Bu hayat daha güzel olabilirdi, herkes beni sevseydi. (İlna ruht)
22 Temmuz 2023 - 10:28 'de eklendi.
Elini cebine her atışında umutlanıyorum. Para yerine tesbih, kredi kartı yerine arabanın anahtarı çıkıyor. Tezgahta duran silme beziyle Gözlüklerini silerken, Haruncuğum diyor. Piyasalar sıkışık. Herkes seçimleri bekliyor.
Seçimler bitti Zahit abi diyorum.
Yok yok bitmedi. Daha belediye seçimleri var. Asıl o zaman piyasalar açılır.
Bir ümitsizlik çöküyor üzerime. 3 ay önce aldığı progressiv cam için, siparişte ve sonrasında ödediği toplam 2500 liraya karşılık, canı sıkıldığında geldiği dükkanda tek taraflı olarak sohbetin dibine vuruyor. O konuşuyor, ben dinlemeye çalışıyorum. Etrafında iyi bir esnaf olarak tanınan bu araba kiralayıcısı, beni habire bir yerlere davet ediyor.
Sen kafa adamsın Harun. Ama bir oturup içemedik ya…
Abi, vakit yok diyorum. Kayınvalide rahatsız. Her gün hastaneye götürüyoruz.
Hastalık ve hastane işini özellikle dile getiriyorum ki; belki
Geçmiş olsun. Bir ihtiyacın var mı? Dur, şu benim borcum ne kadarmış bi ödiyim desin.
Nerdee? O,
Dün pavyona, Adana’dan bir kız gelmiş. Görsen ilik gibi. Numan’la beraber galiba gavurun kızı. Gece iş çıkışı alıyım mı seni dedim. Numan, izin vermez Zahocum dedi.
Benden nasıl bir tepki bekledi bilmiyorum. Herhalde benim o taraklarda bezim olmadığını anlayınca yoldan geçen birini göstererek birden konuyu değiştirdi.
Bak bak sen bu adamı tanıyon mu?
Sırt çantalı, orta yaşı geçkin bir adam.
Bu dedi Doktor Behnan bey.. Karıdan çocuktan ayrılmış bir garip adam. Buraya ilk geldiğinde aklı başında biri zannettik. Ortamlarımıza çağırdık. Pek bi gönülsüz davrandı bize. Sonra zamanla öğrendik ki, sıyırmış bir adam.
Eskiden de ara ara görürdüm, sırt çantalı, eski kot pantolonlu, kıvırcık ve kirli saçlı bu beyi. Pazarda, dolmuş durağında, çarşıda gezerken çokta fark etmeden yanımdan geçen bu adam, sözü edildiğinden beri her yerde daha çok karşıma çıkmaya başladı. Bunu şeye benzetiyorum. Eskiden Hyundai Atos diye bir araç almıştım. Kimsede yok zannederdim. ne zaman ben aldım, trafikte çokça bu araca rastladım ya, aynı onun gibi bir şey.
Bir gün hiç ummadığım bir şey oldu. Doktor Behnan dükkana geldi. Sırt çantasını yere indirdi. Açtığı ilk gözden bana mücevher kutusu içinde bir gözlük çıkardı. Kemik çerçeveli nylor bir gözlük.. Sapında Marithe- François girbaud yazılı, Üzerinde yüksek miyopi camlar olan eski ve kaliteli bir gözlük için burnundan tıslayarak konuştu.
Gözlerimi 1 sene önce çizdirdim. Gözlüğe artık ihtiyacım kalmadı diye düşünürken, gece yatarken gözümde çakmalar oluyor. Özellikle karanlıkta, gece tuvalete kalktığımda bir elektrik çakması gibi. Doktor göz arkasına baktı. Bir şey bulamadı. Güneş gözlüğü kullan dedi. Bunun camlarını değiştirebilir misiniz?
Elimdeki güneş camlarını gösterdim. Laciverte yakın içi antirefleli bir cam beğendi. Yarın alırım diyerek çıkacaktı ki;
Atölyem müsait. Beklerseniz yapar veririm dedim.
Sanki onunda beklediği buymuş gibi, hazır beklerken ne içersiniz soruma,
Oralet diye karşılık verdi.
Bizim çaycı da oralet olduğunu zannetmiyorum.. Başka bir şey söylesem..
