Kaygı Duyuyorum

Ülkemizin bu sıkıntılı günlerini aşmakta göstermiş olduğumuz birlik, beraberlik ve mücadele gücünü bundan sonra ekmeğimizi ve ülke kaynaklarını korumak için göstermek zamanı gelmiştir.

Türkiye’deki tüm gözlükçü ve optisyenler hemen şimdi hayati bir karar almak zorundadırlar. Ya bugün ve yarınlarını yönlendirecek mesleklerine sahip çıkacaklar ya da kepenklerini bir daha açmamak üzere kapatmaya hazır olacaklar.

Değerli arkadaşlarım önceden başlayan bir sürecin devamı olarak çok önemli gelişmeler yaşamaktayız:

• Çok uluslu bir şirket Türkiye’deki RX yani özel sipariş camların imalatının %70’ne yakınını eline geçirmiştir.
• Bu şirket yıllardır her türlü etik ve kanun dışı yöntemler ile çalışan büyük bir zincir mağazayı satın almıştır. (Optisyenlik müessesesi özellikle kullanılmamıştır.)
• Yine aynı şirket dünyada ilk kez çerçeve imalatı yapan bir fabrikayı da satın almıştır.
• Bunlarla yetinmeyerek çekmece camları konusunda ithalat yapan firmaların yurtdışındaki tedarikçi firmalarına da ortak olarak veya satın alarak etkilemeye çalışmıştır.

Bu bugüne kadar hiç tanıdık olmadığımız bir yöntem ile ülkedeki gözlük pazarının tamamını eline geçirmek üzere olan bu firma yakında sizleri yok etmeyi hedeflemektedir.

Bunu yaparken de aslında kendilerini çok da gizlemiyorlar. Sadece darbe girişiminde bulunan vatan hainleri gibi birilerinin hainliği ve birilerin de saflığından yararlanıyorlar.

Örneğin:

• Bir lira harcamadan Pazar hakkında AR-GE sahibi oluyorlar. Kim hangi ilde ve hangi ilçede, hangi ürünlerden ne kadar satış yapıyor, bunları sizin alımlarınızdan öğreniyor.
• Müesseselerinize gelen satış ve tanıtım temsilcileri sayesinde personelinizin kalitesi hakkında bilgi sahibi oluyorlar. Bu personele ileride kendileri ile çalışıp çalışmayacaklarını sormaya başlamışlar. (Bunu daha öncede yaptılar.)
• Bizim arkadaşlarımızın ilk zamanlarda bir araya gelerek güç birliği yaptıkları seçkinler grubu, bizim olma özelliğini yitiriyor. Çünkü bu oluşumda şirket adına açılmış şubelerin sayısı her gün artmaktadır.

Bu tehlikeli büyüme yarın kendini alenen ortaya koyduğunda geri kalan beş bin müesseseye ben size ürün vermiyorum derse; kim, bunlara neden vermiyorsun diyebilir? Kendi ürettiği ürünleri sizlere sattığı fiyata kendi mağazalarında satarsa bununla nasıl rekabet edersiniz?

İçimizden bazı arkadaşlarımızın da üyesi oldukları dernek sayesinde bizi yenip kamuda istedikleri gibi kanun ve yönetmelik çıkarmaya çalıştıkları ortada.

Bunun sonucunda:

• İnternetten kontakt lens satışı hakkını alıp her türlü reklam, kargo ve adreste ödeme kolaylığı sağlarlarsa bununla baş edebilecek misiniz?
• Optometriyi kanun ve yönetmeliği olmadan getirip 15’ten fazla Avrupa ülkesindeki gibi defakto durumuna getirip, reçeteyi kişiliksizleştirseler bununla mücadele edebilecek misiniz?
• Reklam kazanımını tekrar ellerine geçirseler, kendi üretmedikleri ürünlerde toplu alımların sağladığı yüksek iskontoları sizleri yok etmek için kullanmaya kalksalar bunlarla baş edebilecek misiniz?

Artık bu mesleği aktif olarak yapmayan bir arkadaşınız olarak bu satırları ticari kaygılardan dolayı yazmıyorum.

Benim duyduğum kaygı:

• Binlerce meslektaşım için.
• Optisyenlik programında okuyan ve yeni mezun olmuş öğrencilerin geleceği için.
• Sadece kar amaçlı ve kökü dışarıda olan bu kuruluşların toplum sağlığını tehlikeye düşürecek düzensiz çalışmalarından korktuğum için.
• Satış baskısı altında çalışan personelin, ürün satışında hastanın yaşının, sosyal hayatının ve kültürel yapısını göz önüne almadan yapılacak yüksek meblağlı ürünlerin sebep olacakları sosyal ve sağlık sorunları için.
• Benim adımı kullanarak Türki cumhuriyetlerinde, Ortadoğu ve Balkanlarda kendilerine pazar buldukları için.
• Beş lira fazla fark aldık diye sevinen yerli sanayinin yakında yok olacağı içindir.

Ankara’da stok camı sıkıntısı çeken optisyenlik müessesesi sahipleri. Bu konuda bilgi birikim sahibi olanlar çıkıp konuşmalı.
Henüz satılmamış yerli firmalar ve perakende açmamış yabancı firmalarla alış veriş yapmalı ve onları güçlendirmeliyiz.
Bu tür anlayışlara hizmet eden derneklerden hiç tereddüt etmeden istifa etmeli onlara sunulan sosyal ve siyasal destek kesilmelidir.
Kendi optik cam ve çerçevemizi üretmeli ve dürüst çalışan firmalara destek olmalıyız.
Üniversitelerimize destek olmalıyız. Ünversitelerimizde yerli hammadde üretiminden kaplamalara. Sağlık çalışanlarının kaliteli eğitiminden merceklere kadar birçok alanda çalışmalar var onlara destek olmak yarın için güvencemiz olacaktır.

Bu gün birlik olalım.
Türk gözlükçüsünü yabancılara esir etmeyelim.
Türk imalatçısını onlara kurban etmeyelim.
En önemlisini Türk halkının göz ve vücut sağlığını, gelecekteki yaşam kalitesini bu şirketlerin kar hırsına heba etmeyelim.
Aslında öncelikle yapılması gereken. Sektörün tüm paydaşlarının toplanıp, acil eylem planı hazırlamaları ve opisyenlik müesseselerini uyarmaları olacaktır.

Turgut ÇAKAR