Yolumuz Datça’da son buldu. Marmaris’ten sonra kıvrım kıvrım bir yola başlıyor. Sanki ki bambaşka bir dünya gibi ilerlerken önce solunda Akdeniz. Yüksek bir dağa tırmanıyorsun. Zirveye ulaşıp ta yola baktığında. İşte o büyülü yol, incecik bir kara parçası, yemyeşil bitki örtüsü, solun Akdeniz, sağın Ege denizi. Bu büyülü yolda masmavi bir denize doğru ilerlemek. […]
18 Ağustos 2014 - 17:45 'de eklendi ve 1793 kez görüntülendi. A+A-
Yolumuz Datça’da son buldu.
Marmaris’ten sonra kıvrım kıvrım bir yola başlıyor.
Sanki ki bambaşka bir dünya gibi ilerlerken önce solunda Akdeniz.
Yüksek bir dağa tırmanıyorsun. Zirveye ulaşıp ta yola baktığında.
İşte o büyülü yol, incecik bir kara parçası, yemyeşil bitki örtüsü, solun Akdeniz, sağın Ege denizi.
Bu büyülü yolda masmavi bir denize doğru ilerlemek.
Artık heyecan dorukta o maviliğe ulaşmak tek amacın o oluyor. O bitkilerin arasında camı azıcık araladığında içeriye dolan o koku hiç bir şeye değişilmez. O görüntüye hayran kalıp yol kenarına park edip fotoğraf çekenler ve o görüntüyü sadece arabalarından hayranlıkla seyredenler. O yol çok uzun ve zor ama sonu mükemmel. Ömür boyunca hiç durmadan keyif alınarak izlenecek harika bir manzara ve o deniz o kıvrımlı yolda giderken, denize bakarken, denizin dibi rahatlıkla görülebiliyor.
Her şey en doğal haliyle ve bakir.
Böyle bir manzaradan sonra Datça ulaşıyorsunuz. Datça girişinde eski Datça yazan bir tabela sizi bekliyor. Dayanamayıp girdiğinizde uzaktan bakınca görmediğiniz bir yaşam alanı ile karşı karşıyasınız. Hemen bir köy kahvesi çay harika, gözleme harika eğer kabak çiçeği dolmasına yetiştiyseniz ne ala.
Biraz daha içerilerde taş evler fevkalade.
İnsanın hayalinde ki binalar.
Sürpriz ise ünlü şair CAN YÜCEL’in yaşayıp vefat ettiği o güzel bahçeli köy evi.
CAN YÜCEL Datça için dünyanın en büyük tımarhanesi demiş.
Kızmayın evet öyle delileri bile iyileştirecek bir güzellik ve sakinlik anca bu kadar anlatılır.
Yeni Datça ise bu güzelliklerin ve sakinliğin birleşimi küçük bir sahil kasabası.
Temiz uygun nezih bir yer. Yıldızlı otellerin olmadığı ama temiz motellerin olduğu tam ailece tatil yapılabilen mutlu bir kasaba.
Çevresinde palamut bükü, haytbükü ince burun, knidos, selimiye, orhaniye, yazıköyü, reşadiye köyü vb mutlaka görülmesi bölgelerle donanmış bir harikalar diyarı.
Datça da yapılması gerekenler ise tekne turu, deniz ürünlerinden tatmak, yaş badem yemek, zeytin ve zeytinyağı almak, bin bir derde deva ada çayı, papatya çayı vb yöresel otların o mis kokulu çaylarından içmek,çam ve çiçek ballarından tatmak, incir yemek Datça girişindeki üzümcü teyzeden üzüm almak, tarla domatesi, yeşil biber anlatmakla bitmeyecek yöresel tatları mutlaka denemelisiniz.
Akdeniz ve Egenin birleştiği bu Helenistik dönemin en zengin şehri olan kinidostaki tarihi kent mutlaka görülmeli.
Datça İspanyolların cüzamlıları getirip ölsün diye denize attıkları, cüzamlılara şifa olmuş bir bölge olarak ülkemizin cennet köşelerinin en güzellerinden birisi dünya gözü ile mutlaka görülesi bir kasaba.
Üstad Metin TURANLI ağabeyimizin yaşadığı cennet bölgeyi anlatalım dedik ama hatalarımız varsa da ev sahibi olarak bizi affetsin..
YOLUMUZ DATÇA ‘DA SON BULDU DEDİK AMA ZATEN SONRASI YOK SONRASI EGE VE AKDENİZ.
TÜM DATÇALI DOSTLARIMIZA SEVGİYLE..
TOOMD Eskişehir Şb. Başkanı
Murat Destici
Kurumumuz ile sözleşmeli tüm sağlık hizmeti sunucularının 20...
Şubat ayına ait optik katılım payı fatura bedelleri çalıştığ...
Dijital çağa ayak uyduramayan “analog” kalmış yöneticiler gö...
Hastalara, gözlükçüler tarafından on beş yıl önce gözlük kul...
Türkiye’de giderek artan sarı nokta hastalığı havuzuna her s...
Yeni dönem SGK sözleşmesi masaya yatırıldı. Yıl içinde Optis...
Binoküler çift görme, etkilenen kişileri günlük yaşamda cidd...
Kering'in gözlük bölümü 12 aylık dönemde pozitif gelir artış...
Anılan hükümsüzlük kararının kesinleşmesini takiben ceza dos...
Dünya çapında gözlük pazarı pazarı 2020’de 105,56 milyar ABD...