25 Ocak 2013 - 1:20 'de eklendi.
Ülkemizde optometri eğitimine, dolayısıyla istihdamına karşı çıkanlar, alternatif çözüm önerilerini maalesef somut bir şekilde ortaya koymaktan kaçınmaktadır.
.
Bu zihniyet, yakın geçmişte optisyenlik eğitimine de karşı çıkmış, kurslarla hatta sadece sınavla meslek adamı yetiştirme modelini desteklemiş, yöntemini herkesin bildiği meslek adamı türetilmesine destek vermiştir.
.
”Alaylı eğitim” geleneğini temsil eden bu zümrenin, eğitime ve eğitimli meslek adamına muhalefet nedeni, mesleki yetersizliklerinin açığa çıkması ve mesleki yetkilendirmelerle saf dışı bırakılma korkusudur.
Bu cenahtakiler yabancı sermaye gelmeden önce de birtakım yerli sermaye sahiplerine benzer muhalif duruş sergilemiş aynı argümanlarla ve benzer bir dille mücadele etmiş fakat zaman içerisinde yenilikçi piyasa modeline kendileri de ayak uydurmak zorunda kalmıştır.
.
Sayın Nejat Kayın’ın çok değerli çalışmaları ve girişimleri bu alaylı zümreyi geçmişte oldukça rahatsız etmiş, çoğu kez istemeyerek de olsa çağdaş gelişimin önünde duramayarak zaman zaman çalışmalarına da destek vermek zorunda kalmıştır.
.
Sermayenin dini ve milliyeti olmaz. Dün milli sermaye karşısında mücadele edenler bugün yabancı sermaye korkusunu pompalamaktadır ki bunda da haklıdırlar!. Zira güçlü sermaye ile mücadele yöntemlerini öğrenmek, kendilerini geliştirmek yada yeni iş modelleri üretmek yerine, sonuç getirmeyecek mücadele yöntemleri peşinde koşmayı tercih etmektedirler.
.
Türkiye’yi ECOO ile ilk tanıştıran Ankara Fenni Gözlükçüler Derneği’dir.(O dönem dernek sekreteryasını yöneten Sayın Nejat Kayın’ın kişisel girişimleri neticesinde gerçekleşmiştir.) Geçmişte bu STK ile işbirliğinde bulunanlar konjonktüre bağlı olarak bugün nedense duruşlarını değiştirme gereği duymuşlardır.
Bu platformda fikri derinlik yaratma çabalarım maalesef tartışma uslubundan uzaklaşılarak yorumlanmakta, hatta çarpıtılmaktadır. Bu arkadaşlar maalesef alıntı yaptıkları sayısal verileri yansıtmak istedikleri fikri destekler mahiyette “yanıltıcı” bir formatta kullanmaktadır.
.
Yorumcunun yazısında kullandığı Hollanda örneklemesinde aktarmadığı en önemli detay Optisyenler ve optometristler, Hollanda’da tüm görüş testlerinin % 95’ten fazlasını yapmaktadır.
Gerçekleri saklamak, meslektaşı yanlış bilgilendirmek, mesleki geleceği yanlış yorumlamak öne çıkarılmak istenen “etik” duruşla hiç bağdaşmamaktadır.
Düşüncelerimi ve tahminlerimi Türk devletinin resmi kurumlarının açıkladığı sayısal verileri üzerinden yapmaya özen göstermekteyim. Genel kabul görmüş bilimsel gerçekler ışığında yapılan hesaplamalarla ortaya çıkan tablo, muhalif grubun “olmayan tezi” ile örtüşmediğinden konu daima saptırılarak yorumlanmaktadır.
.
Türkiye istatistik kurumu (TUİK) raporları ve
ADNS (Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi) 2011 verilerine göre ;
ERKEK ülke nüfusu = 37.532.954
KADIN ülke nüfusu = 37.191.315
40 Yaş üstü ülke nüfusu = 24.860.911 yani %33
.
Gözlükçüler “presbiyobinin” ne anlama geldiğini iyi bilir!. 40 Yaş üstü nüfusun oranı %33 olan bir ülkede toplumsal bir göz kontrolü yapılabildığı takdirde gözlük kullanma oranının % olarak hangi seviyelere çıkabileceğini tahmin etmek için müneccim olmaya sanırım gerek yoktur!. Kaldı ki hızla yaşlanan “presbiyobi namzeti” büyük bir nüfüs kitlesi bu örneklemede yer almamaktadır.
.
