Bu yazıyı uzman eğitici olarak değil Anadolu Federasyonu adına yazıyorum. Zira tüm bu çalışmalar sırasında istihareye yatan bir uzman eğitici değil, tersine her zaman uyanık olmak zorunda olan bir meslek örgütü yöneticisiydim.
08 Kasım 2016 - 22:45 'de eklendi.
02/11/2016 tarihinde İstanbul Ticaret odası Gözlükçüler ve Saatçiler Meslek Komitesinin ev sahipliğinde Optometri konulu bir toplantı düzenlendi.
Bu toplantıda sırasıyla akademisyenler ve dernek temsilcilerinin optometri konusunda fikirlerini beyan etmeleri ve bundan sonra izlenecek yol haritasına katkı sağlaması amaçlanmıştı.
Toplantı kararı alındığı günden salona girdiğimiz zaman dilimine kadar tanıdık herkes benden kavgaya sebebiyet verecek herhangi bir söylemden uzak durmam konusunda ricada bulundu. Tümüne, “Bu dernekçilik değil, kamu ve meslektaş yararı adına bir toplantı. Ben hazırlığımı yaptım, güzel bir fikir alışverişi yapılacak. Belki de hayırlı bir sonuca ulaşırız” diye cevap verdim.
Toplantıda son iki konuşmacı Sayın Aydın ve bendim. Sayın Aydın’dan sonra kürsü aldım.
Ne acıdır ki Sayın Aydın herkesin benden beklediği gibi bir konuşma yapmayı tercih etti. Optometri konusunda konuşmayı değil de kendi dernek faaliyet raporunu sunmayı ve muhaliflere çatmayı tercih etti.
Konuşma sırası bana geldiğinde suçlamalara (karalamalara) cevap verme durumunda kaldım. Kürsüden indiğimde bir grup genç “Söylediklerinizi ispata zorunlusunuz. Bugüne kadar üniversitelerde yapılan toplantılarda sizin ve grubunuzun hakkında söylenenlerin tam tersini iddia ettiniz. Bunu ispatlamak zorundasınız.” Dedi. Aynı zamanda bir öğretim görevlisine diyalog kanallarının açık tutalım dediğimde, öncelikle aramızdaki güven sorununun çözülebilmesi gerektiğini söyledi. Önceden hiçbir görüşmemiz, tanışıklığımızın olmadığı bu hoca, belli ki bunca zamandır aynı türden konuşmalara maruz kaldığı için hakkımda son derece ön yargı geliştirmişti.
Gelişen iki sebepten dolayı bu yazıyı kaleme almak gerekliliği ortaya çıktı.
Yazının geri kalan kısmına başlamadan önce Sayın Aydın Yönetimindeki kurulun meslektaşlarına nasıl baktığını görmek gerekiyor.
Meslektaşları için bu sıfatları yakıştırmak ne derece doğrudur, takdir sizlerin.
Başka bir konu: Sayın Aydın konuşmasına Sayın Nejat Kayın’ı optometri için yapmış olduğu çalışmalardan dolayı tebrik ettiğini söyledi. Sayın Kayın’ın bu iltifata layık olduğu konusunda kimsenin aykırı bir düşüncesi yoktur.
Fakat sanırım Sayın Aydın’ın, Sayın Kayın’ı İstanbul’daki bir ECOO toplantısında ilerleyen yaşına rağmen salona girmesine izin verilmediğini ve o gün toplantıyı boykot ederek Sayın Kayın’ı evine benim götürdüğümü unutmuş olmalı. O günün canlı tanıkları bulunmaktadır.
Konuşmasının devamında Sayın Aydın Türkiye 1. Uluslararası Optik Forumu başarı ile düzenlediklerini söyledi.
Bu toplantıda Sayın Zeynel Çakırlar Alman konuşmacı Sayın Hilmar Bussacker’e “Avrupa diploması eğitiminde kullanılan kitaplara nasıl sahip oluruz?” diye bir soru yöneltti.
Sayın Bussacker kitapların tercümesinin maliyetli olduğunu ve bu maliyet karşılanılırsa kitapların seve seve verileceğini söyledi.
O günden sonra sayın Aydın’ın yönetimindeki dernek birçok ECOO ve iftar toplantısı yapmış ama kitaplar için kaynak ayırmamıştır. Resimde görülen gibi birçok toplantı başarı ile Türkiye’de yapılmıştır.
Bu kesinlikle doğrudur. Fakat bu ve diğerleri de broşürlerde gördüğünüz gibi masrafları sponsorlarımızın katkıları ile yapılmıştır.
Konuklar, diğer ülkelerde olduğu gibi katılım ücreti ödememiş ya da masraflara katılmamıştır.
