a balloon
Optisyenin Sesi
Optisyenin Sesi
Optisyenin Sesi Reklam
Optisyenin Sesi Reklam
Reklamı kapat
Optisyenin Sesi Reklam
Optisyenin Sesi Reklam
Reklamı kapat

Optisyenlik mesleğinin asli (temel) ve güncel meselelerine yaklaşımlar üzerine notlar (2)

Söylediklerim ve yazdıklarım, bu gün artık geri dönmek için çok geç kalınan bir noktada olduğumuz gerekçesi ile alay konusu bile olabilir, ben burada sadecebir tesbitte bulunuyorum.

31 Ocak 2015 - 19:17 'de eklendi ve 8676 kez görüntülendi. A+A-

Optisyenlik mesleğinin asli (temel) ve güncel meselelerine yaklaşımlar üzerine notlar (2)

kamilnurigizer

Bir önceki yazımızda, 5193 sayılı yasa ile, muvazaa olmaktan çıkarılıp, yasal zemine oturtulan “mesul müdürlük” kavramı ile mesleğimizin nasıl ters yüz edildiğini ve mesleğin bir sağlık mesleği olmaktan çıkarılıp nasıl sıradan bir ticaret şekline dönüştürüldüğünün üzerinde durduk.

Bir önceki (eski) zeminde meslek ehliyetli gözlükçüler tarafından ve bireysel işletmelerde sağlık endişesi öncüllüğünde icra edilirken, yeni dönemde büyük sermaye oluşumları tarafından ticaret zeminine çekilen getirisi yüksek! bir “sektör” halini aldı.

Elbette sürecin böyle evrilmesinden tek başlarına yeni oyuncular sorumlu değildi, özellikle 80’li yıllardan itibaren liberalleşen ülke ekonomisi ve yükselen pazar ekonomisi gibi kavramların zaman içinde sağlık sektöründeki yansımaları, şimdilerde eski tüfekler olarak anılan meslek ağbilerininde büyüme ve dolayısı ile de zenginleşme tutkuları ile başladı.

Ancak her şeye rağmen uzun yıllar meslek profiline bireysel işletmelerin hakimiyetleri yansıdı . 90’lı yıllara damgasını vuran değişim ise -çok sayıda müteşebbisin ruhsatlandırma furyasından nasibini alması oldu, bunu ikibinli yıllarda yasal düzenleme ile ikinci ruhsatlandırma dalgası ve bu vesile esasen haklarına (yıllar sonra) kavuşan okullu meslektaşlarımızın aramıza katılmaları izledi.

Buraya kadar herşey iyi gidiyor gibi idi. Özellikle devletin optik sektörüne (birim fiat bazında) bonkör yaklaşımları ve ucuz uzakdoğu kaynaklı girdiler sahayı oldukça karlı bir iş olarak okumaya katkı sundular.
Öte yandan yükselen teknoloji ve dünya ile entegrasyon! Markalar ile tanışma mesleğe olan ilgiyi meslek dışından girişimciler için daha da cazip kıldı. Usta meslek adamlarının yerini otomatik makineler ve satış temsilcileri aldı. Artık işin tezgahı mutfağının önüne geçmişti ve hiç kimse sizin ne kadar usta olduğunuzla ilgilenmiyordu. Prim sistemleri ve hediyeler, işletmelerde ve toptancılık zemininde yaygın uygulamalar halini aldı.

Ne varki herşeye rağmen “ruhsat sayısı” azdı, öyle olunca da okullar birbiri ardına açıldı. Okullar açıldıkça mesleği icra edenlerin profilide iyiden iyiye değişti. Okumuş olmak artık (hayatın pek çok alanında olduğu gibi bu meslekte de) pek itibar getirmiyordu, birileri okulların çoğalmasından sadece daha ucuz ruhsat kiralamayı! ve daha rahat dükkan açmayı anlıyordu. İnternet ortamında, biz bu mesleğin gerçek sahipleriyiz diyen genç meslektaşlarıma ise, mağaza sahipleri en galizinden küfürler eder oldular. Çoğu mekan! sahibi optisyenlerin aldıkları ücretleri başka başka mesleklerde alınan maaşlar ile kıyaslamaya başladılar hepsinin gönlünde mesul müdürlerin burnunun sürteceği (yaklaşan) günlerin özlemi vardı.

