a balloon
Optisyenin Sesi
Optisyenin Sesi
Optisyenin Sesi Reklam
Optisyenin Sesi Reklam
Reklamı kapat
Optisyenin Sesi Reklam
Optisyenin Sesi Reklam
Reklamı kapat

Keyifli bir gezi ve keyifsiz bir hırsızlık olayı

Bir çay istedim garsondan sıcak ve demli bir çay. İçimi hüzün kapladı.

18 Kasım 2014 - 0:11 'de eklendi ve 3806 kez görüntülendi. A+A-

Keyifli bir gezi ve keyifsiz bir hırsızlık olayı

Geçmişini ve şaşalı günlerini düşündüm Edirne’nin. Osmanlının başkenti olduğu günlerini hayal ettim. Şehzadelerin şehirde cirit attığı, İstanbul’u nasıl alırızın planlarının yapıldığı şehirdi Edirne.

Uzun yıllar Osmanlı’ya başkentlik yapmıştı. Çok hareketli ve kalabalık bir şehir olduğunu tarih kitaplarından okuyoruz. Şuan ise sessiz sedasız kendi halinde, buram buram tarih kokan bir şehir Edirne. hele şu seher vakti yok mu sadece kuşların cıvıltısı var. Belki de onlarda sabah namazına, Selimiye’ye gelmek istemişlerdir.

O kadar güzel yapmış ki Mimar Sinan Selimiye Cami’ni. İnsanın çıkası gelmiyor içinden. Gözlerinizi alamıyorsunuz Selimiye’den. Aslı var mı bilmem ama Selimiye’nin arsasında daha önce bir lale bahçesi olduğu anlatılıyor. Ve ters bir sahibi varmış. Lale motifi yapmak şartıyla cami yapılmasına müsaade etmiş. Sinan ise 101 adet tablo gibi döşediği laleleri sahibinin tersliğine istinaden ters lale şeklinde yapmış. İznik’ten gelen o güzelim çiniler ayrı bir güzellik ve zarafet katmış camiye.

İçerisi o kadar aydınlık ki pencereleri saymayı düşündüm bi ara, ama hemen vazgeçtim. Ne kadar çok pencere var, ne kadar aydınlık bir yer burası. Kubbesi Ayasofya’yı andırıyor büyüklük olarak. Çok ferah bir camii olmuş Selimiye. Boşuna ustalık eserim dememiş Mimar Sinan buraya.

O kadar ferah bir yer ki burası insanın çıkası gelmiyor içerden. Sadece namaz vakti değil sıkıldıkça gelmek lazım buraya. Ne gam bırakıyor insanda ne keder. Avluya çıktığınızda bile özenle yapılmış çok keyifli bir yapı olduğunu görüyor ve sanki caminin içerisinde gibi hissediyorsunuz kendinizi.

Garson çayı sehpaya bıraktığında kendime gelebildim. Bedenim çıkmıştı dışarıya ama beynim ve ruhum hala Selimiye’de kalmıştı. Aşk sarhoşluğu bu olsa gerek dedim içimden. Selimiye’nin karşısında çayımı yudumlarken gözlerimi alamadım seyretmekten. Her biri birbirinden güzel 4 minaresi var içerisinden aynı anda 3 kişi çıksa birbirini görmeden yukarı çıkabiliyormuş.

3 şerefeli diyorlar bu yüzden. ama birde 3 şerefli diyen de var Selimiye’ye . Halkın anlattığına göre Selimiye’nin açılışına 3 büyük melek olan Cebrail (A.S) Mikail (AS) ve İsrafil (AS) teşrif etmişler. Ve onların durduğu yere ayak basılmasın diye de padişah 3 direk diktirmiş sonradan. İster 3 şerefli, isterse 3 şerefeli deyin hiç önemi yok. Gitmediyseniz hiç vakit kaybetmeden bir geziye katılın ve görün Selimiye camiini.