Gelişmiş ülkelerin göz sağlığı tabloları incelendiğinde nüfusun %50’sinden fazlasında refraktif kusur olduğu görülür. Sadece yukarıdaki sayısal veri bile aslında ülke olarak hangi pozisyon aralığında olabileceğimiz hakkında bize yeterli ipucunu vermektedir. Nüfusu Türkiye ile karşılaştırılabilir büyüklükte olan Almanya veri alındığında Türkiye’nin durumu daha net olarak görülebilir.
|
Türkiye
|
Almanya
|
Nüfus
|
75.000.000
|
82.000.000
|
Göz Hekimi
|
2.450
|
6.000
|
Optometris
|
|
16.000
|
Optisyen
|
5.000
|
20.000
|
Gözlük mağazası
|
5.000
|
10.100
|
1 Göz doktoruna düşen kişi sayısı
|
30.600
|
13.600
|
Gözlük kullanma oranı
|
%20
|
%64
|
Refraksiyon kusuru olan kişinin gözlük kullanmadığında ne gibi sorunlarla karşılaşabileceği hakkında bilgisi olmayanlar, ahkam kesmek yerine konu hakkında gerekli bilgiyi tanıdıkları bir göz hekiminden detayları ile alabilir!. Daha sonra tüm kaza çeşitlerinin istatistiklerini ve nedenlerini de inceleyerek görme sağlığının önemini daha doğru değerlendirebilir.
.
Meslek adamının görme sağlığını hafife alması aymazlık ötesi bir durumdur!.
.
Yapılan örneklemeleri çarpıtıp, laf cambazlığına soyunarak muhalefet etmek yerine, tutarlı, gerçek verilerle donatılmış bir teziniz varsa fikri tartışmayı derinleştirerek meslektaşın gelecek vizyonuna katkıda bulunmanız yarar sağlayacaktır.
Bu ülke yıllarca “sakatlarını” görmezden geldi, hala kamu mimari düzenlemelerinde görmezden gelmeye “özellikle” devam edilmektedir. Yaşam alanlarının sakata göre düzenlenmesi ve uygulamanın kurallara bağlanması bütçeye ciddi mali yük getirmektedir. Sakatı görmek demek gereksiz masraf demektir!. Bu nedenle “Görmezden gelmek” düşünce yapısı hakim bir durumdur. Sağlıkta israf ile tasarrufu birbirine karıştıranlar genelde bu tip düşüncedeki kişilerdir.
.
Gözlük kullanma oranının ülke nüfusu içindeki payının artmasının, SGK bütçesine getireceği yükü argüman olarak kullananlar gözlük giderinin genel sağlık harcamaları içindeki payını da açıklamakla yükümlüdür!. Gözlük ödeneğinin fazlalaşması meslektaşın zenginleştirilmesi yada kurumun soyulması değil toplumun hak ettiği kalitede sağlık hizmetini alması anlamına gelir.
.
Kraldan çok kralcı kesilen bu zihniyetin Maliye ve SGK bürokratları karşısında yanlış tezlerle masaya oturması neticesinde meslektaş ulusal sağlık bütçesinden hak ettiği payı da alamamaktadır.
Toplumsal gelişmişlik verilerinde kullanılan bir çok argüman mevcuttur. Bebek ölümleri, okur yazarlık oranı, ehliyet sayısı gibi gözlük kullanım oranı da bu referanslardan biridir.
.
Görmekle – Bakmak arasındaki farkı anlatmak için illa ki trenin geçmesi beklenmemelidir!.
.
Saygılarımla
.
Sabit Salman
24 YILDIR BU MESLEKTEYİM.ANCAK ŞU BİR GERÇEKKİ BU MESLEĞE GERÇEKTEN GÖNÜL VERMİŞ BİR İNSAN OLARAK ŞU AN YANIMDA OKULUNU BİTİRMİŞ DİPLOMA SAHİBİ 2 ELEMEANUM VAR AMMAVELAKİN SAYIN SALMAN BİZLER ONLARDAN DAHA İYİYİZ HİÇ KİMSENİN HAKKINI YEMEYE HAKKINIZ YOK.DİPLOMA DEMEK BU İŞİ DAHA İYİ YAPAR İCRA EDER ANLAMINDA DEĞİLDİR BUNUDA HERKES BİLİYOR .O AÇIDAN SİZİN BU YAZDIKLARINIZ BİR RASYONEL ÇÖZÜM OLMAMAKLA BERABER TÜM AVRUPADA BUGÜN ŞARTLARINDA TÜM MESLEK DALLARINDA KURSLARLA EĞİTİM VE SONUCUNDA BAŞARIYI HAKKETMİŞLER MESLEKLERİNİ İCRA EDİYOR .ONUN İÇİN LÜTFEN KENDİNİZİ 2 YILLIK BİR OKULDAN MEZUN OLUPDA PİYASADA BU İŞİ BİZ YAPARIZ DEMEYİN .SİZİN ELEMANINIZ YOKMU VARSA ÇIKARIN BAKALIM NEREYE… Read more »
