Kutlama için hazırlanan son derece nitelikli programda tam bir fiyasko yaşandı. Bizler buna alışkındık. Fakat kamu yöneticilerinin varlığı durumu daha utanç verici bir hale getirdi.
02 Haziran 2016 - 21:30 'de eklendi.
Dün, 1 Haziran Gözlükçüler ve Optisyenler Günüydü.
Kutlama için hazırlanan son derece nitelikli programda tam bir fiyasko yaşandı. Bizler buna alışkındık. Fakat kamu yöneticilerinin varlığı durumu daha utanç verici bir hale getirdi. Hatırladığım kadarıyla kamunun bize bir dayatması olmayacaksa bu boyutta bir katılımı ilk kez yaşanıyor.
Katılmayı gerekli görmeyen genç optisyen arkadaşlarıma biraz eskilerden, meslektaşlarımızın kronikleşen ve adeta giderek genler yoluyla bir sonraki nesle aktardıkları hastalıktan söz edeceğim. Belki de baş edemediğimiz en büyük sorunumuz bu.
Bu mental hastalığın tedavisi bulunmadığı gibi, ne yazık ki kuşaktan kuşağa giderken daha da kötü semptomlar gösteriyor.
Tarih, dünün yorumlanarak yarınlara şekil vermek için gerekli olan önemli bir bilim dalıdır.
Şimdi genç arkadaşlarımızı 2000’li yıllara götürmek istiyorum. Bizler meslek için yoğun mücadeleler verirken bir grup meslektaşımız tedarikçi firmaların otel ve yemek salonlarını doldurup dernek işleri ile hiçbir şekilde ilgilenmiyorlardı. O dönemde yönetim kurulu üyesi olarak “yiyin efendiler, yiyin bu hanı iştiha sizin” başlıklı bir yazı yazmıştım. İşte o yazı, “her şeyi ile doğru, fakat yönetim kurulu üyesi olduğun için yayınlayamayız” diyen başka bir sofra misafiri tarafından sansürlenince dernek yönetim kurulu üyeliğimden istifa etmiştim.
Daha sonraları Haliç’e yukarıdan bakan tepelerden birinde, sofra kurulur yemekler yenilir. O yemek sırasında gözlükçülere kanun tanımaz, tembel, dedikoducu ve benzeri hakaretlerde bulunulur fakat gözlükçü ve optisyen kardeşlerim damak tadındaki sarhoşluktan ses çıkarmazlar.
Bazıları optisyenlik ürünlerinde KDV oranları artığında buna karşı direnip bu ürünlerin sağlık ürünü olduğunu reçeteye tabi ürünlerle aynı KDV uygulanmalı diye mücadele ederken, gözlükçüler kendilerini yok etmeyi kafaya koymuş grup tarafından yemekteydiler.
Bu örnekler zaman, mekân ve belgeler ile çoğaltılabilir.
Yani gözlükçü ve optisyenler ne zaman bir yemeğe gitseler biz işte tam o sırada cephede savaşıyorduk. Sonra da o salonlardan çıkıp bizlere saldırıyorlardı; hem de “yıldızlı hizmet alıyorum” diyerek.
“ Neler yapmadık, bu vatan için kimimiz öldük, kimimiz nutuk attık” (Orhan Veli)
Şimdi bir düşünün otellerde yapılan tatil ve toplantılar dolu geçiyor, sosyal medyaya baktığınızda kahramanlar çoğalmış önüne gelene küfrediyor. Fakat iş icraata gelince, haydi toplanalım ve konuşalım dediğinizde hiç kimse yok.
Çünkü yemek yok.
Promosyon yok.
Hediye yok.
Gözlükçüleri bilirdik, onlara alışkındık, şimdi optisyenler çıktı; onlarda da bu hastalık belirtilerini göstermeye başladı.
Daha öğrencilikten başlayarak, toplu olarak bir yere gidilecek olduğunda yoklama tehdidi gerekiyorsa ve hatta etik toplantısına bile öğrenci not rüşveti ile gidiyorsa bunu anlamak ve hak vermek mümkün değil.
Şimdi sorunlarınız var ve bunları tartışabileceğimiz, karşımızda konunun muhatapları olan bir toplantı organize ediliyor.
Örneğin, kontak lenslerin internetten satışı.
Örneğin, 50 SMYO yetmiyormuş gibi eğitimin açık öğretim de olmasını isteyenler. Eğitime, “O okulda sizi kazıklıyorlar biz size bu kadar indirim yaparız ve okula gelmenize de gerek yok, bunu arkadaşlarınıza söyleyin onlarda kayıtlarını getirsinler” mantığı ile bakanlar.
İnanın burada değinemeyeceğim birçok sorunumuz var.
Fakat en büyük sorunumuz, biz her müessesede en az iki optisyen olsun derken, birileri zincirler elli mağaza için bir yedek optisyen istihdam etsin diyor ve siz onun yemeğini yiyip on puanını alıp bizlere saldırıyorsunuz.
Ne hak arıyor ne de hakkınızı arayanlara sahip çıkıp onlara destek oluyorsunuz.
Bu mental hastalık derhal tedavi edilmeli. Unutmayın bu meslek her birinizin o otellerde kalıp, o yemekleri yemenizi sağlayacak parayı size kazandırıyor. Amacınız karnınızı doyurmaksa bu yemeklere ihtiyacınız yok. Ama unutmayın, yediğiniz her lokma size daha sonra fazlasıyla can acıtacak bir şekilde geri dönecektir.
Yıllar öncesinden Tevfik Fikret’e selam verelim yeniden:
“Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Turgut ÇAKAR
Anadolu Gözlükçüler ve Optisyenler Federasyonu
Yönetim Kurulu Üyesi.
Antakya Yayladağı’nda öğrencilere Beta Optik tarafından ücre...
Türkiye’ nin optik dijital dergisi, Tüm cihazlarda erişilebi...
"Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranların...
Kurum ile Bankaların protokolleri sona erdiği için artık ban...
Thélios azınlık hissesi planlarken, kalan hisseler kreatif d...
Sağlık Bakan Yardımcısı Doç. Dr. Şuayip Birinci, yapılan bir...
Nemrut taş heykellerinden birine sanal ortamda giydirdiğimiz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal A...
Kod8 Yazılım Teknolojilerinden Optik Mağazaları İçin Yeni Dö...
Bu söyleşi çok ses getirecek. Mutlaka izleyin. Odaların ve B...