Olmadığını tahmin ediyorum dedi. O yüzden oraleti yanımda taşıyorum. Sıcak suyunuz varsa bunu boşaltabiliriz diyerek, sırt çantasından çıkardığı bir poşet içindeki oraleti bardağa döküverdik.. Bir şey sormadan kendisi anlatmaya başladı.
Rahmetli babamla çay bahçesine ya da kıraathaneye gittiğimizde kendileri çay içerken bana sürekli oralet ya da gazoz söylerlerdi. Eski gazozlar kalmadığı için ben de oralette devam kıldım..
Sonra poşeti uzattı.
Dahiliye mütehassısı olduğunu öğrendiğim Behnan bey’e sırt ağrılarımı soracakken, o sizde oralet içerseniz eşitlenmiş oluruz. Ben eşitliğe özgürlükten daha çok inanırım.
Gözlüğü bıraktım bir kenara.
Karşılıklı oraletlerimizi içiyoruz.
Şu sırtımda bir ağrı var…..Omuzumdan bel bölgesine kadar olan bölgeyi gösteriyorum. O ise ilk geldiğimde benim ben olduğumu bilmeden beni tarif eden bir berber, kente yeni gelen yabancılarla ilgili şikayetini dile getirirken şunları söylemişti. Benim için diyorlarmış ki; adam dağı, taşı seviyor, insanı sevmiyor; ağacı kurdu kuşu seviyor, insanı sevmiyor; Motoru, elektrik şalterini seviyor, insana selam vermiyor; Jenaratörlüyle aşk yaşıyor, gözlüğüyle konuşuyor, sandalyesinin hatırını soruyor, insanı sevmiyor. Denizden yakaladığı bir balığa şefkatle davranıyor, Çok keyif aldım Harun bey. Benim için hiç kötü bir şey söylememişler.
Bir yudum sonrası;
İnsanı sevmediğim yalan. Bu sadece insandan gelecek tehlikelere karşı korunma içgüdüsü. Geçmişimi Bilmedikleri için bunu söylemeleri kolay. Kurdu kuşu sevip, insana kayıtsız kalmak mümkün mü?
Ne münasebet diye hak veriyorum. Olur mu öyle şey?
Olur tabi diyor. Her şeyi sevip insanı sevmemek elbet mümkün..
Ne diyeceğimi şaşırdım. Pandemi döneminden beri uzun süredir ihmal ettiğim sırt ağrılarımla ilgili biraz bilgi almak isterken, o konudan konuya atlıyor.
Askerlik te koca tümen de bir yahudi olan ben vardım. Soyadım dışında kimse beni ayırt edemezdi. Çok göze batan bir rengim yok, Türkçem bir çoğundan iyi, aynı zamanda sünnetliyim.
Sonra durdu. Ne söyleyecek diye bekliyorum. Sonra dayanamadım
Eee? dedim.
Bir şey hatırlamış gibi,
Ha! dedi. İşte hanım öldükten sonra çocuklar, yeğenler hep yurt dışına gittiler. Beni de çağırıyorlar. Belki giderim…
Sohbetimiz sıkıntı vermeye başladı. İlgimi gözlüğe yönelterek şablon çıkarmaya, camları kesmeye başladım. Arada geriye doğru esneyip sırtımın ağrılarını gözüne sokmaya çalışıyorum.
Yeni açılan meyhaneye gittin mi? Mezeleri çok güzel.
Sırtım dönük cevap verdim.
Pek akşamları çıkmıyorum.
Ben de gitmedim dedi. Gidecektim Meyhanecinin adının Muhammed olduğunu duyunca vazgeçtim. İnançlı biri değilim ama ”Muhammed , bana bir 35’lik ver ”demek tuhafıma gitti.
Mezelerinin güzel olduğunu nerden biliyorsunuz?
Bilmiyorum dedi. Onu ben yakıştırdım. Öyle olmalı. Ama belki de değildir.
Bu son sözleri söylediğinde çantasına gözlüğü kutusuyla beraber yerleştirmiş, fermuarı çekiyordu. Ben iyi günler, yine bekleriz demeye kendimi hazırlanırken o, B vitamini al, denizde sırt üstü yüz, biraz da fırsat buldukça yürü. Bir şeyin kalmaz dedi. Çantasını sırtlayıp dükkandan çıktı.
Metin Turanlı
Yazarın diğer yazılarını okumak için tıklayınız |
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Kod8 Yazılım Teknolojilerinden Optik Mağazaları İçin Yeni Dö...
Bu söyleşi çok ses getirecek. Mutlaka izleyin. Odaların ve B...