Ama birşey gözden kaçırılıyordu, onlar mesul müdürlerine verdikleri yada kendilerince vermek zorunda kaldıkları maaşları düşünedursunlar meslek artık gitgide bambaşka bir mecraya kayıyordu. Artık özellikle büyük şehirlerde birkaç mağazanızın olması eskisi kadar güven vermiyor, bazen de tersine riskinizi arttırıyordu, çünkü birilerinin çok daha fazla mağazası ve çok daha büyük hedefleri vardı. Ve bu hedeflere onları taşıyacak kadar da sermayeleri!
Dükkan tutmak için verilen hava paraları, hastane yada tıp merkezi karşısında pozisyon almak için ödenen astronomik kiralar, çılgın dekorlar için ödenen bedeller, hasta taşıması için anutçulara verilen paralar hiçbiri önemli değildi ama bu ruhsat sahiplerine verilen paralar, ah o paralar ne kadar da çoktu. Oysa hiç kar etmeselerde o dünya markalarını legal ve illegal yollardan da olsa vitrinlerine koymak için ne büyük sıkıntılara giriyorlardı. Bütün yük onların sırtındaydı, onlar olmasa bu optisyenlerin hali niceydi, ne yerlerdi ne içerlerdi kim onlara iş verirdi.
Peki ya durum böylemi, mesul müdürlük kavramı olmasaydı bu gün tartıştığımız hangi konu, problem olarak doğmak ve karşımıza çıkmak imkanı bulurdu.

Gözlük kılıfları üzerindeki naif mağaza isimleri dışında reklam diye bir derdiniz olurmuydu, cemiyetlerimiz temsil ettikleri zümreler yüzünden ayrışmaya mı giderdi, oda olma maceramız bu haldemi olurdu, birileri çıkıp devlet gözlük ödemelerinden vazgeçsin bizim bu işe ayıracak vaktimiz yok diyebilirlermiydi, vitrinlerin hali üç al bir öde mi olurdu. Meslek, meslek adamlarının elinde kalabilseydi ortalıkta mesleğin saygınlığını koruyacak insanlar olurdu. Gözlükçü ve optisyenlerin hakları için uğraşan insanlara donkişot gözüyle bakılırmıydı.

Söylediklerim ve yazdıklarım, bu gün artık geri dönmek için çok geç kalınan bir noktada olduğumuz gerekçesi ile alay konusu bile olabilir, ben burada sadecebir tesbitte bulunuyorum.

Her zaman söylediğim bir konuyu tekrar ifade etmek ve yaklaşan bir tehlikeden müteşebbis arkadaşları haberdar etmek istiyorum. Mesul müdürlerinizle ve onlara verdiğiniz ücretler ile uğraşacağınıza (özelliklede birden fazla mağazası olupta bir türlü mevcut yasal düzenlemelere dahi uymak konusunda gönülsüz olan “meslektaşlara” sesleniyorum) kanunumuzun ve yönetmeliğimizin personel maddesini tekrar tekrar okuyun, o zaman en azından, kendi kendinizi ihbar edecek şekilde “satış elemanı” aradığınızı beyan eden ilanlar vermezsiniz diyorum. Ne demek istediğimi anlayan anladı, anlamayan iyi niyetliler ise ne demek istediğimi cemiyetlerine sorsunlar, en azından yarın öbür gün canları yanmaz dernekler ne işe yarıyorlar diye serzenişte bulunmazlar.

Bir sözümde optisyen kardeşlerime, birileri yukarıdada söylediğim üzere çoğalıp işsiz kalmanızı ve size sunulan köleliğe razı olacağınız o güzel günleri beklerken birileride sizi öncelikle kamuda istihdam edip ayak altından çekilmenizi sağlamaya, sizlerinde rıza ve talebinizle yardımcı oluyorlar, arzu bu noktada olmasada sonuç buraya çıkıyor. Daha öncede söyledim sizler iki sene meslek derslerinizi reçete kontrol etmek için okumadınız. Öte yandan bir yanlış başka bir yanlışla giderilemez, göz kliniklerinde muayene öncesinde bazı testlerin yada uygulamaların ve hatta ölçümlerin ehliyetsiz kişilere yaptırıldığı kepazeliği maalesef bir gerçek, iyide bununla mücadele bunu biz yapalım demekle mi aşılacak, burada da yardımcı optisyen gibi garip ifadelerle kendini bulan bir optometri sevdası kokusu alıyorum ki bu apayrı bir yazı konusu.

