Hipnoz’a gittim, psikolojik destek aldım, faydası yok. Yoga… Meditasyon… Kısa süreli devam ettim. Yine içiyorum… Yine içiyorum.
27 Ağustos 2016 - 14:40 'de eklendi ve 2062 kez görüntülendi. A+A-
Ya, aslında ara ara bıraktığımda oldu. Demek istenirse tamamen bırakabilirmişim…
Ama kazın ayağı öyle değil. Her bırakmadan sonra, ‘’Önce bir tane içiyim. Bir şey olmaz’’ diyorum.
Bir kere ağzıma değdirince de ,bıraktığım günlerin intikamını alırcasına ,aradaki açığı kapatmak için midir,nedir? İki katına çıkarıyorum.
Bak bu iktidarı, sadece bu konuda bile yaptıkları övgüye değer. Adamlar iyi yaptı abi! Neydi o öyle? Her ortamda sigara içip duruyorduk. Bu sınırlamaya sonuna kadar tarafım. Ama bak enteresan olan şu: kapalı yerde sigara yasağı çıktığından beri, komşu esnaflarla daha bir haşır neşir oldum. Eskiden sadece birbirimize selam verip geçtiğimiz komşuları, mağaza çalışanlarını, hatta simitçi, terlikçi, filan her birini kapı önünde yeniden tanımaya başladım.
Ya bu mereti içen herkes gibi ben de biliyorum kötülüklerini. Öksürük, balgam, zaten uzun süredir var olan rahatsızlıklar. Tabii, bronşlar dolu.
Vapur gibi ötüyorum,uzandığımda. Allah korusun, kanser bile olabilirim. En son geçirdiğim ağır bir gribal vakanın ardından başladım bitkisel tedaviye. Karabaş otu, çarkıfelek çiçeği, meyankökü, artık aklına ne gelirse…
Zaten ağız tadı olmayan bir dönemde bir şey içmem mümkün değilken,bu otların etkisiyle birkaç gün bıraktım zannediyordummm ki…
Bir gün hasta halimle dükkanda gözlük satarken fark ettim. Güzel ve keyifli bir alış veriş sonrası, parayı aldım. Kasaya koydum. Zehir gibi acı bir ağza rağmen, kapıya çıkıp sigara yaktım. Tabii ya… O anda anladım her şeyi.
Benim sigarayı bırakmam için ota-mota ihtiyacım yokmuş. İhtiyacım olan tek şey işten uzaklaşmak. Evet aynen! İyi-kötü ama özellikle her kârlı alış veriş, ben de nasıl bir duygusal tatmin ve keyif yaratıyorsa; hemen sonrasında bir sigara yakıp tellendiriyorum.
İşte,yaklaşık 3 yıl oldu işi de, sigarayı da bırakalı. Arada çocukları görmeye falan geliyorum, böyle.5-10 dakika durup gidiyorum. Fazlası tehlikeli. Bırak bırak sen de bırak. Gençsin daha. Senin içtiğin ne?
Bitlis tütünü mü ? Eee, ver bakayım bir tane. Ver ver. Şöyle önümde dur, çocuklar görmesin.
Metin TURANLI
Şubat ayına ait optik katılım payı fatura bedelleri çalıştığ...
Dijital çağa ayak uyduramayan “analog” kalmış yöneticiler gö...
Hastalara, gözlükçüler tarafından on beş yıl önce gözlük kul...
Türkiye’de giderek artan sarı nokta hastalığı havuzuna her s...
Yeni dönem SGK sözleşmesi masaya yatırıldı. Yıl içinde Optis...
Binoküler çift görme, etkilenen kişileri günlük yaşamda cidd...
Kering'in gözlük bölümü 12 aylık dönemde pozitif gelir artış...
Anılan hükümsüzlük kararının kesinleşmesini takiben ceza dos...
Dünya çapında gözlük pazarı pazarı 2020’de 105,56 milyar ABD...
Dünya Optometri Konseyi (WCO) farkındalık haftası 17-23 Mart...