Şu an optimetriye karşı çıkanlar diploma için açılmış kursa karşı çıkanlar değiller efendim.Bende optimetriye karşıyım ve o kursun açılmasınıda ençok isteyen.Okumaktan ve düşünmekten yoksun beyinler neden karşı çıktığımızı anlamıyorlarsa ulaşılmaz değiliz.Bazıları gibide Kimliğimizi saklamıyoruz.Bayanım ama delikanlıyım.Sorun anlatalım. Yazınızda çelişkiler var.Sanki siz tarafından kaleme alınmış fakat siz beyinden yazılmamış.Özür dilerim orta oyunculuk yerini servetler harcanarak sinamaya bıraktı. SAYIN MESLEKTAŞLARIM BUGÜN YABANCI SERMAYENİN TÜRKİYEYE YERLEŞMESİNE SEBEP VE ŞUANDA ONLARLA BİRLİK OLAN SAYIN ABDULLAH AYDIN’IN PEŞİNDEN GİTMEYELİM ARTIK. YAZIYORSAM YAZILARIMLA SAVAŞIYORSAM BU YANLIZ BENİM İÇİN DEĞİL.BEN BÜTÜN OLMA ZİHNİYETİYLE TÜM MESLEKTAŞLARIMA SESLENİYORUM. OPTİMETRİ İSTEYEN ABDULLAH BEY VE SADIK ADAMLARI YABANCI ÜLKELERDEN OPTİMETRİ MEZUNLARINIDA… Read more »
Sayın Çakar’ın ifade ettiği gibi “didişerek” değil düşüncelerimizi, korkularımızı, öneri ve tezlerimizi tartışmaya açarak sağlıklı yol alabiliriz.. Tüfek icad oldu mertlik bozuldu misali serbest piyasa düzeninde maalesef delikanlılık edebiyatı artık geçerliliğini yitirdi. Düello kuralları bile değişti. Umulmadık bir anda arkadan vuruluveriyorsunuz. Siz siz olun, sizi temsil edenlere “teslimiyetçilik” düzeyinde güvenmeyin!. Tabii ki Sayın Aydın’ın peşinden gidilmemeli. Bölünerek çoğalmanın sektöre bu güne dek hiçbir yarar getirmediğini herkes yaşayarak gördü!. Çeşitliliğin birlikteliği sağlanamadığı yerde tek sesliliğin monotonluğu, önce rehaveti, beraberinde de yok oluşu getirir. Bu nedenle topluluklarda farklılıklar – çok sesliliğin muhafazası önemlidir!. Meslek Yüksek Okullarının faaliyette olduğu bir ülkede hala “KURS”… Read more »
ESPİRİLERİNİZE HATIRLATINDA Bİ ARA GÜLELİM.
DÜŞÜNCELERİNİZDE BİRAZ DAHA OYNAYINDA BELKİ KABUL EDEN ÇIKAR HA NE DERSİNİZ.
SAYGILAR…
sayın sabit salman uyuşmazlığın var olması demek ETRAFINDA çok sayıda FARKLI çıkarlara sahip PAYDAŞIN TEMSİL EDİLMESİ anlamına geliyor YAZINIZ uyuşmazlıklar sayesinde yeni perspektifler açılıp kısıtlı ifade edilmiş BAKIŞ açılarınızla YÜZLEŞİLEBİLİNİR global düzeyden aile gibi mikro sosyal guruplara kadar uyuşmazlıkların çözümün de FARKLI AKTÖRLERİN RÖLLERİ bulunmaktadır bu röller söz uyuşmazlığın kendi çıkar düzeyinize ve kapsamına ve taraflarına göre TANIMLANABİLMEKTEDİR birlik te aktörler arasın da mutlak bir ETKİLEŞİM söz konusudur bu etkileşimin etkin bir şekilde gerçekleşe bilmesi ve SİVİL TOPLUM kuruluşlarının demokratik bir sistem içerisinde farklı paydaşlarla beraber hareket edebilmeleri için kaçınılmaz olan uyuşmazlıkların yönetimi gerekmektedir sebebler nedeniyle çok önemlidir UYUŞMAZLIĞIN VAR… Read more »