Bizim ülkemizde yapılan ve bize faydası olacağı söylenen bu toplantılar katılmak ve konuşulanları duymak en doğal hakkımız iken, bu toplantılara katılmak istediğimizde onay verilmemiştir.
Ayrıca toplantı hakkında bilgi istediğimizde bu çalışmaların derneğin kaynak, enerji ve gayretleri ile yapıldığı, sonuçların ilgili kurumlara gönderildiği söylenip, hiçbir veri bizlerle paylaşılmamış, taleplerimiz reddedilmiştir.
Sayın Aydın meslek içi eğitim yaptıklarını ve bizlerin buna da karşı çıktığını söyledi.
Katılım sertifikasında görüldüğü gibi bu eğitime katıldım. Verilen eğitimin en doğru çalışmalardan bir olduğu konusunda da OvO dergisinde yazdım. Fakat bu eğitim Sağlık Bakanlığı tarafından sakıncalı bulundu. Çünkü eğitim sadece “sağlık mesleği mensubu olan optisyen (gözlükçü)”ler için olmalı iken, eğitimin meslekten olmayanlara da verildiğini saptadılar ve dersi terk ettiler, desteklerini de çektiler.
Yukarıdaki iki belge, Sağlık Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurulu tarafından bu eğitimin sadece meslek mensuplarına verilmesi gerektiği yazılarıdır. Umardım ki gerçekten meslektaşlara verilen bir eğitim olsaydı ve herkes yararlanabilseydi. Bu şekilde yapılacak olan çalışmalara destek vermek gerektiğini savunuyorum.
Seviye beş ve seviye altı, Sayın Aydın’ın en çok üstünde durduğu konu oldu.
Tüm meslektaşlarım ve optisyenlik öğrencileri 5193 Sayılı Optisyenlik Hakkındaki Kanunu çok iyi bilirler. Optisyenin yetki ve sorumluluğu bellidir. Bunu dikkate alarak diyebiliriz ki eğer böyle bir standart hazırlanıyorsa zaten çıkması istenmiyordur. 5193 sayılı kanuna aykırı olarak hazırlanan standart için bakanlığın onay vermeyeceği kesindir. Bu standartın hazırlanması için derneğin kaynakları heba edilmiştir.
Optisyenlerin yetki ve sorumluluğunda olamayacak olan niteliklerin burada işi olmamalıydı
Gelelim optometriye… aşağıda Sağlık Bakanlığı görevlendirme kağıdı ve hazırun listelerini göreceksiniz.
O toplantıda, Optisyen-Optometri mesleğinin tanımı, görev, yetki ve sorumluluklarının saptanması için gerekli çalışma yapılmış, sonuç olarak Göz Hastalıkları Uzmanları ile anlaşma yapılarak hazırlanan taslak Bakanlığa teslim edilmiştir. Ne olduysa ondan sonra olmuş birileri sunulan taslağı beğenmemiş olacak ki diğer 11 meslek için torba kanununda yer açılmışken, optisyen-optometri konusu gündem dışı kalmıştır.
İlgili kanunun taslağı ve standart yapılanması görülüyor. Olabilseydi, optisyen-optometri mesleği burada yer alacaktı.
Sonuç olarak çok güzel bir şey planlamış olabilirsiniz ama uygulama yanlışsa birilerinin bunu düzeltmek için sizinkinden fazla emek sarf etmesi gerekir. Bunu tamir etmenin ne demek olduğunu düşünün. Muhalefet olmak pratik zeka, analitik düşünme ve emek gerektirir.
Hele ki tamir etmek zorunda iseniz…
EKSİĞİMİZ…
Ortak akıl
Sakin düşünebilme
Doğru yaklaşım
Çözüm odaklı diyalog.
Turgut Çakar
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Merhabalar.. öncelikle toplantının başından sonuna kadar orda bulunduğumu söylemek isterim.. optisyenim ve optometrinin ülkemizde nasıl bir konumda olacağının tartıldığı bir programa katılmayı çok istedim. Seminerde her konuşmacı optisyenin optometristin ve oftalmoloğun sağlık için birşeyler yapan kişiler olduğunu vurguladı. Ben bir sağlıkçı olarak programda dernek,yapılan faliyetler, meslek içi çatışmalar vs. kenara bırakılıp sadece optometri üzerine yoğunlaşılmasını isterdim. Ne olursa olsun sağlıkçılar olarak ülkemize halkımıza nasıl daha faydalı olacaksak ona göre; optometrist, optisyen ve oftalmologun tanımlarının düzgün şekilde ayrılıp kimsenin hakkı yenilmeden o yol üzerinde yürünmesi gerektiğine inanıyorum. Şu anda bu yolda yürümek için tek eksiğimiz ortak akıl,doğru düşünebilme,doğru yaklaşım, çözüm odaklı… Read more »