Dünya’da kooperatifçilik hareketi, İngiltere’de yaşanan Sanayi Devrimi ve beraberinde getirdiği sıkıntılara karşı, bir tüketici örgütlenmesi olarak Rochdale’de 28 girişimcinin bir araya gelmesiyle 1844 yılında başlamıştır.
21 Aralık 2023 - 11:56 'de eklendi.
İngiltere’de doğan ve birçok ülkelerde hiç görülmeyen kooperatifçilik akımı, buhranlar karşısında toplumun en zayıf kesimlerinin karşılıklı dayanışma yoluyla zorluklara göğüs gerebilme gücü olduğu anlaşıldıkça kısa sürede bütün Dünya’ya yayılmıştır.
Aradan geçen 178 yıldan sonra bugün hemen her ülkeden bir milyardan fazla insanın (Dünya nüfusunun en az %12’sinin) ortağı olduğu 3 milyondan fazla kooperatif bulunmaktadır. Dünyanın en yaygın örgütlenme biçimi haline gelen kooperatif işletmeler, aynı zamanda birer şirket olarak 280 milyondan fazla kişiye (istihdam edilen nüfusun %10’una) istihdam veya iş fırsatları sağlamaktadır. Sadece en büyük 300 kooperatif ele alındığında, yaklaşık 2,5 trilyon Dolar tutarındaki toplam gelir ile dünyanın en büyük dokuzuncu ekonomisini oluşturmaktadırlar. (World Cooperative Monitor). Ülkemizin de mensubu hatta çeşitli seviyelerde yönetim kurulu üyesi olduğu Uluslararası Kooperatifler Örgütü (ICA), 96 ülkeden 275 üyesi ile birlikte dünya çapında kooperatifçilikte en üst yapıdır. Gittikçe artan yoksulluk, açlık, çevre, sağlık ve eğitim ile ilgili küresel sorunların kooperatifler aracılıyla çözümüne yoğunlaşmıştır.
Bu nedenle Birleşmiş Milletler 2012 yılını Dünya Kooperatifler Yılı olarak seçmiştir. Bilim adamları insanlığın yanlış yönde bir uçurumun kenarına ilerlediği konusunda uyarıda bulunmalarına ve güveni yeniden tesis etmek ve umut aşılamak için kooperatiflerin önemli bir araç olarak kabul edilmesine rağmen hala istenilen sonuçlara ulaşılamamıştır. Gerçekten de geçtiğimiz 10 yıl, dünyanın dört bir yanında, ekonominin birçok farklı sektöründe faaliyet gösteren kooperatifler, krizlere diğer şirket türlerinden daha dayanıklı olduklarını kanıtlamışlardır. Son küresel ekonomik krizde dünyanın en gelişmiş ülkelerinde dev şirketler ve hükümet kuruluşları batarken, kooperatif işletmelerinin krizden etkilenmemeleri aksine daha da güçlenerek çıkmaları bu yaklaşımın ne kadar doğru olduğunu göstermektedir. Ekonomik katılımı teşvik ederek, çevresel bozulma ve iklim değişikliğine karşı mücadele vererek, iyi işler yaratmış, gıda güvenliğine katkıda bulunmuş, yerel topluluklarda dışarıdan kimseye borçlanmadan finansal sermaye biriktirebilmiş, sadece parasal değil etik alanda da değer zincirleri oluşturmuş, insanların maddi koşullarını ve güvenliğini iyileştirerek barışa olumlu katkıda bulunmuşlardır.
Gelişmiş ülkelerde kooperatifler ekonomi ve sosyal politikaların temel uygulama aracıdır. Avrupa Birliği’nin tarım ve balıkçılık alanındaki ortak politikalarına ait ortak piyasa düzenlemeleri ağırlıklı olarak kooperatif tabanlı üretici örgütleri üzerinden yürütülmektedir. Tarım ürünleri piyasalarına kooperatifler hakimdir.
Üretimin, kooperatifler aracılığı ile pazarın talebine göre planlandığı, gıda değer zincirinde ağırlıkla kooperatiflerin rol aldığı ve en önemlisi piyasada üreticinin kooperatifi sayesinde rekabet gücüne kavuştuğu bu düzende, hem üreticinin hakkı korunmakta, hem de tüketici daha ucuza gıdaya ulaşabilmektedir.
Kooperatifçilikte 150 yıldan fazla bir geçmişe sahip ülkemizde kooperatiflerimizin özellikle AB ülkelerindeki emsalleri kadar piyasada etkili olamadıkları görülmektedir. Halbuki kooperatiflerimiz gelişmiş bütün ülkelerde olduğu gibi evrensel kooperatifçilik prensiplerine uygun olarak kurulmaktadır. İdare şekilleri ve katılım şartları demokratik ortamda gerçekleşmektedir. Hukuki alt yapı, destekler ve tecrübe birikimi açısından ciddi bir farklılığımız bulunmamaktadır. Cumhuriyetimizin ilanı ile Büyük Önder Atatürk’ün öncülüğünde kooperatifçilik çalışmalarına önem verilmiştir. Hatta 1960’lı yıllardan bu yana Tarım Bakanlıkları aracılığıyla Devletimiz kooperatifçiliğimizin gelişmesi ve yaygınlaşması amacıyla desteklemelerde bulunmuş ve çeşitli projeler yürütmüştür.
Tip projeler ile krediler kullandırılarak 2500’den fazla kooperatif 2,3 milyar TL (1,2 milyar USD) desteklenmiştir. Ayrıca destekleme ödemelerinde öncelikler tanınmıştır. Bu desteklemeler sayesinde bugün 4 milyondan fazla çiftçimizin ortak olduğu 12 binden fazla tarımsal amaçlı kooperatif kurulmuştur.
Görüldüğü üzere; ülkemizde kooperatifleşme problemi bulunmamaktadır.
Sorun, mevcut kooperatiflerin gelişmiş ülkelerdeki emsalleri gibi piyasada güçlü olmaları ve belirleyici rol oynayabilmeleri konusundadır.
Bakanlık olarak, tarladan sofraya gıda temininin her safhasında rol alan üreticimizi, işleme sanayimizi, sektörde hizmet veren bütün ara birimleri ve son olarak tüketici durumundaki bütün vatandaşlarımızı kucaklayan bir yaklaşımla kooperatiflerin etkin hale gelebilmelerini sağlamalıyız. Özellikle dünya tarımında dev, üretimde birçok üründe lider bir ülke olarak mevcut yapısal sorunların çözümü ve ihracatta da lider olabilmek için kooperatiflere önemli görevler düşmektedir.
Unutmamak gerekir ki “Daha Güçlü Bir Türkiye İçin Daha Güçlü Bir Tarıma, Daha Güçlü Bir Tarım İçin Daha Güçlü Bir Kooperatifçiliğe İhtiyaç Vardır”.
Online ticarette taklit ürün sorunu kangren oldu. Tüketici ş...
Haber vermeden geldiğim bu köy kahvesinde Ruşen Amca'yı görü...
ÜNİVERSAL GÖZLÜK SAAT OPTİK ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET AŞ’YE...
Optik ve gözlük sektörünün uluslararası ölçekteki en önemli ...
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...