Sayın Yazıcı, Akademik bir makaleden “intihal” yazı ile cevap verirken kaynak göstermemiş olmanız soy isminizle hiç bağdaşmamış. Önce yazarına saygı gereği kaynağını ben yazayım ; STGM – STK Kapasite Geliştirme Eğitim Programı Çatışma Yönetimi Dersi – Dijan Albayrak Başlığı ise ; Sivil Toplum, Demokratikleşme ve Uyuşmazlık Yönetimi Makalenin içinden bir bölümü yansıttığınız için konu meslektaşlarımızca net anlaşılamamış olabilir, bu nedenle merak edenler yazının bütününe aşağıdaki linkten ulaşabilirler. http://www.siviltoplumakademisi.org.tr/index.php?option=com_content&view=article&id=585:uyusmazlik-yonetimi&catid=49:akademik&Itemid=113 Tavsiyem; olabildiğince akademik dilden arındırılmış kişisel görüş ve önerilerimizle fikri derinlik sağlamaya özen gösterelim. Unutmayınız ki 5000 meslektaşımızın ortak bir mesleki dili olmadığı gibi ortak bir eğitim birliği de mevcut değildir. Tartışmayı… Read more »
sayın salman sen kimi temsil ettiğini sanıyorsun 5000 meslektaşımızın ortak bir
mesleki dili olmadığı gibi eğitim birliğide mevcut değildir
bu bütün meslektaşlarımızı aşağılamaktır 5000 bin meslektaşımın hepsi
saygı değer meslektaşlarımdır BU ARKADAŞIMIZ GÖZLÜKÇÜ OLDUĞUNA
İNANMIYORUM DEĞERLİ DOSTLARIM YORUMU SİZLERE BIRAKIYORUM
Nedense bu platformda bir “temsil” takıntısı oluşmuş!. Kişilerin neyi? kimi? temsil ettiği beni ilgilendirmiyor, ben düşüncelerimi, önerilerimi ve bilimsel verileri ortaya koyarak bir fikri derinlik yaratmaya çalışıyorum, fakat bu nedense pek de sevimli gelmiyor!. Neden yazdıklarımı taraf olmadan anlamaya çalışmıyorsunuz? Hoşa giden yazı ve yorumlarıma nedense olumlu yada olumsuz bir yorum yapılmayıp sadece farklı bir perspektiften konuya yaklaştığımda neden tepki koyup ötekileştirmeye çalışıyorsunuz anlayamıyorum. intihal yerine gerçek fikirlerinizle bana cavep vermeye çalışırsanız yararlı olur. Siz 5000 gözlükçünün demografik dağılımı hakkında ne kadar bilgiye sahipsiniz bilmiyorum ama şahsi kanaatim tın tın durumdasınız. Sektörde; ilkokul, orta mektep, lise, MYO (boya markası değildir)… Read more »
ADAM GİBİ ADAM OLACAĞINA BİRAZCIK DELİKANLI OL
KORKUYORSUNUZ.. Yıllardır kuzu postuna bürünüp insanlarımızı kandırdınız.. Kıpırdadıkça batıyorsunuz. Diyalektik düşünceyle yani beyinleriyle görme yeteneğine sahip olamayanlar yazılarımdaki çözümü de göremezler. Yazınızın bütününe baktığımızda karşımıza çıkan profil İŞBİRLİKÇİLİKTİR.
Yazınızda ne diyorsunuz? “YENİ İŞ MODELLERİ ÜRETMEK” Böylece yabancı sermaye ile mücadele edecekmişiniz. Demek ki sizin RASYONEL ÇÖZÜMÜNÜZ buymuş. Sizin yabancı sermayeye karşı mücadele anlayışınız ile sektörümüzün çok iyi tanıdığı Sn. Aydın’ın hocası Sn. Hayrettin Zengin’in görüşü olan “İŞ YAPI MODELİ” ile birebir örtüşmektedir. ECOO’nun yanında sermayeye karşı mücadele edeceksiniz. ÇOK KOMİKSİNİZ. Zor iştir işbirlikçilik. Herkesin yapabileceği iş de değildir.
SİZ KİMİ KANDIRMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ?(!)
75 milyon nüfusu olan bir ülkede görme sağlığı üzerine yaptığımız fikri tartışmayı her zaman ki gibi farklı yerlere taşımaya çalışarak konu hakkında ne kadar sığ olduğunuzu da ortaya koymuş oluyorsunuz. Ülkenin ihtiyaç duyduğu meslek adamını yetiştirme planlaması yapmadığınızda ileride ne gibi sorunlarla karşılaşılabileceğini görmezden gelmenin aczi içindesiniz. Hele hele hükümetin nüfus teşviki de işin içine girdiğinde ne tür ihtiyaçlar duyulacağını da öngörememektesiniz. Sayısal veriler mevcut meslek adamları ile sağlıklı görme testlerinin sayısal olarak yapılmasının mümkün olamadığını bas bas bağırmaktadır. Daha önce de belirttiğim gibi hala il bazında göz hekimi açığı olan bir ülkede yaşıyoruz. Sanıyorum göz testinden geçmenin gereksiz bir… Read more »