Maradona ve Tanrının tokadı

Yetenekleri ile parlayıp, topluma rol model olup, hukukta da kamuya mal olmuş kişi statüsüne yükselenlerin topluma karşı sorumlulukları da ağırlaşmakta.

Bu ağırlığı layıkıyla taşıyanlar ise toplumda çeşitli unvanlarla ödüllendirilmekte.

Sistem ödüllendirmeyi farklı tanımlarla betimlemekte.

Fair Play; spor branşında doğan bir kavram. Özellikle sportmenliği, centilmenliği, dürüstlüğü, hakkın, hukukun tesisini teşvik eder.

Toplumun ikiyüzlülüğüne atılan tanrının bir şamarı olarak değerlendirilmedi nedense topa elle yapılan o meşhur müdahale.

1986 Dünya Kupasının lekeli sportif zaferinin ülkece kabulü, belki de 1982 Nisan’ında Falkland https://www.karar.com/falkland-savasi-1500461 karasularına gömülen toplumsal onurun rövanşist duygularla tatminini sağlasa da bu bir kazanımdan ziyade, toplumsal değerlerin çöküşünü yani “Başarıya ulaşmada her yol mubahtır” düsturunun egemenliğinin ilanı oldu aslında.

Ülkesinde yaşanan istikrarsızlık, yolsuzluk ve tüm toplumsal ezilmenin arkasında böylesi bir zihniyetin etkisinin olmadığı söylenebilir mi?

Ve en acısı; Fair Play’ın yeşil çimlere gömülmesi sonrası yükselen efsanevi şöhretin uyuşturucuyla taçlanmanın alkışlanması oldu.

Zenginliğin, şöhretin tüm ahlaki değerlerin üzerini örtmesinin olağanlaştırıldığı sanal dünyada, hak etmediğimize inandığımız tüm musibetlerin doğmasına beslenmesine ve büyütülmesine göz yuman bizler değil miyiz?

Sahtekarlıkla elde edilen kazanımları, başarıları dışlamadıkça, kabullenmedikçe, reddetmedikçe, bu ikiyüzlülükten kurtulmadıkça refahı da mutluluğun hazzını da tatmak mümkün olmayacak.

Büyük bir futbolcuyu mu? yoksa büyük bir sahtekâr keş’imi kaybettik? doğruyu doğru tartışalım ki doğruya doğru varabilelim.

Saygılarımla,

Hakan Ertunk
Gözlükçü