Caminin içerisinde sol köşede sultan mahfili bulunmakta ve kubbenin tam altında ise müezzin mahfili var. Tek tek incelemelisiniz buraları. Dile kolay müezzin mahfilinde 500 yıl restore edilmeden günümüze gelen nakış işlemeleri var. Sultan mahfilinde ise Osmanlı dönemindeki iznik çinilerinin en nadide örnekleri.

Çayımı içince kendime geldim ve bir işim olduğunu hatırlayarak optikçi dostlarımı ziyaret ettim. İnsanları’ da çok candan Edirne’nin. Alışverişimizin olmadığı optikçi var ama dostça sohbet etmediğimiz hiçbir optikçi yok Edirne’de.

Edirne’den çıkıp uzun köprü şehir merkezine girdiğimde ise gözlerime inanamadım. 1426-1443 tarihinde 2.murat tarafından 174 kemerli olarak yapılmış ergene üzerindeki dünyanın en uzun taş köprüsünü gördüm. Aracımdan inerek şöyle bi seyrettim taş köprüyü. Hayal kurmamak geçmişe gitmemek imkansız. O dönemde hangi teknoloji ile yapılmış bu köprü? diye sormadan edemedim.

Sorunun cevabını uzun uzun anlatmak isterdim sizlere ama keyfimi kaçıran bir olaydan bahsetmem lazım siz değerli dostlarıma.

Yakın çalıştığım optikçi dostlarım biliyor ağustos ayında güpe gündüz kameraların önünde Kasımpaşa ana cadde üzerinde aracımın camını kırarak iki çanta halinde çerçevelerimi çalan hırsız ya da hırsızların yakalandığını öğrendim.

Her ne kadar ilahi adalete kendimi teslim etsem de polis, karakol, savcılık süreçlerinde de kendime düşenleri yerine getirmiştim. Sonrasında ise zamana bıraktım kendimi.

Geçenlerde bir akşamüstü polis karakolundan aradılar. Ve karakola gittiğimde ise, çerçevelerimin bir kısmının bulunduğunu söylediler ve savcılıktaki karekodlarla karşılaştırma yapıp teslim ettiler. İşin ilginç tarafı sözüm ona meslektaşımızın dükkanı’na polis baskın yapmış hem çerçevelerimi hem de bu işe bulaşanları toplayıp karakola getirmişler. Bu olay beni hem çok üzdü hem de çok sevindirdi.

Sevindim çünkü ilk karekod uygulaması gündeme geldiğinde ne kadar acımasızca eleştirdiğimiz bu sistem sayesinde hırsızlara ulaşmış savcılık. Hem de çalınan ürünlerimin bir kısmı bile olsa geri gelmişti diğer kısmını ise Rabbim bilir kaç kuruştan sattı millete el altından.

Üzülmemin sebebi ise kendine optikçiyim diyen bu zavallı meslektaşımız çalıntı malı getiren kişiye, kimsin ? Necisin? nerden aldın bu çerçeveleri ? hani faturası demek yerine 3 kuruş fiyat biçerek satın almış ve gizliden gizli den satmaya başlamış. İlahi adalet işte bu olsa gerek ki bilerek ya da bilmeyerek üstüne üstlük birde tutmuş karekodla 2 adet çerçeveyi sisteme giriş yapmış.

Sonrası malum. İlahi adalet izin verdiği için Adalet mülkün temelidir diyen adalet sistemimizdeki Savcı ve Hakimler de arama kararı çıkararak mesleğimizin yüzkarası olan bu meslektaşımıza baskın düzenlemiş ve kim var kim yok toplayıp emniyete almış.

Hani bi söz vardır helal kazanılan 3 kuruş haram kazanılan 10 kuruştan daha bereketlidir diye. Bunu bile düşünmemiş optikçimiz. Şimdi sgk ceza kesecek, mesul müdürü ceza yiyecek, belki meslekten men edilecek, belki de çok ciddi tazminatlar ödeyecek.

