Mürettebata sesleniyorum- Sami Tüzün

İçimdekileri ve düşündüklerimi sizler ile paylaşmam gerektiği inancındayım.

Bu güne kadar mesleki hainler tarafından yapılan saldırılara sessizliğini bozmayan uzun zamandır mesleki örgütte yönetiminde bulunarak bu gemiyi batmasına sessizliği bozmadan seyreden, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığı ile olacaklara çözüm getirmeyen meslektaşlarım bizlere daha çok hainlik mi yaptılar yoksa?

Bakıyorum alıngan meslektaşlar eteğindeki taşları dökmeye başladılar. İnsanlar düşündüklerini karşısındaki kişilerin görüşlerine zıt dahi olsa söylemezlerse gerçek doğru bulamaz. Aslında ben her meslekte olduğu gibi bizde de çatlak seslerin ve düşüncelerin olması o mesleğin temsilcilerine doğru yolu göstereceğine kanaatindeyim.

Muhalif olmak doğruyu sadece ve sadece kendilerinin olduğu anlamı çıkmaz. Eleştirelim eleştirilmek bizden bir parçamızı yok etmez.

Meslek temsilcileri, Sağlık Bakanlığının Reklam Kuruluna gönderdiği yazı hakkında her halde bir girişimde bulunacaklardır. Onlar mesleki örgütlüğünü gereğini yaparken birkaç satırla düşüncelerimi sizlere yazmak istedim.

Mesleğimizin icra için optisyenlik diploması olmak zorundadır öyle mi öyle.1992-1993 yılında Sağlık Bakanlığınca kurslar düzenleyerek bizlere bu imkân tanındı bunu hepimiz biliyoruz. Şimdi gerek devlet gerekse özel vakıf üniversitelerinde sağlık meslek yüksekokullarında optisyenlik bölümleri açmak suretiyle gemimize yeni neferler, mürettebatlar katılmaktadır. Kanunda ve yönetmelikte optik ürünleri reçetesiz satılmaz diyor ve göz hekimleri tarafından yazılan reçeteler reçete defterine yazılması gerekmektedir hükümleri de yer almaktadır. Bunları yapmaz isek Sağlık Bakanlığının İl Müdürlüklerince gerekli işlemler yapılmaktadır.

Soruyorum siz değerli meslektaşlarıma ve sektör temsilcilerine, gözlük tedavi edici bir araç değilse niye bu kanun bu yönetmeliklere uymak zorundayım.

Niye ben Sağlık Bakanlığının Çekirdek Kaynak Yönetim Sistemine kayıtlıyım, niye Sağlık Bakanlığın Tıbbı Cihaz Yönetmeliğinin 4’üncü maddesinin k fıkrasına göre;

“Tıbbi cihaz (cihaz): İnsanda kullanıldıklarında aslî fonksiyonunu farmakolojik, immünolojik veya metabolik etkiler ile sağlamayan, fakat fonksiyonunu yerine getirirken bu etkiler tarafından desteklenebilen ve insan üzerinde:

1) hastalığın tanısı, önlenmesi, izlenmesi, tedavisi veya hafifletilmesi,
2) yaralanma veya sakatlığın tanısı, izlenmesi, tedavisi, hafifletilmesi veya mağduriyetin giderilmesi,
3) anatomik veya fizyolojik bir işlevin araştırılması, değiştirilmesi veya yerine başka bir şey konulması,
4) doğum kontrolü veya sadece ilaç uygulamak amacıyla imal edilmiş, tek başına veya birlikte kullanılabilen, amaçlanan işlevini yerine getirebilmesi için gerekiyorsa bilgisayar yazılımı ile de kullanılan ve cansız hayvanların dokularından da elde edilen ürünler dahil olmak üzere, her türlü araç, alet, cihaz, aksesuar veya diğer malzemeleri,” hükmüne tabiyim, niye TITUBB kayıtlı ürünler satmak zorundayım.

Yönetmelikleri ve kanunu önüme koydum sizlere daha buna benzer bir çok madde yazabilirim …..

Bir yıl önce meslektaşlarını eğitimsizlikle, bilgisizlikle, dolandırıcılıkla suçlayan meslektaşımıza gereken cevap seçimle verilmiştir. O yüzden ilgili kişileri ve kişiyi pek kaile almamak lazım. Neden mi kaile almayalım söyledikleri ile yaptıkları bir birini tutmuyor da ondan.

Geçmişte dernek yöneticileri arasında yaşananlar üzerinde durmaya pek gerek yok, eğer durmaya devam edersek mehter takımı gibi fazla ileriye gitmemiş olacağız.

Arkadaşlar mesleğimizde güzel şey oluyor artık; 24 adet dernek birleşti konfederasyonun temelleri güçlendi, kooperatifler kuruldu. Derneklere ve kooperatifler üye olunması için her türlü iletişim aracı kullanarak sosyal medyalar ile birbirimizi teşvik ederek bir birimize destek olmalıyız.

Meslektaşlarım; var mısın ilgili kişi ve kişilere gereken cevabı dernek ve kooperatiflere üye olarak birlik, beraberliğimizle tescilleyelim.

Bizler koltuk sevdalısı değiliz ekmek kavgasındayız.

Bazı insanlarda oturdukları koltuk gidince kendilerini çıplak hissedermiş. Çıplaklıklarını kendilerine uygun olan bir koltuk tahsis ederek örterler.

“Kişiliğini makamlardan alanlar, makamdan sonra kişiliksiz kalırlar.”  Hz. Ömer

Saygılarımla

Sami Tüzün