği”
Şu var ki insanın sahip oldukları ile cesaret ters orantılıdır. Yani sahip olduklarınız artıkça cesaretiniz azalır. Çoğu zaman gençler ile konuşurken çok cesur olmanın, her zaman için en iyi seçim olmayabileceğini anlatmaya çalışırım. Ölüme meydan okuyan birçok kişi bu cesaretinin sağladığı öz güven ile hata yapar ve bu hatanın sonucunda ya canları ya da özgürlükleri ellerinden gitmiş olur.
Cesareti bireysel olarak bu şekilde tanımladıktan sonra STK’larda yönetici ya da büyük bir şirket sahibi veya genel müdürü olduğunuzu düşünün. Bu durumda çatışma sürecine girdiğinizde cesaretinizi kanıtladığınızı zannederek fevri olarak hareket etme hakkınız yoktur. Çünkü alacağınız kararlar ve uygulayacağınız eylemler sonucunda sadece siz değil temsil ettiğiniz kişi, kurum ve onlar belki de yüzlerce çalışan olumsuz etkilenebilecektir.
Halen görevde bulunan değerli başkanlarım çok iyi bilirler ki bugüne kadar yapılan tüm baskılara rağmen konfederasyon yönetiminde görev almadım. Çünkü ben saha adamıyım. Çatışmanın tam ortasında gerektiğinde risk almak zorunda kaldığım zamanlar olmuştur. İşte bu dönemde Konfederasyon için yapmış olduğum bu eylemlerde, eğer istenmeyen bir sonuç ortaya çıkarsa konfederasyonun bu nedenle zarar görmesini istemediğimden böyle bir yol izlemiş ve görev almamıştım. O dönemi birlikte yaşadığımız başkanlarım mutlaka hatırlarlar. Rahmetli Rıfat Küpeli’nin başkanlığında hazırlanan seçim listesine adımı yazdıklarında cephede iki komutanız ikimizi birden karargâha çekerseniz bu mücadeleyi kaybederiz demiştim.
Diğer taraftan benzer durum şirket yöneticileri için geçerlidir.
İstanbul’daki iş yerimi kapatıp emekli olmaya karar verdiğimde, hiçbir sıkıntı olmadan bıraktım. Yanımda çalışan personelimin geleceğini hazırladıktan sonra sıkıntı yoktu. Ancak ülke ekonomisine katma değer sağlayan ve yanlarında onlarca yüzlerce işçi çalıştıran müdür veya şirket sahipleri benim kadar cesur olamazlar. Onlar ülkelerine ve çalışanlarına karşı sorumludurlar. Cesaretle riske ettikleri kendi yaşamları değil, ailelerinin birer bireyi gibi olan çalışanları ve katma değer sağladıkları ülke ekonomisidir.
Yeniden güncel tartışmalara dönelim. Her cesaret gösterisi ve çatışma bir zafer için yapılır. Şimdilik gördüğümüz kadarıyla tartışmalardan çıkacak bir zafer olacaksa bu sadece Pirus Zaferi dir. Pirus zaferi, yıkıcı büyüklükte kayıplar pahasına kazanılan zaferin verilen kayıplardan sonra anlamsız hale gelmesini ifade eder.
Bazen arkada kalan bütünü korumak için geri çekilmek korkaklık değil strateji gereğidir.
Sorunları savaş ve çatışma ortamına girmeden engellemek veya çatışma ortamına girilmişse bu çatışmayı sonuçlandırmak için baş vurulan bir yöntem olan diplomasinin devreye sokulmasının zamanı geldi de geçiyor.
M:Ö 500’ de Wu devletinde yaşamış ünlü Çinli komutan, filozof ve askeri bilgenin “Savaş Sanatı” kitabında değindiği gibi “Gerçek zafer savaşmadan kazanılandır”.
Burada onlarca yılladır özlemini çektiğimiz birlik kanunu çıkmış ve birliğe karşı olan taraf tüm benliği ile kendini göstermişken dostlarımızın kendi aralarında girdikleri bu tartışma bir an önce bitmelidir. Zaman, yeni düşmanlıklar yaratmak değil, tersine daha da birlik olmak zamanıdır.
Selahattin Eyyubi bize yıllar öncesinden sesleniyor:
“Dostları ile uğraşanlar, düşmanları ile savaşamazlar.” Dinleyelim, hak verelim.
Turgut Çakar.
Fransa’da binlerce çocuk üzerinde yürütülen kapsamlı bir araştırma, çocuklarda hızla artan miyopi sorununa karşı geliştirilen yeni nesi...
Bakanlık kaynakları, kayıt dışı ekonomiye karşı sıkı denetimlerin devam edeceğini ve 2025 yılı sonunda hedeflenen tahsilat rakamlarına ...
Mesleğimizde her müşteri bir hikâye getirir. O gün kapıdan giren müşteri ise bana, yaptığımız işin ne kadar değerli olduğunu yeniden ha...
Fielmann, orta vadede hedeflerini de yükseltti. Şirket, yıllık bileşik büyüme oranını (CAGR) yüzde 10 seviyesinde tutarak 2030 yılına k...
Fransa’da binlerce çocuk üzerinde yürütülen kapsamlı bir ara...
Bakanlık kaynakları, kayıt dışı ekonomiye karşı sıkı denetim...
Mesleğimizde her müşteri bir hikâye getirir. O gün kapıdan g...
Fielmann, orta vadede hedeflerini de yükseltti. Şirket, yıll...
SGK, MEDULA Optik’te evrakların yalnızca elektronik ortamda ...
Türkiye’de her yıl binlerce optisyen mezun olurken, kamu kur...
Gaziantep Optikçiler Derneği, sektördeki dayanışmayı pekişti...
Meta kesenin ağzını bir açtı, kapatmak nedir bilmiyor. Mühen...
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), küçük ve orta ölç...
ABD’nin 2 Nisan’da açıkladığı “karşılıklı gümrük tarifeleri”...
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.