Şuan yargı süreci devam ettiği için ismini vermediğim bu meslektaşımızı çok yakında olayın detayları ile sizlere anlatacağım. Bu hadise hepimize ders olmalı. İçimizdeki camiamıza zarar veren bu tür olaylara fırsat vermemeliyiz.

Ülkemizin herhangi bir ilinde, herhangi bir ilçesinde, çalıntı mal geldiğinde lütfen gerçek sahiplerine haber verme yükümlülüğümüzü hatırlayalım. Hem hırsızlara fırsat vermemiş oluruz hem de evimize götürdüğümüz 3 5 kuruşa haram katmamış oluruz. Zaten ahlaklı ve erdemli her optikçinin böyle davranacağından hiç şüphem yok.

 

Tüm optikçi dostlarıma saygılar sunar, bol kazançlar dilerim.

 

Siracuddin Çağlar

Etiketler :
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
Şubat Ayı Katılım Payı Ödemesi Şubat Ayı Katılım Payı Ödemesi

Şubat ayına ait optik katılım payı fatura bedelleri çalıştığınız banka hesaplarınıza gönderilmesi planlanmaktadır....

Yöneticilerin kafası neden karışık? Yöneticilerin kafası neden karışık?

Dijital çağa ayak uyduramayan “analog” kalmış yöneticiler görevlerini sürdürmekte ısrarcı olacaksa acilen “dijital zihniyet kartı” edin...

Dijitalleşme gözlük pazarını nasıl etkileyecek? Dijitalleşme gözlük pazarını nasıl etkil...

Hastalara, gözlükçüler tarafından on beş yıl önce gözlük kullanmaları gerektiği söylendiğinde bundan pek memnun olmadılar....

‘Sarı nokta’ 30 milyon kişiyi etkiliyor ‘Sarı nokta’ 30 milyon kişiy...

Türkiye’de giderek artan sarı nokta hastalığı havuzuna her sene birey katılıyor....

HABER HAKKINDA GÖRÜŞLERİNİZİ BELİRTMEK İSTERMİSİNİZ?(Yorum Yok)
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
Hocaoğlu Optik
SON EKLENEN HABERLER
Şubat Ayı Katılım Payı Ödemesi Şubat Ayı Katılım Payı Öd...

Şubat ayına ait optik katılım payı fatura bedelleri çalıştığ...

Yöneticilerin kafası neden karışık? Yöneticilerin kafası nede...

Dijital çağa ayak uyduramayan “analog” kalmış yöneticiler gö...

Dijitalleşme gözlük pazarını nasıl etkileyecek? Dijitalleşme gözlük pazar...

Hastalara, gözlükçüler tarafından on beş yıl önce gözlük kul...

‘Sarı nokta’ 30 milyon kişiyi etkiliyor ‘Sarı nokta’ ...

Türkiye’de giderek artan sarı nokta hastalığı havuzuna her s...

SGK Sözleşme toplantısı SGK Sözleşme toplantısı...

Yeni dönem SGK sözleşmesi masaya yatırıldı. Yıl içinde Optis...

Prizmatik düzeltmenin önemi Prizmatik düzeltmenin öne...

Binoküler çift görme, etkilenen kişileri günlük yaşamda cidd...

Kering Eyewear gelir rekoru kırdı Kering Eyewear gelir reko...

Kering'in gözlük bölümü 12 aylık dönemde pozitif gelir artış...

Zenith markası kimde kalacak? Zenith markası kimde kala...

Anılan hükümsüzlük kararının kesinleşmesini takiben ceza dos...

Gözlük Pazarı 2028’e kadar 172,42 milyar ABD dolarına ulaşacak Gözlük Pazarı 2028’e kada...

Dünya çapında gözlük pazarı pazarı 2020’de 105,56 milyar ABD...

Dünya, Optometri haftasını kutluyor Dünya, Optometri haftasın...

Dünya Optometri Konseyi (WCO) farkındalık haftası 17-23 Mart...

Magazin HABERLERİ
Web TV