Bu nedenle genç optisyen kardeşlerimin olmaları gereken zeminde bulunmaları, 5193 sayılı yasada işaret edilen yetki ve sorumluluklarına sahip çıkmaları yönünde verilecek mücadeleler için desteğim tam iken, maalesef optisyenlere kadro adı altında yürütülen çalışmalara destek ver(e)miyorum. Bu tavrım ise, cesaretini sizler o kadrolara layık olmadığınız için değil, esasen sizlerin yarınların gözlükçülüğüne sahip çıkacak kadrolar olmanız gerektiğine olan inancımdan alıyor.

Peki bunlar nasıl olacak…
Nüfus kriteri çözümmü… (O da ne!)
Yardımcı yada stajyer optisyenlik nedir olabilirmi…
Reklamlar konusu nedir nasıl çözülür, neresindeyiz…
Devletin sağlıkta rolü nasıl değişti nereye gidiyor…
Farklı gönüllerde farklı mesleki tanımlar…
Cemiyetçilik ve gözlükçülerin cemiyetçilik karşısındaki duruşları…
Meslektaşlar arasında yeni bir kavram Kooperatifler…
Yüksek enflasyondan düşük enflasyona geçişin sonuçları…
Meslek içi eğitim (kimlere, neden ve nasıl)…
Neden oda olamıyoruz, yada nasıl oluruz…
Herkesin derdi SGK neden zam yapmıyor…

Haydi hayırlısı  (devam edecek)

 

NURİ GİZER

 

Etiketler :
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
Yaşamın Değeri Yaşamın Değeri

Tutum bir seçimdir. Mutluluk bir seçimdir. İyimserlik bir seçimdir. İyilik bir seçimdir. Vermek bir seçimdir. Saygı bir seçimdir. Yaptı...

Ağrı’da 53 bin 500 kaçak güneş gözlüğü ele geçirildi Ağrı’da 53 bin 500 kaçak güneş göz...

Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde metruk bir binada yapılan aramada, gümrük kaçağı 53 bin 500 güneş gözlüğü ele geçirildi....

Optisyenlik Müzesi ve Kütüphanesi açıldı Optisyenlik Müzesi ve Kütüphanesi açıldı...

Sivas’ta optisyenlik mesleği için önemli bir adım atıldı. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi ve XX. Bölge Kuzeydoğu Optisyen ve Gözlükçüler ...

Almanya Türkiye’yi örnek aldı! Almanya Türkiye’yi örnek aldı!

Sağlık ticareti: AOK ile e-reçete pilot projesi- 73 milyon kişiye yasal sağlık sigortası sağlamaya devam edebilmek için 1 Temmuz 2027'y...

HABER HAKKINDA GÖRÜŞLERİNİZİ BELİRTMEK İSTERMİSİNİZ?(Yorum Yok)
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Hocaoğlu Optik
SON EKLENEN HABERLER
Yaşamın Değeri Yaşamın Değeri

Tutum bir seçimdir. Mutluluk bir seçimdir. İyimserlik bir se...

Ağrı’da 53 bin 500 kaçak güneş gözlüğü ele geçirildi Ağrı’da 53 bin 500 ...

Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde metruk bir binada yapılan ara...

Optisyenlik Müzesi ve Kütüphanesi açıldı Optisyenlik Müzesi ve Küt...

Sivas’ta optisyenlik mesleği için önemli bir adım atıldı. Si...

Almanya Türkiye’yi örnek aldı! Almanya Türkiye’yi ...

Sağlık ticareti: AOK ile e-reçete pilot projesi- 73 milyon k...

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Kutlu Olsun 1 Mayıs Emek ve Dayanışma...

Tüm zorlukları aşmak, daha güzel günlere ulaşmak için birlik...

IBAN’a para gönderme cezası IBAN’a para gönderm...

Artan POS cihazı komisyonları nedeniyle müşterilerden ödemey...

Mart Ayı Katılım Payı Ödemesi Mart Ayı Katılım Payı Öde...

Mart ayına ait optik katılım payı fatura bedelleri çalıştığı...

İthalat denetimlerinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri semineri İthalat denetimlerinde ya...

DIŞ TİCARETTE RİSK ESASLI KONTROL SİSTEMİ (TAREKS) ÜZERİNDEN...

Maliye esnafa koştu! Maliye esnafa koştu!

Hazine ve Maliye Bakanlığı KDV istismarını önlemek için hazı...

Güneş Gözlüğü Bir Aksesuar Değildir! Güneş Gözlüğü Bir Aksesua...

Başkan Küçüker, “Güneş gözlüğü bir aksesuar değil, göz sağlı...

Magazin HABERLERİ
Web TV